İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

(1)Mahmut Çiftçi Nakit Akış Tablosu

Nakit Akış Tablosu

Kim başımıza sardı bunu?

İlk defa 1908 yılında William Morse Cole  tarafından yayımlanan bir makale ile literatüre girdi.

Nakit akış tabloları daha sonra yayınlanan çeşitli akademik makalelerle daha da yaygınlık kazandı. Bu akademik ve bireysel düzeyde bir bilgiydi.

1988 yılında Amerika’da işletmelerin nakit akış tabloları yayımlaması zorunlu hale gelince bireysel düzeydeki bilgi kurumsal düzeye yansımış oldu ve birçok ülkenin muhasebe ve finansal kurumları nakit akış tablosunun yayımlanmasını mecburi kıldı.

Peki nedir bu nakit akış tablosu?

Para akım tablosu olarak da geçer. Hatta bilhassa eski, birazcık daha görece; on, on beş yıl önce yazılmış eserleri incelediğimizde nakit akış tablosundan ziyade para akım tablosu kavramı kullanılıyor.

Bilanço kalemlerinde olan nakit ve nakit benzerlerinin detaylı bir sunumudur.

Evet, yani bu gördüğümüz tablonun tek bir amacı var bilanço içerisinde yer alan nakit ve nakit benzerleri kaleminin detaylı bir sunumunu yapmak.

Siz bilançoda nakit ve nakit benzerleri kaleminin artıp veya azaldığını görebiliyorsunuz. Bu nakitlerin görece nerede değerlendiğini görüyorsunuz evet ama, bu nakit ile ilgili giriş ve çıkış hareketlerini görebilmeniz mümkün değil. Bunun için nakit akış tablosuna bakmanız gerekiyor.

Aynı zamanda bu tablo şirketin giriş ve çıkışlarına, nakdin giriş ve çıkış yerlerine, ayrıca nakdin fonlandığı, sağlandığı yerleri ve kullanım yerlerini de bize gösteriyor.

Nakit akış tablosu, bilanço ve gelir tablosu gibi asli bir tablo değildir.

Buna dikkat etmekte yarar olduğunu düşünüyorum. Asli tablolar bilanço ve gelir tablosudur. Geriye  kalan tüm tablolar tali tablolardır. Yani asli tablo derken biz birincil düzeyde tabloyu kastediyoruz. Tali tablo ise genel olarak birincil düzeyde tablolardaki verilerden alınarak oluşturulmuş ikincil düzeydeki tablolardır.

Nakit akış tablosunun bilanço ve gelir tablosundan en büyük farklılaştığı nokta tahakkuk esasına göre değil nakit esasına göre oluşturulmuş olmasıdır.

Burada tahakkuk esasından bahsetmişken birazcık detaylandırmakta yarar görüyorum. Çünkü nakit akış tablosunun en büyük, en önemli  özelliği, diğerlerinden kendini farklılaştıran en önemli kısmı bu.

Nakit akış tablosunu diğer tüm tablolardan farklı kılan en önemli özellik: Diğer tüm tablolar tahakkuk esasına göre hazırlanırken sadece ve sadece nakit akış tablosu nakit esasına göre hazırlanır.

Tahakkuk esası: İşlemin nakdi olarak gerçekleşip gerçekleşmediğine bakılmaksızın işlemi vuku bulduğu anda deftere kaydetmeyi merkeze alan bir muhasebe yöntemidir.

Muhasebe kavramları ve muhasebe terminolojisi ile ifade ettiğimizde birazcık karmaşık geliyor, anlayabiliyorum bunu.

O yüzden dolayı ben bu karmaşıklığı biraz daha sadeleştirmek için tahakkuk ve nakit esası arasındaki farkı çokça örnek verdiğim bakkal dükkanı örneği üzerinden anlatmak istiyorum.

Söz gelimi;

Bir bakkal dükkanınız var, yıllar boyunca işlettiniz. Ve tabi her birey gibi tatil yapmak ve dinlenmek sizinde hakkınız.

Diyorsunuz ki:“Bu bakkal dükkanımı bundan sonra benim oğlum işletsin”.

Oğlunuza güveniyorsunuz, güvenmekle birlikte de bu bakkal dükkanını işlettiği ilk günler dükkanın önünde bir tabure alıyorsunuz ve siz de oturuyorsunuz, işlerin gidişatına bakıyorsunuz.

