İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Portföy de kaç hisse olmalı? Ben nasıl çeşitlendirme yapıyorum? Riski dağıtmak (DR.SERKAN ÜNAL Hocamın katkılarıyla)

Merhaba arkadaşlar, yazının görseline yumurta sepeti koydum. “Ne alaka?” diyebilirsiniz:)

Warren Buffett’in, tüm yumurtaları aynı sepete koymayın veya koyuyorsanız da dikkat edin gibi sözleri üzerine böyle kullandım. Konumuz ile de alakalı: Riski dağıtmak, sepet yapmak ve sepetimize dikkat etmek bakımından böyle bir giriş yaptım 🙂

Neyse konumuza dönelim başlıyoruz

Portföyde kaç hisse olmalı?

Hisse sayınız çok fazla değil mi ?

Fon gibi portföyünüz, getiriniz düşük olur gibi yorumlar ve sorular alıyorum. Daha öncede Twitter’da bir çok kere açıklamıştım. Ama tekrar burada bir başlık altında yazayım istedim tüm sorulara cevap olması bakımından.

Öncelikle arkadaşlar portföyde kaç hisse olmalı sorusu yatırımcı karakterine, tarzına, vadesine ve bilgisine göre değişir.

Ben uzun vadeli, küçük tasarruflar ile birikim yapmaya çalışan ve bu zar zor yaptığı yatırımları riske atmak istemeyen, uzun vadeli, hemde bayağı uzun vadeli sıkıcı bir yatırımcıyım. Yani ben fazla hisse al sat yapmam şirketlerimin performansı, özsermaye kârlılığı iyi olduğu sürece şirketlerimin mali yapısı bozulmadığı sürece şirketlerimi elden çıkartmam.

Faaliyet raporlarına ve finansal tablolarını didik didik incelerim gelecekte bana kâr ve değer yaratmayacağını düşünüyor isem satarım.

Yoksa hisse fiyatından bağımsız olarak ortaklığımı sürdürürüm ve ileride portföyüm büyüdükçe ortalama temettü getirilerinden faydalanmaya çalışırım.

Portföyümde yüksek temettü verme oranı olan hisseler olduğu gibi hiç temettü vermeden büyümeye çalışan hisselerim de var. Ben uzun vadede hepsinin ortalama getirisine bakıyorum. Yaptığım araştırmalarda bir çok duayen yatırımcının çok çeşitlendirme yaptığını, akademik olarak da, finans Profesörü olan Özgür Demirtaş hocamdan duyduğum; böylesi siyasi, ekonomik, jeopolitik ,sektörel döngüsel ve şirketlerin içsel yönetimiyle alakalı sorunlar, birçok, bizim öngöremeyeceğimiz birçok risklerin önüne geçmek ve bunları minimuma indirmek bakımından ben Özgür Demirtaş hocamdan en az 30 hisse bulundurun, portföyünüzü çeşitlendirin, yeterli derecede finansal okur yazarlığınız yok ise profesyonel fon yöneticilerine bırakın portföyünüzü diye uyarılarını çok okudum ve duayen yatırımcılardan okuduğum ve aldığım deneyimlerde bu yönde.

Benim aklıma yatan da bu, işin bir de Yatırımcı Psikolojisi boyutu var, daha odaklı konsantre bir portföye sahip olduğunuzda şirketler hakkında her türlü bilgi, veri akışına, sektör bilgisine veya jeopolitik, siyasi, askeri ülke riskini takip edemiyoruz. Globalleşen dünyada yaşanan her bir olay kelebek etkisi ile birbirini etkiliyor. Özellikle böyle kaotik ve belirsizlik dolu günler geçirdiğimiz günlerde, Rusya-Ukrayna savaşının yaşandığı bir dönemde. Zira, daha yeni geçenlerde bir şirketimin Kazakistan’da çıkan olaylar ve havaalanı işletmeciliğinde çıkan karmaşalar sonucu hisse senedini etkilenmesi gibi veya Rusya’ya uygulanan ambargolar sonucu portföyümde bulunan şirketlerden birinin faaliyetlerinin büyük kısmının Rusya’da olması ve hisse senedinin direkt bundan etkilenmesi gibi bizim öngöremeyeceğimiz riskler.

