Merhaba hocalarım, eğitim serimizde en son nakit akışları başlığında finansman faaliyetlerinden nakit akışları kısmında kalmıştık buradan devam ediyoruz.
Finansman faaliyetlerinden nakit akışları bize neyi gösteriyor?

Finansman faaliyetlerinden nakit akışları, işletmenin para ve sermaye piyasasında elde ettiği fonlar ile ilgili nakit giriş ve çıkışlarını bize göstermektedir.
Peki bu finansman faaliyetlerinden nakit akışlarına kimler önem veriyor?
İşletmeye borç vermek isteyen kuruluşlar özellikle finansman faaliyetlerinden nakit akışlarında yer alan ana para ve faiz ödemelerini kontrol etmektedir. Bu sebep dolayısıyla finansman açısından şirketi fonlayacak finansal kuruluşların nakit akış tablosunda en çok önem verdiği başlık burasıdır.
Analistler ise firmaların finansal yapısının sağlamlığını ve istikrarı noktasında değerlendirme yaparken bu kısma ayrı bir önem vermektedir.
Finansman faaliyetlerinden nakit akışlarıyla ilgili BİST’e kote olan bir şirketin finansman faaliyetlerinden nakit akışlarıyla ilgili veri setini görsel olarak buraya aldım. Gördüğünüz üzere, burası işletme faaliyetlerinden nakit akışlarından daha kısa. Yatırım faaliyetlerinden nakit akışlarından daha uzun oluyor bu kısım.

Peki bu finansman faaliyetlerinden nakit akışları –Burada bir şirketin verilerini sunduk. O şirkete ait finansman faaliyetlerinden nakit akışlarıyla ilgili veriler sunuldu- Bu nakit akışları hangi işlemlerden oluşuyor?
Temel olarak burada sadece bir şirketin ki var, iş yapısı, iş modeli gereği tabi ki bu farklılaşabiliyor daha öncede bunu ifade etmiştik diğer nakit akışları başlığında.
Bu başlıkta başlıca işlemler;
-Hisse senedi ihracından sağlanan nakit girişleri
-Finansal kurumlardan alınan kredi borçları ile ilgili nakit giriş ve çıkışları –kredi borcunuzu öderseniz nakit çıkışı yaparsınız, kredi alırsanız nakit girişi yaparsınız-
-Para piyasasından alınan borçlanma araçlarıyla ilgili nakit giriş ve çıkışları-Bazen şirketler finansal olarak kendini fonlarken; bankalardan, finansal kurumlardan, faktoringlerden para almaya alternatif bir yöntem olarak borçlanma araçları kategorisinde nitelendirdiğimiz tahvil, bono, eurobond ihraç ederler. Bu ihraç sonucunda belli bir nakit girişi olur. Bu ihraç sonucunda ödenecek tutarlar; tahvil, bono, eurobondların ana para faiz kupon ödemeleri. İtfa tarihleri geldiğinde yapılacak ödemeler ise çıkış kalemini oluşturur. Zaten en temelde de bu ikisi vardır finansman faaliyetlerinden nakit akışlarında. Bir, finansal kurumlardan temin ettiğiniz nakit giriş ve çıkışları, iki, para piyasasından borçlanma araçlarından ihraç ederek oluşturduğumuz nakit giriş ve çıkışları en önemli iki tanesi bunlar zaten.–
-Finansal kiralama sözleşmelerinden kaynaklanan borç ödemelerine ilişkin nakit giriş ve çıkışları da bu başlıkta yer alır.
-Şirketin kendi hisselerini geri almasıyla ilgili nakit çıkışları da bu başlıkta yer alır.
Aynı zamanda bu konu özellikle geri alınan paylar konusu özkaynak değişim tablosunda da yer almaktadır.
Özkaynak değişim tablosu, tıpkı nakit akış tablosu gibi tali bir tablo.
Eğitim serisi içerisinde özkaynak değişim tablosu da zaten anlatılacağı için burada sadece konuyu nakit akışlarıyla sınırlandırıyorum ve oraya temas etmiyorum.
-Şirketin hissedarlara ödediği temettü ile alakalı nakit çıkışları.