Gerçekten oğlunuz dükkanı çok iyi işletiyor. Bir müşteri giriyor diğer müşteri çıkıyor, ötekisi giriyor. Siz de gayet mutlusunuz.

Artık akşam saatine doğru; geliyor, taburenizi alıp dükkanın içine koyuyorsunuz, mutlu, huzurlu, güler yüzlü şekilde oğlunuzu tebrik ediyorsunuz.

“Oğlum çok güzel işlettin dükkanı, durmadan müşterilerle kaynıyordu. Hadi şu kasadaki parayı al da eve gidelim, evde biraz eğleniriz güzel vakit geçiririz.”

Oğlunuz hiç beklemediğiniz bir cevap veriyor:

“Baba kasa da PARA YOK!”

“Nasıl olur?“- Diyorsunuz.

“Durmadan müşteriler gelip girdi, durmadan ürünlerimizi alıp çıktı, nasıl kasada para yok?”

“Baba evet, dediklerin oldu. Ama hepsi veresiye aldı, deftere yazdık.”

İşte bu deftere yazılma durumu tahakkuk durumudur. 

Bakkal dükkanının kasasındaki para ise nakit durumunu ifade eder.

Şimdi baktığımızda bir çok şirket vardır gelir tablolarında muazzam kârlar görürsünüz ama nakit akış tablosuna bakarsanız nakit esasına göre oluşturulmuş, orda bu paralar yoktur.

O şirketlerin elde ettiği kârlar tıpkı bir bakkal dükkanı veresiye defteri gibidir. Veresiye defterinde de bakkal dükkanında da yazıyor. Tıpkı o muhteşem kârlar üreten muhteşem cirolar üreten şirketlerin gelir tablolarında olduğu gibi. Ama nakit akış tablolarına baktığımızda sorunları daha bariz görüyorsunuz. O yüzden dolayı nakit esası çok önemli bir esas ve bu esasın tek bulunduğu finansal tablo olan nakit akış tabloları analizlerimizde bizim için çok önemli ve çok değerli.

Şimdi biz bir açıklama yapmıştık önceki kısımda demiştik ki, bilanço ve gelir tablosundaki kalemler, nakit esasına göre nakit akış tablosunda işlenilir demiştik, bu kısmı açıklamıştık. Ama bazı bilanço ve gelir tablosunda yer alan işlemler vardır.

Bunlar nakit giriş ve çıkışı gerektirmeyen işlemlerdir. Yani bu işlemler kaynaklı olarak bir nakit girişi veya çıkışı olmaz, ama muhasebe ilkeleri gereği bilanço ve gelir tablosuna kaydedilir .

Bu işlemler peki nelerdir? Yani sık karşılaştığımız nakit giriş ve çıkışı gerektirmeyen işlemler bunlardan birincisi amortisman ve itfadır.

Amortisman ve itfa nakdi bir olgu değildir. Nakit akış tablosunda yer almaz.

Sadece; siz şimdi nakit akış tablosuna baktığınızda: “Hocam ama burada amortisman ve itfa yazıyor demiştiniz, e itfa yazıyor görüyoruz,”diyeceksiniz.

Oradaki yazılmanın amacı tahakkuk etkisinden nakit esasına döndürürken burada uygulanan endirekt yöntemde hesap kalemlerinin ayarlanma metodolojisiyle ilgili yani muhasebesel olarak orada var, amortisman ve itfa kesinlikle ve kesinlikle nakdi bir kalem değildir, nakit giriş veya çıkışı gerektirmez, nakit giriş veya çıkışı gerektirmeyen kalemlerde nakit akış tablosuna etki yapmaz.

İkinci olarak duran varlıkların yeniden değerlendirmesi, bazı şirketler vardır.

Bilançolarını incelediğimizde, bilanço derken çok özür dilerim doğru kavram burada finansal tablodur.

Finansal tablo, bilanço, gelir tablosu, nakit akış tablosunun tamamını alan kavramdır. Ama Türkiye’de, Türkiye aynı zamanda bir mevzuat mezarlığı gibi, bazı eski mevzuatlarda, hala yürürlükte. Bu mevzuatlarda bilanço ifadesi finansal tabloları kapsayabilecek şekilde kullanılıyor. Bazen biz de sürçülisan ediyoruz ikisini aynı şekilde kullanıyoruz, ama farklı. Bilanço, finansal tabloların bir alt kalemidir.