Eğer konsantre bir portföyüm olsa idi sadece bir, iki, üç gibi, hisse fiyatı düşüşünü takip etmek, fiyatın sürekli aklımda kalması psikolojik olarak beni etkilerdi dayanamayıp belki satardım. Bu da al satcılığa götürürdü beni, ama kalabalık geniş bir portföy olduğunda olası risklere ve fiyat hareketlerine karşı çok daha rahat oluyoruz. Dolayısıyla herhangi bir ülkedeki şirketimin savaş sebebiyle veyahut sektörel sıkıntılar bizim yönetim içinde göremediğimiz ve göremeyeceğimiz şirket içi sıkıntılar gibi riskler sebebiyle portföyümüzü çeşitlendirmek bizim yatırımcı psikolojimizi çok olumlu yönde etkiliyor. 30 hisse olan bir portföyün 5 tanesi batmış olsa portföyümüzün ortalama getirisini küçük bir miktar etkileyecektir ama 5 hisse olan portföyümüzün 2’si batsa ortalama getirimizi daha fazla etkileyecektir. Bu tür standart sapmalardan korunmak için ben geniş bir portföyü tercih ediyorum, uzun vadeli yatırım da yüksek getirilere odaklanmak yerine riski minimize etmek bizi daha kârlı çıkaracaktır, unutmayın ki az hissenin getirisi çok olduğu gibi götürüsü de çok olacaktır…

Ben bu yatırım tarzını benimserken birazdan örneklendirmelerlede vereceğim gibi. Çok değerli saygı duyduğum Finans Doktoru Serkan Ünal Hoca’mın Youtube kanalında, kaç farklı hisseye yatırım yapmalıyım? Portföyde kaç hisse olmalı? gibi bir videosuna denk gelip izlemiştim ve videoyu izlediğimde bilimsel olarak da ne kadar doğru yaptığımı sayın Hoca’mın güzel, sade, bilimsel kanıtlar ve argümanlar ile anlatması beni oldukça mutlu etmişti. Doğru yolda olduğumu anladım ve bu yatırım stratejisi ile ilerlemeye devam ediyorum. Eğer bilimsel araştırmalar bu yatırım tarzını reddetse idi ben de bilimin gösterdiği şekilde yatırım kararı alırdım.

Size hocamın videosundan alıntılar yapıp, görseller alıp eklemeye çalışacağım.

Buradan sonra Sayın, DR. SERKAN ÜNAL Hoca‘mın yorumları olacak. Videosundaki sunumu kaleme almaya çalışacağım.

Merhaba, ben Serkan Ünal, bugün de sizlerle portföyümüzde bulunması gereken ideal hisse senedi sayısı kaçtır? Bu soruya cevap arayacağız..

İlk olarak Modern Portföy teorisinden bahsedeceğim.

İkinci olarak ünlü yatırımcılar hisse senedi sayısıyla ilgili ne gibi fikirler paylaşmış bunları anlatacağım.

Üçüncü olarak Borsa İstanbul’a bir bakış atıp hisselerin getirileri oynaklıkları ve hisse senedi sayısı arasında nasıl bir ilişki var bunu paylaşacağım ve son olarak hisse senedi sayısını belirlerken hangi unsurlara dikkat etmeliyiz? Bununla ilgili tartışacağız.

Şimdiden ilginiz için teşekkürler iyi okumalar dilerim;

İlk olarak Modern Portföy teorisini anlatarak başlamak istiyorum, Modern portföy teorisinden de önce bir Bileşik Getiri neymiş? Nasıl gelişiyormuş? Onunla başlayalım;

Eğer %10’luk bir getirimiz varsa reel bir getiri, enflasyon üstündeki kazanç, bunu 10 yıl boyunca sürdürürsek 2.6 katına, bu dönem 25 yıla uzarsa bu sefer 11 katına. Yani 1 birimlik bir yatırım,bir yanda reelde alım gücünü koruyarak 11 kat gibi ciddi bir değere ulaşabiliyor.

