Sevgili dostlar,
Bir konu hakkında düşüncemi yazmak istiyorum,
Rekabet, Yarışma ve Hedefler Konusu
Bir hedefimiz varsa ona ulaşmak için daha büyük hedefler belirlemek gerek.
İnsan beyni her zaman hedefe yüzde yüz ulaşamaz, bir yerde salıverir, limit koyar bu kadar yaptım yeter der.
Aslında içimizdeki gücün farkında değilizdir.
Bizi engelleyen beynimizdeki koyduğumuz, hedefe yaklaşınca “Tamam bu kadar yeter benim kapasitem bu, fazlasını yapamam.” düşüncesidir.
Koyduğumuz küçük hedefler bizim kapasitemizi belirler.
Hedefleri ne kadar yüksek tutarsak bizim gelişmemiz ve o hedefe yaklaşma çabamızda o kadar artacaktır.
Mesela bir evi temizlemek için kendinize altı saat verirseniz altı saatte bitireceksinizdir.
Eğer bir saat süre verirseniz bir saatte bitireceksinizdir.
Mesela ben iki yıl önce bisiklet ile işe gitmeyi düşündüğümde bana çok imkansız ulaşamam gibi geliyordu, aslında o benim zihnimde koyduğum bir engel imiş..
Bir hafta sonu denemek için karar vermiştim, çıktım yola gayet güzel ve keyifli gelmiştim o zihnimde ulaşılmaz zannettiğim hedefi ve hayali gerçekleştirmiştim.
Şu anda mesela çok rahat geliyorum haftalardır biliyorsunuz ve çevremde duyan insanlar hayret ediyor nasıl geliyorsun falan gibi.
O da onların zihinlerindeki koymuş olduğu limit, aslında çok basit yürümek gibi bir şey.
Sporcu ruhlu olmamın da belki limitleri, sınırları zorlama konusunda etkisi olabilir bilmiyorum.
Neyse, ağır ağır gidiyorum. Ama dolmuştan kırk dakika önce varıyorum evime.
Yatırım hayatı da böyle, ağır ağır gidersin. Ama sağlam gidersin, aslında daha hızlı gidersin.
Dolmuş gibi ani ve hızlı kalkışlarla gidip ileride trafiğe takılmazsın önemli olan süreklilik.
Sürdürebilir olmak.
Traderlığıda dolmuşa benzetiyorum 🙂
Çok sevdiğim bir Metafor da var bununla ilgili klasik bir söz:”Taşı delen damlaların şiddeti değil, damlaların sürekliliğidir.”
Neyse bu basit bir örnekti, hayatımın diğer alanlarında da örnek verebilirim, sıfır tecrübe ile spor hayatına başladığımda yapamazsın edemezsin dediklerinde hayal kurup hedeflerimi yüksek tutup çok çalışıp çok güzel maçlara çıkmıştım. Daha da çıkabilirdim belki… Hedefim o kadarmış belki de.
Çevrenizde görürsünüz kimi insanlar vardır, bir evim, bir arabam olsun başka bir şey istemem der, gerçekten de bir evi, bir arabası olur başka da bir şeyi olmaz. Çünkü hedefi o kadardır.
Daha büyük hedefler koymuş olsaydı daha çok mücadele eder çalışırdı. Belki de içinden diyordur keşke daha fazla isteseymişim, ki bunu diyenleri de çok duydum..
Ya da bir öğrenci düşünün okulda sınavından yetmiş, yetmiş beş puan alsam bana yeter deyip öyle sınava hazırlanıyor ama alacağı no elli, elli beş oluyor Oysa hedefi yüz almak olsa muhtemelen daha çok çalışacak ve doksan civarı alacak hedef büyüdükçe çabası artacak ve başarı olasılığı artacak.
Şimdi diyeceksinizki: “Ee Gariban ne anlatıyorsun sabah sabah. “
Gelelim asıl mevzuya, şimdi bazı dostlarım benim portföyü rakip görüyor ve hedefleri beni geçmek oluyor.
Bakın ben Gariban adamım hedefiniz bu kadar küçük olmasın daha doğrusu hedefiniz başkaları da olmasın.
Yani benim belki portföyüm 1 milyon olacak siz de 1 milyon 100 bin olunca: “Yeter tamam kazandım yeter.” mi diyeceksiniz?
Benimle oraya kadar aynı hız da mı çıkacaksınız?
Belki ben 10 yıl da çıkacağım?
Belki sizin 5 yıl da çıkma şansınız olacak.
Rakip hedef olarak beni gördüğünüz için daha stabil hareket edeceksiniz belki, kendinizi zorlamayacaksınız.
Ben kimseyi rakip ya da hedef olarak görmüyorum şahsen.
Çünkü herkesin yaşam ve imkanları, şartları farklı, herkes kendi şartlarında yaşıyor hayatını.
Dolayısıyla kimseyle rekabet edecek durumda olmuyoruz.
Benden iyi, çok iyi durumda olanlarda var, benden çok kötü durumlarda olanlar da var.
Bana kalırsa herkes hedeflerini, hayallerini, hayatını kendisine göre planlamalı kendi yaşam şartlarına göre tasarlamalı.
Hedeflerimiz de daima büyük, çok büyük ve sınırsız olmalı. Yarışacağımız ve rekabet edeceğimiz tek kişi ise yine kendimiz olmalı, bir gün öncesinden daha iyi olmak için yarışmalıyız, iki günümüz birbirine denk olmamalı her zaman dünden daha iyiyim daha bilgiliyim diyebilmeliyiz.
Alparslan Türkeş’in sevdiğim bir sözü vardır :”İdealler yıldızlar gibidir. Onlara belki ulaşamazsınız ama bakarak yönünüzü tayin edebilirsiniz.”
Ve bu arada hiç bir şey için geç kalmadık, herkes kendi zamanında yaşıyor, kimseyle kendinizi kıyaslamayın. Örnek eski ABD başkanı Barack Obama, 48 yaşlarında Başkan oldu ve 56 yaşında emekli oldu Yerine gelen Donald Trump, Joe Biden mesela 70 inden sonra başkan oldular..
Yani hiç bir şeye geç kalmadık.
Herkes kendi hayatını kendi şartlarında, kendi zamanında yaşıyor..
Kimseyle rekabet etmeyelim, rekabetimiz kendimiz ile olsun.
Ben öyle yapıyorum.
Sevgiler,saygılar..
İlk yorum yapan siz olun