Bilanço da bazen bazı şirketlerde duran varlıkların yeniden değerlemesini görürüz. Baktığınız zamanda bu şirketlerin tabiri caizse öz kaynaklarında patlama olur . Bazı şirketler vardır misal geçen bilanço döneminde denk gelmiştim bir şirkete öz kaynakları iki katına çıkmıştı. Merak etmiştim nasıl çıkmıştı? Duran varlıklarda yeniden değerleme yapmış. Esasında baktığımızda hiçbir  nakdi  boyutu yok bu işlemin, ama finansal tablolardaki tahakkuk etkisi muhasebe ilkeleri vesaire gibi sebeplerle bunlar bilanço ve gelir tablosunu etkiliyor ama nakit akış tablosunda hiçbir etkisi yok.

Bakın, dikkat ediyor musunuz?

Sorunlu kısımlardan otomatikmen bizi nakit akış tablosu kurtarıyor.

Bilanço ve gelir tablosundan biz bunların sorunlu olduğunu anlamak için çoğu zaman dipnotlara iniyoruz faaliyet raporlarını okuyoruz ama zaten bu sorunlu kısımlar nakit akış tablosunda etki etmiyor. Bir nevi nakit akış tablosu bizi çok fazla enerji harcamaktan kurtarıyor. Zaten insanın doğasında da temel nedir? En az enerji ile en güzel işleri yapmak.

Nakit akış tablosu bize bu noktada çok yarar sağlıyor.

Üçüncü olarak şüpheli alacak karşılıkları bunlarda bir nakdi işlem gerektirmiyor muhasebe ilkeleri gereği oraya yazılmış, olup olmayacağıda belirgin değil zaten.

Dördüncü olarak bedelsiz sermaye artırımının yapılması. Burada bedelsiz sermaye kavramı demişken, evet sadece Türkiye’de değil yurt dışında da bir şirket bedelsiz yaptığında bilhassa rally dönemlerinde çok büyük ilgi oluyor. Ama bedelsiz sermaye artırımı dediğimiz olgu, öz kaynak değişim tablosundan da görebildiğimiz üzere sadece ve sadece geçmiş dönem kârlarının ödenmiş sermayeye aktarılması.

Öz kaynaklarda pozitif ve negatif hiçbir etki yapmıyor. Sadece bir kalemde olan varlığı başka bir kaleme ekliyorsunuz. İki alt kalem  arasında bir transfer yapıyorsunuz, ana kalem olan öz kaynaklar kalemine de bir etkisi yok. Ama piyasada garip bir şekilde sadece Türkiye’de değil yurt dışı piyasalarda da çok ilgi duyuluyor. Ama bu işlemde kesinlikle herhangi bir nakit giriş veya çıkışı gerektirmiyor. Sadece muhasebesel olarak gerçekleştirilen bir işlem.

Beşinci olarak, nakit giriş ve çıkışı gerektirmeyen işlem, alacak ve borç senetlerine uygulanan reeskont işlemleri. Bu işlemler de muhasebe ilkeleri gereği yapılır, ama kesinlikle ve kesinlikle herhangi bir nakit giriş veya çıkışı yoktur. Bunların iştiraklerden bedelsiz pay senedi alması, şirketin kendisinin bedelsiz yapmasıyla ve o iştirakinden bedelsiz pay senedi alması ikiside nakit girişi ve çıkışı gerektirmeyen bir işlem. Bilanço ve gelir tablosunda gözükür, ama nakdi olarak gerçekleşmeyen bir işlem olmadığı için nakit akış tablosunda yer almaz.

Nasıl ki maddi duran varlıkların yeniden değerlemesinden kaynaklanan değer artışları öz kaynaklarda gerçekleşiyorsa bazende stok bulundurma politikasına ek olarak  stoklar için tercih edilen değerleme yöntemi de stoklarda değer değişikliğine sebep oluyor. Zaten bu kısımların çok daha kapsamlı olanı bilanço ile ilgili eğitimimizde zaten anlatacağız ama burada da her birini temel mantığını anlatmak için ufak ufak değiniyorum. Stoklarla ilgili siz değer düşük karşılıklarını ayırdığınızda veyahut yeniden değerleme yaptığınızda, stoklarınızda, bilançoda  evet bir yükselme olacaktır. Ama nakdi olarak bir yükselme değil bu muhasebesel işlemler sonucunda gerçekleşmiş bir yükselme olacaktır ve nakit giriş veya çıkışı kesinlikle gerektirmeyecektir bu işlem.