Peki burada esas olan ney? Bu getirinin sürdürülebilir olması.

Elinizde bir ip olduğunu düşünün ve o iple bir dikdörtgen şekli oluşturacaksınız, o dikdörtgenin alanının maksimum olması için şeklin neye benzer olması lazım ? Birazcık Matematik biliyorsanız şunu anlamışsınızdır. Eğer kare şeklinde yapıyorsak bunu alan maksimum oluyor. Mesela 16 birim uzunluğunda bir ipim varsa kenarları dört dört ayarlarsam bu karenin alanı 4X4= 16’ya eşit oluyor.Fakat bir kenarı kısa diğer kenarı uzun yaparsam 2×6=12 oluyor aslında toplama baktığımız da aynı malzeme var elimizde. Fakat istikrarlı standart sapması düşük bir şekilde bu getiriyi sürdürürsek toplamda elde edeceğimiz kazanç artıyor.

Üç farklı portföy olduğunu düşünün, üç tane farklı hisse var 1-2-3 no’lu hisseler bu grafikte iki yıllık bu hisselerin getirisi var. Bir de bu üçünün ortalamasından birleştirilmesinden oluşan kırmızı renkli portföy çizgisini görüyoruz, burada dikkatimizi çeken şey şu: Her bir hisse tek başına bakıldığında ciddi bir düşüşler ya da yükselişler yaşıyor, fakat kırmızı çizgi bu üçünün ortalaması olduğu için hareketleri çok daha yumuşak, yani belirsizlik daha az. Fakat dönem sonunda en çok hangisi kazandırmış diye baktığımızda ilginç bir şekilde bu üçünün birleşiminden oluşturulan portföyün daha çok getiri elde ettiğini görüyoruz.

Yine finans da yaygın olarak kullanılan Sharpe rasyosuylada baktığımızda bireysel hisseler 1-2 ve 3 No’lu hisselerin performansı bu ortalamanın altında kalıyor (ort. 0.26) hem bu ortalama portföy diğerlerinden yaşayacağı kayıp açısından çok daha muhafazakâr ve güvenli bir noktada hemde bileşik getiri olarak maksimumu sundu. Dikkat edin ortalama getiri olarak belki 1 numara portföyün ortalama getirisi daha yüksek aylık ortalamalar olarak, fakat bir şekilde standart sapmaların düşük olması bu üç farklı hissenin ortalamasından oluşturulan ortalama portföyün en tepe de yer almasını sağlamış durumda.

Bu grafikte de bir tekil hisseleri görüyoruz, bir de bu tekil hisselerin birleştirilmesiyle oluşturulmuş bir portföy, X ekseninde standart sapma, yani oynaklık. Y ekseninde ise beklenen getiri var. Dikkat ederseniz, tekil hisselerin standart sapmaları oldukça yüksek ortalamadan oluşturulmuş portföye göre, fakat getiride de bu tekil hisselerin aşağı da eşit seviyede yer aldığını görüyoruz, yani biz bu hisselerin her birini birleştirerek hem getiriden taviz vermediğimiz, hem de standart sapmayı minimize ettiğimiz bir portföy oluşturabiliyoruz. Bu da ancak çeşitlendirme ile mümkün olmuş.

Neden Çeşitlendirme ?

Burada Türk Borsa’sı için yaptığım bir analizi görüyoruz. 2021’in ilk 10 ayında borsada işlem gören 430 şirketi birden dahil ettiğim çalışmaya göre ortalama bir hissenin getirisi yaklaşık %6 civarındaymış, turuncu çubuklarda hisselerin oynaklıklarını gösteriyor. Eğer tek bir hisseden oluşan bir portföye sahipsem ortalamadan %50 oranında sapabiliyorum yani %56 da kazanç elde edebilirim -%44’de yaşayabilirim ciddi bir sapma var.

