Atatürk’ün hayatına baktığımda gördüğüm, hiç dünya malına önem vermediği, hep ülkesinin ve insanlarının geleceğini düşündüğü. Yatırımlar yaptı arsalar araziler satın aldı. Oraları yeşillendirdi, ağaçlandırdı hepsini halkına armağan etti.
O hep ileriyi görmüş. Çok iyi biliyormuş ölümünden yüz yıl geçse bile hatırlanacağını.
O’nun için önemli olan fikirleri ile memleketine, insanına yaptığı hizmetler ile hatırlanmak olmuş. Cumhuriyetin ilanından sonra kırk yaşlarında genç, başarılı, karizmatik bir devlet başkanı olarak istediğini yapabilirdi. En güzel şekilde zevki sefa içinde yaşayabilirdi.
İstanbul’da kendisine saray hayatı sürebilirdi. Ama O yapmadı. Ankara’da o zamanlar küçük bir kasaba olan Çankaya köşkünde hayatının sonuna kadar. Köşk dediğime de bakmayın, iki katlı yağmur yağdığında damından su akıtan bir köşkten bahsediyoruz. Çok sade şatafattan, saltanattan uzak halkı ile iç içe bir hayat yaşayarak ömrünü tamamladı.
Halkına hizmet ederek, onlara tarımda sanayileşmeyi öğreterek yeni fabrikalar açtırarak ömrünü ülkesine adadı. Bence çok iyi biliyormuş yüz yıl geçsede bunların hatırlanacağını, yaptığı her şeyin tarihe geçeceğini çok iyi biliyormuş.
Şimdi de düşünüyorum şu an ki iktidarın saltanat, lüks, para, mal, mülk sevdasına.
Nereye götüreceksiniz bu kadar parayı? Bu hırs nedir? Ya da cahillik? Tarih bunları nasıl hatırlayacak bunu hiç düşünmüyorlar. Öyle bir vizyonları da yok zaten. Hep anı yaşamaya odaklanmışlar ve servetlerine servet katmaya… Tarih bizi nasıl hatırlar diye dertleri yok..Bu günler de geçer.
Bundan otuz yıl sonra sizi nasıl anacağımı tahmin edebiliyorum. O zaman anlatırım..
İlk yorum yapan siz olun