Nakit giriş ve çıkışlarını da bitirdikten sonra nakit akışlarının, nakit akışları tablosunun bir işlevi var mı acaba merak edilebilir ve anlaşılabilir de bu merak.

Nakit akış tablosunun elbette ki işlevleri var en büyük işlevi ise bize işletmenin, nakit ve nakit benzerlerini üretme yeteneği ve nakdi hangi doğrultu da harcama isteği konusunda yatırımcılara bilgi verir. Bu bilgi indirgenmiş nakit akışları DCF dediğimiz modellemede bize şirket ile ilgili geleceğe dönük projeksiyon yapma imkanı verir.

Söz gelimi; olgun ve öngörülebilir bir şirket extreme durumlar dışında cirosunun %40 düzeyinde bir serbest nakit akışı üretme yeteneğine sahip olsun bunu da istikrarlı bir şekilde becersin, bu şirket faaliyet raporlarından yıllık 100 milyon dolar ciro beklentisi olsun, öncelikle şunu söyleyeyim Türkiye’deki şirketler gelecek sene için ciro tahmini yapmak için çok isteksizler. Evet, net kâr tahmini yapmak zaten çok zor bir şey, çünkü niçin net kâr tahmini yapmak çok zor bir  şey?

Sizin kontrolünüzde olmayan finansman faaliyetleri ile ilgili durumlar döviz kuru ile ilgili durumlar sizi öngörülemez bir  hale sokabilir. Bu anlaşılabilir, lakin, şirketler, bilhassa olgun öngörülebilir şirketler BİST kapsamında azımsanmayacak sayıda zaten mevcut. Ciro tahminlerini rahatlıkla yayımlayabilirler, ama böyle bir eğilim yok. Çok cüzi sayıda şirket ciro tahminlerini yayınlıyor yatırımcılara.

Bu noktada şirketten bu bilgiyi alma hakkı mevcuttur. Zaten bu çok özel kapsamlı bir bilgi değildir. Şirket öngörülebilirse tahmini olarak ciro tahmini yapabiliyorsa bunu faaliyet raporlarında yatırımcı sunumlarında yayınlamaları yatırımcı ilişkilerinden rica edilebilir. Bu ricanın bulunulması ve sonrasında da uygulanması bilhassa gelecek projeksiyonlarında yatırımcılara kolaylık sağlar.

Aynı kaldığım yerden devam ediyorum. Bir şirket yıllık 100 milyon dolar ciro beklentisi olsun ve bu şirket de her yıl %40 serbest nakit akışı üretiyor var olan cirosunun. Bu durumda bu şirket 40 milyonluk serbest nakit akışı üretecektir gelecek seneye de.

Bu varsayım da şirketle ilgili projeksiyon yapma imkanına sahip olacağız. Tabi ki bu hesaplama benim anlattığım en sade haliyle gelecekte elde edeceği kârları indirgenme mantığını size ifade ettim. Normalde benim anlattığımdan çok daha karmaşık bir işlemdir geleceğe dair projeksiyon ve aynı zamanda isabet oranı çok düşük bir yöntemdir.

Ben sadece nakit akışlarının bir işlevini anlatmak için bu teorik örneği verdim.

Bundan sonraki kısımda nakit akış tablolarının sunum tarzına değineceğiz.

Nakit akış tablosunun sunumunda Direkt yöntem ve Endirekt yöntem olmak üzere esasında iki tane yöntem mevcut.

Bu Endirekt yöntem dediğimiz yöntem SPK formatı bir tane normal bir şirketin BİST’e kote olan bir şirketin üzerinden örneklendireceğiz.

Bu eğitim kapsamında gerçek verilerini KAP’dan aldığım bir şirketin bilançosunu inceleyeceğiz.

Baktığımız zaman da bu bir şirketimiz, bunun Endirekt yönteme göre yani SPK formatı, BİST’e kote olan şirketler KAP’a yayınladığı zamanda nakit akış tablolarını Endirekt yönteme göre sunuyorlar.