Hisse sayısını arttırdıkça bu oynaklık ve sapma azalıyor ve benim beklenen getirim neyse ona yakın bir hâl alıyor ve dikkat ederseniz 10 hisseye çıktığımda %50 olan standart sapma %15’e kadar düşüyor. 20’ye çıktığında yine anlamlı bir düşüş var, 20’den sonra artık hisse sayısını arttırmanın bu oynaklığı önleme açısından rolü giderek azalıyor ve ben iyi bir yatırımcıysam kendime güveniyorsam ne beklerim? Mesela derim ki ben piyasa getirisinden +%10 kazanmayı bekleyebilirim dimi. Ve eğer ben piyasadan %10 kazanacağımı beklesem dahi, tek bir hisseye yatırım yapıyorsam ve işler ters giderse -50 yaptığımı düşünün +%10’dan -%50’ye gittiğimde piyasanın -%40 altında kalma ihtimalim var. Ama 10 hisse ya da 20 hisseli bir portföyüm varsa ve ben gerçekten yetenekliysem işler ters gitse bile benim piyasanın altında kazanç elde etmek gibi bir ihtimal çok düşük, yani neredeyse garanti bir şekilde piyasayı yakalıyorum geri kalan benim yeteneğime kalıyor, başarılıysam bu başarımı çok da verimli etkin bir şekilde gösterme şansına sahibim burada bence kritik sınır 20. 20’yi geçtiğimizde oldukça güvende sayılabiliriz.

Büyük Yatırımcıların Söyledikleri

Burada da yine çok meşhur yatırımcıların hisse senedi sayı ile ilgili görüşlerini görüyoruz. İdeal hisse senedi sayısı. Genelde 10 hisse’den fazla 10-15 arasında rakamlar, Joel Greenblat demiş ki; “Eğer 6 ile 8’i geçersek yeterli güvenliği sağlamışızdır ama 6’nın altına düşmemeliyiz” demiş.

Ne zaman çeşitlendirme ile ilgili bir paylaşım yapsam genelde altta yazan yorumlarda şunu görüyorum: İşte; “Charlie Munger 3 hisse önerdi, çok fazla çeşitlendirmenin akıllıca olmadığını ve hiç bir şey bilmeyenler için olduğunu, profesyoneller için uygun olmadığını söylüyor” diyorlar. Evet bu doğru. Charlie Munger Modern portföy teorisini de reddediyor, bunun doğru olmadığını piyasanın geçilebileceğini iddia ediyor. Fakat yine aynı kişi diyor ki, Charlie Munger yatırımcıların en az %95’ine diyor ki; “Portföylerinizi mümkünse S&P500’e yatırın, kendi kendinize hisse seçmekle uğraşmayın. Çünkü piyasayı geçebilecek yetenekte olmanız oldukça zor.” diyor. Yani bu da ne demek? Profesyonelseniz zaten hisse seçmek zorundasınız piyasayı geçmek için az sayıda hisseniz olmalı, ama bu az sayıda hisse dediğiniz 1-2 değil, 5-10 hisse de az hisse oluyor. Fakat piyasayı geçme iddianız yoksa da boşu boşuna uğraşmayın S&P500’e yatırım yapabilirsiniz diyor. Tabi Charlie Munger’ın yatırım tarzı şu: Piyasadaki en güçlü, en iyi şirketleri seçtiği için üç tane hisse seçmesi bile, üç tane şirket seçmesi bile ciddi bir güvenlik marjı yaratıyor.

Mesela Apple, dünya’nın en güçlü elektronik şirketlerinden biri. Hem cep telefonu pazarına, hem tablet, hem bilgisayar pazarında çok ciddi bir konumu var, kolay kolay da yerinden oynaması zor. Bir Apple’a yatırım yapmak ile zarar eden bir şirkete, rekabet gücü zayıf olan bir şirkete yatırım yapma arasında dağlar kadar fark var. Mesela on tane bozuk firmaya yatırım yaptığınızda aldığınız risk, tek başına Apple’a yatırım yaptığınızda aldığınız riskten daha fazla çeşitlendirme yaptığınız halde. O yüzden yatırım tarzına göre de düşünmek lazım, belki Charlie Munger üç tane güvendiği hisseye yatırım yapmak benim için yeterli güvenlik marjı yaratıyor diyor ama..