Temettüler finansman faaliyetlerinden nakit akışlarında gözüktükleri gibi aynı zamanda özkaynak değişim tablosunda da gözüken bir olgudur çünkü özkaynaklara da etki ediyor.
Finansman faaliyetlerinden kaynaklanan nakit girişleri çoğu zaman kredi kullanımı ve borçlanma aracı ihracı sonucunda oluşur. Çıkışlar ise çoğunlukla finansal kurumlardan alınan kredi borçlarının ana para ve faiz ödemeleriyle ihraç edilen tahvil, bono, eurobond gibi borçlanma araçlarının ana para ve faizlerinin itfasından oluşur.
Biz şirketlerden finansal borçlarını çok uygun fiyatlarla, çok uygun oranlarla, çok uygun koşullarla alınması ve yapılacak kapasite artışlarını fonlamak için alınması dışında azalmasını isteriz. Mümkünse finansman faaliyetlerinden nakit akışlarının negatif olmasını isteriz.
Sadece iki tane aykırı durum vardır. Birincisi çok uygun koşullardan, oranlardan kredi bulursunuz. İkincisi, çok kaliteli yatırımlarınızı size ilerde çok güzel yatırılan sermaye getirisi sağlayacak yatırımlarınızı fonlamak için alırsınız. Bu iki istisna dışında biz negatif olmasını istiyoruz finansman faaliyetlerinden nakit akışlarının.
Finansman faaliyetlerinden nakit akışlarında iki önemli kalemi saymıştık zaten. Finansal kurumlarla ilgili fonlamadan kaynaklanan nakit giriş ve çıkışları, borçlanma araçlarıyla ilgili fonlamadan kaynaklanan nakit giriş ve çıkışları.
Bunun dışında diğer iki önemli kalem; geri alınan paylar, hisse geri alım programı başlatılması sebebiyle payların geri alınması ikinci olarak ise temettü ödemeleri.
Şimdi iki kısmı birazcık daha detaylandırarak anlatmak gerekiyor. Çünkü şirket üzerinde mekanik ve psikolojik etkileri önemli boyutta ve kavranmasınında yatırımcılar açısından faydalı olduğu kanaatindeyim.
Hisse geri alımı şirketin kendi hisselerini satın alarak piyasadaki hisse senedi sayısını azalttığı bir süreçtir. Hisse alım programı, yani şirketin paylarını geri alması şirket hisseleri ucuz olduğu için bunu yapabileceği gibi hisse fiyatını yukarı çekmek için de bunu gayet yapabilir.

Bir çok duayen yatırımcı şirketlerin hisse geri alım yapmasına büyük sempati duymaktadır. Peter Lynch, Joel Greenblat, William Bernstein gibi duayen yatırımcılar hisse geri alımlarının uzun vadede muhakkak şirket hisse fiyatını yukarı çekmek gibi mucizevi bir etki yapacağını ifade etmektedirler. Yönetim kurulu başkanı da olsa, çünkü bu kısım çok soruluyor. “Yönetim kurulu başkanının hisse alımı bireysel olarak hisse alımı yapılmasını geri alım programı kapsamında mıdır?” diye. O yüzden ifade etmek gereksinimi duyuyorum.
Yönetim Kurulu Başkanı da olsa bir hisse senedini aldığında tedavüldeki hisse senedi sayısı değişmez. Dolaşımdaki hisse sayısından bahsediyoruz burada. Lütfen buraya dikkat edelim. Burayı direkt ödenmiş sermaye kalemi ile özdeşleştirmeyelim. Dolaşımdaki hisse senedi sayısından bahsediyorum. Lakin bir şirket geri alım programıyla kalıcı veya geçici süre hisselerini geri aldığında dolaşımdaki hisse senedi sayısı azalır ve bu da hisse başı kâr üzerinde mucizevi bir etki yapar. Tabi siz bunu matematiksel olarak hesaplarken sağlıklı hesaplamayı yapmak için hisse başı kârı hesaplarken “Net kar/ ödenmiş sermaye” formülünü direkt kullanmamalısınız. “Net kar /(Ödenmiş sermaye-Geri alınan paylar)” hisse başı kârı bu şekilde hesaplamak lazım. Zaten duayen yatırımcılar uluslararası muhasebesel farklılıklarını minimize etmek için hisse başı kârı hesaplarken bu tarzda bir hesaplama metodolojisini tercih ederler.