Bu şekilde bir şablonla sunulur;

A) İşletme faaliyetlerinden nakit akışları

B)Yatırım faaliyetlerinden nakit akışları

C)Finansman faaliyetlerinden nakit akışları

Yabancı Para Çevirim farklarının etkisinden önce Nakit ve Nakit Benzerlerinin Net Artış/Azalış

D)Yabancı Para çevirim farklarının Nakit ve Nakit Benzerleri üzerindeki  etkisi

Nakit ve Nakit Benzerlerindeki Net Artış/Azalış (A+B+C+D)

E)Dönem Başı Nakit ve Nakit Benzerleri

Dönem Sonu Nakit ve Nakit Benzerler (A+B+C+D+E)

Olmak üzere bu kategorilerden oluşuyor

Genelde ABD ve Türkiye’de SPK  formatı Endirekt yöntem kullanılır.

Endirekt yöntemde Nakit Akışları Net dönem karı veya zararı esas alınarak belirlenir.

Zaten baktığınız zamanda dönem karından başlar Endirekt yöntemde indirgeyerek devam eder.

Peki niçin bunu tercih ediyorlar şirketler?

Bir uygulanması çok kolay aynı zamanda bize kârın dönem kârının likidite edilebilme özelliğini gösteriyor. Bu açıdan da çok çok verimli. Bizim için Endirekt yöntemdeki kısmı burada size zaten tek tek gösterdim. Bir de dikkat etmeniz gereken burada şöyle bir şey var bir kalem negatif olursa burada önüne eksi yazılarak verilmez parantez içinde verilir bazen bilmeyen hocalarımız olabiliyor o yüzden bu basit ayrıntıyı da belirtmek istedim.

Bundan sonraki kısımda artık nakit akış tablosunun Endirekt yönteme göre yani BİST’e kote olan şirketlerin formatı olan Endirekt yönteme göre sunuluş tarzı, incelenmesi, analiz edilmesi gibi kısımlara değineceğiz.

NAKİT AKIŞ TABLOSU

Nakit akış tablosu saymıştık beş temel başlıktan oluşuyor biz bu beş temel başlığın her birini tek tek anlatmaya çalışacağız.

Önce işletme faaliyetlerinden nakit akışları ile başlayacağız.

İşletme faaliyetlerinden nakit akışlarının bir faydası var mı?

Niçin bunu incelemek zorundayız?

Öncelikle böyle bir soru ile başlayalım. İşletme faaliyetlerinden nakit akışları, her şey den önce şirketin dış finansman kaynaklarına ihtiyaç duyulmadan borçlarını ödeyebilme, faaliyetlerini sürdürebilme, temettü ödemelerini yapabilme ve yeni yatırımlara başlayabilmesinin mümkün olup olmadığını bize gösteriyor. Bu yüzden dolayı bize bir faydası var. Aynı zamanda işletme faaliyetlerinden nakit akışları, nakit akış tablosunun en önemli kısmıdır. Çünkü uzun vadede fonların esas kaynağını işte burası, işletme faaliyetlerinden nakit akışları oluşturur ve nakit akışları konusunun en temel metriği olan serbest nakit akışının oluşumunu ve gidişatına etki eden en önemli dinamittir.

Yine bu tarafa BİST’e kote olan herhangi bir şirketin işletme faaliyetlerinden nakit akışlarıyla ilgili KAP’da yayımlanan finansal tablosunun ilgili kısmını koydum. Bu şekilde oluşuyor işletme faaliyetlerinden nakit akışıyla başlıyor,

Dönem kârından indirgeyerek aşağı doğru devam ediyor. Şimdi biz bunu detaylarıyla anlatacağız.

Peki hangi işlemlerden oluşuyor bu işletme faaliyetlerinden nakit akışları?

Bu veri işletmenin gelir  getirici faaliyetleriyle ilgili olup net kâr veya zararın oluşmasına yol açan işlemlerden oluşur.

İşletme faaliyetleriyle ilgili nakit akışlarını gerçekleştiren belli başlı işlemler var tabi.

Bakın, ben burada belirgin bazı işlemleri sayacağım, ama her şirketin faaliyet alanı ve bu faaliyet alanı doğrultusunda finansal tablolarını şekillendirme mantığı farklı olduğu için sadece bu saydıklarımdan mevcut değil.