Biz acaba yatırım tarzı olarak Charlie Munger ile aynı yatırım tarzındamıyız? Rekabet gücü en yüksek olan, yerinden oynamayacak, yirmi yıl, kırk yıl, elli yıl boyunca var olacağı neredeyse garanti olan şirketlere mi yatırım yapıyoruz ? Bu soruyu muhakkak kendimize sormamız gerekiyor ..

Neden Çeşitlendirme ?

Bir de Warren Buffet’in bir yatırımıyla ilgili bir bilgi vermek istiyorum. Warren Buffett’in normal de pozisyonları açtığı bütün pozisyonları incelediğimizde bir şirkete %30’undan fazla yatırdığı çok nadir bir durum. Mesela ilk yıllarda daha yüksek yatırımlar yapıyormuş ve şu ana kadar gelmiş geçmiş portföyün oranı olarak yaptığı en büyük yatırım Berkshire Hathaway imiş, Berkshire Hathaway bir tekstil şirketi imiş ilk başta, fakat işler kötü gitmiş. Hatta Warren Buffet belli bir dönem sonra bu şirketin çoğunluk hissesini almak zorunda kalmış yönetimi değiştirmek için. Fakat yönetimi değiştirmesi de işleri yoluna getirmemiş ve bir yirmi yıl sonra falan bu tekstil operasyonlarını kapayıp bir tek ismini kullandığı bir şirket haline getirmiş ve kendi sözü diyor ki: “Benim o tekstil şirketini satın almamın bana maliyeti uzun vadede 200 milyar doların üstünde oldu “ yani Warren Buffett bile ciddi bir büyük hata yapabiliyor ki, dünyanın gelmiş geçmiş en başarılı, tartışmasız en büyük yatırımcısı.

Burada da dünyadaki büyük yatırımcıların, en başarılı yatırımcıların performansları ve uyguladıkları stratejileri görüyoruz. X kolonunda (alt çizgi) yatırımcıların aktif olduğu yatırım süresi, mesela Warren Buffett yaklaşık 55 yıldır bu grafik hazırlanırken. Y kolonunda ise (sol yan dik çizgi ) piyasanın üzerinde acaba ne kadar performans sergileyebilmişler, mesela Warren Buffett o dönemde piyasaya kıyasla ortalama 55 yıllık yatırım hayatında piyasayı ortalama %13 geçmeyi başarmış. Burada dikkat ederseniz 20 yılı geçildiğinde genelde piyasanın üstünde performans göstermek daha zor olduğu, asıl gerçek performanslar ortaya çıkıyor. Pembe renkle gösterilen büyük yatırımcılar oldukça çeşitli portföylere sahipler. Mesela; 100 hisse, 200 hisse, 500 hisse gibi. Mavi renkliler daha konsantre bir portföylere sahipler ama bunlar da tabi bizim Türkler gibi tek hisse, üç hisse gibi değil. Öyle düşünmeyin. Mesela Warren Buffett’in belki şu an 100 tane aktif pozisyonu var ve hiçbir hisseye portföyünün %25 – %30’undan fazlasını yatırmıyor yıllardır bu böyle.

Diğer uzun vadede yatırım yapan büyük yatırımcılara baktığımızda hemen hemen hepsi oldukça çeşitlendirilmiş portföylerle bu performansları sergilemişler. Burada bir Joel Greenblatt öne çıkıyor konsantre portföy sahiplerinden, ama onunda benim bildiğim kadarıyla bayağı bir yani 20- 30 pozisyondan daha fazlası olduğu. Peter Lynch mesela binlerce pozisyonu var, mesela Charlie Munger hem Berkshire Hathaway’e ortak Berkshire Hathaway tek başına 100 pozisyonu var onun dışında kendi bireysel portföyünde de dört, beş hisse var, belki de konsantre gibi görüyoruz ama tam da konsantre değil.

Yani burada şunu görüyoruz, iyi bir yatırımcı çok ciddi bir çeşitlendirme yapsa dahi performansına negatif bir etki söz konusu olmuyor, zaten baktığımızda uzun vade de başarılı olanların büyük çoğunluğu çok yoğun olarak çeşitlendirme yapan yatırımcılar.