Buna ek olarak bir şirket hisse geri alımı yapmaya başladığında birden fazla yatırım stratejisini benimseyen topluluğun radarına girer.
İlk olarak hisse başı kâr ile ilgili bahsettiğimiz o mucizevi mekanik etki dolaşımdaki hisse senedi sayısı azalıyor, kârlar aynı kalsa bile hisse başı kârlar artıyor. Burada mekanik etkiyi anlattık. Ama burada birde psikolojik etki diye bir ifade var bu nasıl oluyor?
Anlattığım kısım işte tam olarak bununla ilgili.
Siz, hisse geri alım programı başlattığınızda birden fazla yatırım stratejisini benimseyen kişinin radarına giriyorsunuz.
Nasıl oluyor peki bu? Birazcık açmak lazım.
Öncelikle, siz hisse geri alım programı başlattığınızda değer yatırımı stratejisini benimseyenlerin radarına giriyorsunuz. Çünkü Deadman’ın yaptığı araştırma sonuçlarına göre hisse geri alımlarında değer ile fiyat arasındaki makas yatırımcılar lehine açılır. Bu da değer yatırım stratejisini benimseyenlere aradığı hazineyi verir.
Karşıt yatırım stratejisini benimseyen yatırımcılarında radarına girer. Çünkü karşıtların en büyük gurusu olan David Dreman’ın ifade ettiği gibi karşıtlar hisse geri alım programlarını güçlü bir al sinyali olarak algılarlar.
Kaliteli şirketlere yatırım stratejisini benimseyenlerin de radarına girer. Çünkü Buffett’ in ifade ettiği gibi ancak ve ancak kaliteli şirketler hisselerini geri alırlar.
Buna ek olarak büyüme yatırımı stratejisini benimseyen yatırımcılarında radarına girer. Hisse geri alım programı başlatan, paylarını geri toplayan şirketler Price, Fisher, Lynch gibi bir çok büyüme gurusu hisse geri alımlarının büyüme şirketlerinin önemli özelliklerinden olduğunu söylerler. Haklılar da, madem ki siz muazzam büyüyeceğinizi faaliyet raporlarınızda ifade ediyorsunuz o zaman niye kendi hisselerinizi almıyorsunuz?
Gördüğünüz gibi mekanik etkinin yanı sıra muhteşem bir çekim merkezi olması sebebiyle hisse geri alımları üst düzeyde bir psikolojik etkiye sahiptir.
Atıl nakdin kullanılması için yatırım yapmak, yani kapasite arttırmaktan sonra kullanılacağı en faydalı yerdir.
Bir şirketin hisseleri 10 TL ile fiyatlanıyorsa şirket 20 TL üst limitine kadar geri alım yapacağını açıkladığında piyasada bu 20 TL’lik üst limit psikolojik bir etki oluşturur.
Yatırımcılar şirketin hak ettiği değerin bu üst limit olduğunu düşündüğü için –bu tamamiyle psikolojik bir olgudur- hisse fiyatı yukarı yönlü bir hareket gösterir. Normalde demiştik hisse geri alımı evet nakit akışlarıyla ilgili ama aynı zamanda tıpkı temettü gibi özkaynaklarla da ilgili normalde özkaynakların azalmamasını isteriz. Bunun iki istisnası vardır. Biri hisse geri alımları, diğeri ise temettü ödemeleridir. Hisse geri alımlarıyla ilgili son değinmek istediğim nokta hisse geri alım programları her ülkede o ülkenin kendine has mevzuatsal yapısına uygun bir şekilde gerçekleştirilmektedir.