Bu saydıklarımın üzerinde çok çok farklı şeylerde mevcut. Bu yüzden dolayı ben genel olarak işletme faaliyetlerinden nakit akışlarındaki başlıca işlemleri sayıyorum. Ama bunun üzerinde de her zaman işlemler olduğunu unutmamak lazım her işlemle ilgili detayı merak ettiğimizde dipnotlarda bir kalemi tam olarak  anlamadıysanız ilgili verinin karşısındaki dipnotlardan gidip daha detaylı inceleyebilirsiniz.

Şimdi ben genel olarak tüm şirketlerde hemen hemen yer alan işletme faaliyetlerinden nakit akışlarındaki başlıca işlemleri sayayım;

Birinci olarak satılan mal veya verilen hizmetden elde edilen nakit girişleri, zaten şirketlere işletme faaliyetlerinden nakit akışları başlığında ana girişler buradan olur.

İkinci olarak royalty komisyon ve benzeri gibi diğer hasılatla alakalı nakit girişleri, evet demin dedik ve ana faaliyetiniz ile ilgili kısımlardan gelecek nakit girişleri olacak ve birde diğer hasılatla ilgili gelecek nakit girişleri olacak.

E tabi sadece nakit girişleri olmayacak buna ek olarak çıkışlarda olacak mal ve hizmetlere yapılan ödeme için yapılacak nakit çıkışları. Ve evet, siz ana ürünlerinizi satıp buradan nakit girişi elde ediyorsunuz ama yeni ürün almak için de yine onlara para verip yeni ürün alıyorsunuz ve nakit çıkışı gerçekleştiriyorsunuz işletme faaliyetlerinizden.

Çalışanlara yapılan ödemelerle ilgili nakit çıkışları ve bir ürünü üretirken bir fabrikasyon sürecinde elbette çalışan personeliniz var ve bu  personelinize belli bir ücret ödemek zorundasınız. Bunlarda nakit çıkışlarınızı oluşturacak tabii olarak.

Buna ek olarak sigorta şirketlerinin ödediği primler tazminatlar ve poliçe yükümlülükleri ve tabi olarak bir nakit çıkışı oluşturuyor.

İşletme faaliyetlerinden nakit akışları şirketin operasyonlarını merkeze alır. Bu yüzden zaten dikkat ederseniz, anlattığımız kısımlar hep şirket operasyonu ile alakalı kısımlardı. Temel işlemlerden bahsederken bu yüzden ilgili dönemde analiz yapılırken operasyonel yeterlilik için nakit kaleminin artmasını değil işletme faaliyetlerinden nakit akışlarının artmasına bakarız.

Bizim için esas olan budur. Bir şirketin nakit akışlarında faaliyetlerinden nakit akışları üretmesidir. Aksi bir durum sürdürülebilir değildir. Siz finansal kurumlardan borç alarak, var olan mevcut kapasitenizdeki yatırımlarınızı satarak sürdürülebilir bir şekilde nakit akışı sağlayamazsınız. Sürdürülebilir bir şekilde  nakit akışı sağlayamazsanız da yaşayamazsınız. Bu sebep dolayısı ile faaliyetlerden nakit akışını uzun vadede kesinlikle üretmeniz gerekiyor, kısa vade de konjönktürel olgular  olabilir ama kronikleşmiş bir hale geldiyse belkide bizim uzak durmamız gereken bir şirketle karşı karşıyayız.

Burada önemli olan bir husus dedik ki evet şirket ana faaliyetlerinden nakit akışı üretecek ve bunu üretmek içinde alt kalemlerdeki artış veya azalışların faaliyet nakit akışlarının etkisinin bilinmesi gerekiyor. Şirket faaliyetlerinden nakit akışı üretmiyorsa nereden üretemiyor, üretiyorsa hangi sebepten üretiyor bunların kesinlikle bilinmesi lazım. Burada ticari alacaklar kalemindeki değişim, stoklardaki değişim, ticari borçlardaki değişim, diğer alacaklardaki değişim , alınan avanslardaki değişim, peşin ödenmiş giderlerdeki değişim ve bunların her birinin işletme faaliyetlerine ve işletme faaliyetlerinden nakit akış tablosuna etkisinin bilinmesi hayati bir öneme sahip. Bir sonraki dersimizde bu hayati öneme sahip kısımları anlatacağız hoşçakalın kendinize iyi bakın.

Mahmut Çiftçi

Kaleme Alan: İbrahim Gör

Kaynak: Orta Vadeli İnciler

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: İçerik korunmaktadır !!