Peki hisse sayısını belirlerken nelere dikkat etmeliyiz?

İsterseniz şimdi de bunları konuşalım;

İlk olarak geleceğin belirsiz olduğunu bilmeliyiz. Ben ne zaman böyle güçlü bir yatırım tezi duysam bir kişinin bir hisse hakkında oldukça iyi konuştuğunu duysam buna rastlıyorum. Farklı senaryolar düşünülmemiş oluyor, mesela ekonomik kriz olacak mı olmayacak mı? Döviz kurları nasıl hareket edecek? Ya da o ürüne talep gerçekten iyi şekilde gelişecek mi ? Ya da belki şirketin içinde bazı sorunlar var hiç kimsenin haberi yok? Birçok farklı unsur herhangi bir sektörde faaliyet gösteren şirketin işlerinin ters gitmesine yol açabilir ve biz buna karşı tedbir almak için farklı şirketlere yatırım yapmamız gerekir.

Kısa vadede trade ediyorsak o başka bir şey, ama uzun vadeli yatırım yapıyorsak muhakkak bu belirsizlikleri dikkate almamız ve buna göre hareket etmemiz lazım ve yine yatırımcıların düştüğü hatalardan biri şu, mesela döviz kurunun yükseleceğine göre şu hisselere yatırım yaparsam para kazanırım mesela bu tarz tezleri çok duyuyorum. Eğer böyle bir teziniz varsa gidelim döviz kuru alalım neden şirketlere bulaşıyoruz ki? Döviz kuru madem artacak değil mi? Ama bildiğimiz bir şey var bu tarz makroekonomik göstergeleri neredeyse hiç kimse etkin bir şekilde tahmin edemiyor.

İkinci olarak, iyi yatırım tezleri çok basit. Şimdi borsada 430 tane şirket var, biz basit çok güçlü yatırım tezleri yaratma becerisine sahipsek bunlardan bir kaç tane yapabiliriz. Zaten bakın büyük yatırımcılara sorun bu şirkete niçin yatırım yaptığını anlat dediğimizde birkaç cümlede onu açıklayabiliyor bu da ne demek? Bir yatırımcı aynı anda 5 hisse, 10 hisseye yatırım yapabilir, uzun vadeli olarak söylüyorum.

Öbür türlü ben sürekli veri akışını takip ediyorum vs. O yatırımcılık değil bu traderlık, tabi eğer siz veri akışı takip etmeniz gereken bir yatırım yapıyorsanız burada çok fazla hisseye yatırım yapmanız çok fazla hisseyi takip etmeniz zor olacaktır, ama gerçek yatırımcılıkta takip etmeseniz de o şirkete güvenirsiniz ve uzun vadede sonuç almayı beklersiniz.

Üçüncü olarak, diğer yandan şirketler kısa vadede çok oynak olsalarda haber akışına göre fiyat hareketleri hareketli olsada, uzun vadede şirketlerin bir çoğunun işleri durağandır, mesela Şişecam belli yıllar kâr marjı düşer, belli yıllar yükselir ama ortalamada Şişecam’ın brüt kâr marjının hangi seviyelerde seyrettiği bellidir. 10 yıl, 20 yıl boyunca belki 50 yıl boyunca bu böyle gider. Ereğli yine benzer durumdadır ya da bildiğiniz büyük şirketleri düşünün, marketleri düşünün, Bimaş’ı düşünün vs. Bu şirketler bazen baskılanabilirler bazen kâr marjları düşebilir, ama uzun vadede görünümleri çok daha durağandır. Yani önümüzdeki yıl ne olacağını tahmin etmek gelecek 10 yılı tahmin etmekten daha zordur.

Mesela benim bir tarlam varsa tarlam olduğunu düşünelim eğer o yıl kuraklık olacaksa ürün hasadım azalabilir, çok yağmur olacaksa artabilir, don olacaksa düşebilir yani 1 yılı tahmin etmek zor ama 10 yılın ortalamasına bakınca bunu tahmin etmek çok daha kolay. Niye? Çünkü 10 yıl boyunca yağmurun fazla olması, 10 yıl boyunca sürekli kuraklık olması ihtimali çok daha düşük. Bazı yıllar kuraklık olabilir, bazı yıllar yağmur fazla olabilir ama ortalamada beklenen değeri tahmin etmem uzun vadede çok daha kolay.

Dördüncü olarak, tek bir hisse taşıyorsak ve o hisseyi ilgilendiren ani kötü bir haber gelirse büyük bir kayıp yaşama riskimiz vardır, fakat farklı şirketlerimiz varsa ancak ekonominin genelini etkileyen haberlerdendir.

Beşinci olarak, hisse sayısını arttırmak özelliklede birbirine karşıt hareket eden hisseleri farklı özelliklerdeki şirketleri birleştirmek oynaklığı azaltacaktır. Oynaklığında azalması sunumun başında da belirttiğimiz gibi uzun vadede elde edeceğimiz bileşik getiriye pozitif katkı sağlayacak.

Altıncı olarak, çeşitlendirme yapmamız, gerçekten iyi bir yatırımcıysak bu yatırım özelliklerimizin ortaya çıkmasına şansın payının azalmasına yol açabilir, yani kendine güvenen iyi bir yatırımcı çeşitlendirme ile performansını ortaya çıkarabilir .

Yedinci olarak, eğer bir şirket hakkında çok fazla bilgiye sahipsek diğer bütün yatırımcılardan daha rahat ve kolay ulaşabiliyorsak o bilgiye, o zaman belki odaklanmak daha mantıklı olabilir, fakat özel bilgiye sahip değilsek belli sektör ya da şirket hakkında diğer yatırımcılarında ulaşabildiği bilgilere ulaşabiliyorsak çeşitlendirme daha mantıklı olacaktır.

Sekizinci olarak, uyguladığımız stratejilerle hisse senedi sayılarımız arasında da bir ilişki vardır, mesela aynı anda hem uzun vadeli yatırım, hem büyümeye odaklı bazı şirketleri daha orta vadeli yapabilir yada istatiksel arbitraj gibi yöntemler izliyorsak farklı stratejiler ve farklı hisse sayıları belirlememiz toplamda sayıyı arttırıcı bir rol oynayabilir.

Dokuzuncu olarak, bir diğer şey ise çeşitlendirmede dikkat edeceğimiz husus, her bir hisseden tabi yatırım yaparken beklediğimiz belli bir getiri var ilk 5 ya da 10 hisseyi rahatlıkla seçtik ve dedik ki ben bu hisselerden ortalama reel olarak %10 getiri bekliyorum fakat yeni eklediklerimde o getiri beklentim ciddi anlamda düşüyorsa o zaman belki çeşitlendirmeyi durdurmaya çalışabilirim, yani çeşitlendirmenin getireceği standart sapma düşmesi acaba getiri de yaşayacağım kayba göre karşılığı veriyor mu? Yoksa dezavantaj mı? Buna karar vermem gerekiyor .

-Dr.Serkan Ünal

Buraya kadar Sayın, Serkan Ünal hocamın Youtube kanalındaki,

“Kaç farklı hisseye yatırım yapmalıyım?” videosunu kaleme alarak sizlerle de paylaşmaya çalıştım Sayın hocama çok teşekkür ederim bu değerli bilgileri kanalında bizlere aktardığı için sizlere de okuduğunuz için teşekkür ederim . Saygılarımla.

Gariban Yatırımcı

Bir yorum

  1. Dost tavsiyesi Dost tavsiyesi 12 Haziran 2022

    Önemli olan sirket sayisi degil aldiginiz temettü miktarıdır. Benim 100 bin lira ile aldığım temettuyu siz 20 sirketle alabiliyor musunuz? Egee bu sayıda bir sirket tutacaksaniz aylik minimum 20bin liralik eklemeler yapmaniz gerekir. Aksi takdirde getiriniz kirinti gibi olacak.Bu kadar cok sirket yerine gercekten insanlari dinleyip gidin bir fon alin ya da azaltin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: İçerik korunmaktadır !!