Bu sebep dolayısıyla yatırımcıların bu hukuki yapıyı bilmesi önemli ve değerlidir. Çünkü ülkeler arasındaki gerek muhasebe, gerek mevzuat farklılıkları sebebiyle hisse geri alım programları ve bunların finansal tablolara yansıması farklılık arz etmektedir. Bu kapsamda 2014 yılında resmi gazetede yayımlanan geri alınan paylar tebliğ Türkiye’de hisse geri alım programlarının hem şirketler bazında hem yatırımcılar bazında hem borsaya kote olan şirketler, hem borsaya kote olmayan şirketler bazında etkilerini uygulanış biçimlerini çok açık ve berrak bir şekilde ifade ediyor bunu okumakta yarar olacağı kanaatindeyim.
Evet, diğer finansman nakit akışlarıyla ilgili önemli başlığımız “temettü.”
Temettü her ne kadar bir çıkış kalemi olsa da esasında hissedarlara menfaat sağlayan bir girdidir. Hissenin potansiyel değerlerinin ve fiyatının baskılanmayacağına dair ciddi bir güvencedir.
Tam olarak psikolojik etkisi burada ortaya çıkıyor. Hissedarlar ve şirket arasında bağları güçlendirir. Oluşturduğu psikolojik etki hisse fiyatı üzerinde olumsuz baskılara karşı direnç oluşturur. Ayrıca şirketin temettü yatırımcılarının radarına girmesini de sağlar.
En önemlisi ise bize kaliteli şirketleri bulmamız noktasında çok önemli ipuçları verir. Burada dikkat edilmesi gerekilen tek nokta şirketin büyümesini durduracak çapta yüksek temettü vermemesidir. Bu konuya dikkat etmek gerektiğini düşünüyorum ben.
Finansman faaliyetlerinden nakit akışları konusundan sonra ki kısmımız nakit akış modelleri

Şu ana kadar nakit akışlarının en temel üç alt başlığı olan,
İşletme faaliyetlerinden nakit akışları
Yatırım faaliyetlerinden nakit akışları
Finansman faaliyetlerinden nakit akışları kısımlarını inceledik .
Bu üç alt başlığı merkeze alarak sekizli bir model ekseninde analiz yapmamızı sağlayan bir model mevcut. Bu modelin adı ben buraya nakit akış modelleri olarak yazdım ama nakit akışlarının sağladığı faaliyetler modelidir.
Öncelikle bu modelle ilgili birkaç açıklama yapmak gerekiyor kanımca.
Analiz, Graham’ın yatırımda efsaneleşmesi “Security Analysis” eserinde beyan ettiği gibi sadece derinliksel ve kapsamlı olduğunda her bir kalemin detayına inildiğinde ve bu detayların nedenleri araştırıldığında gerçek manada analiz olur.
Bu nakit akış modelleri bu kapsamda bir detaya sahip değil. Sadece faaliyet başlıklarında işletme faaliyetlerinden nakit akışları, yatırım faaliyetlerinden nakit akışları, finansman faaliyetlerinden nakit akışlarının pozitif veya negatif olmasına göre şirketleri modelliyor ve bu modeller üzerinden bizim bazı öngörüler yapmamızı sağlıyor.

Bu modelin bize en büyük faydası bir şirketin nakit akış yapısını hızlıca analiz etmemize, bazı durumlar oluyor ki çok kısıtlı zamana sahip oluyoruz. Bu kısıtlı zaman içerisinde bu modelin kullanılması bize elbette ki fayda sağlayacaktır. Buna ek olarak şirketin yaşam eğrisinin hangi evresinde olduğunu bulmamıza fayda sağladığı için eğitim kapsamına alınmıştır. Bu kısmı gerçekten önemli, zaten bu kısımla ilgili veriyi de size aktaracağım şirketlerin yaşam eğrisi.
Nakit akış modelleri bu yaşam eğrisini bulmamızı kolaylaştırıyor buna ek olarak da bazen analizlerimizi çok vakit kısıtlı olduğu zamanda süratli bir biçimde yapmamızı sağlıyor. Bu modeli genel olarak tanıtırsam sekiz tane modelden oluşuyor sekiz farklı model.
Eğer söz gelimi, bir şirket işletme faaliyetlerinden nakit akışları pozitif ise burada + yazıyor. Azalması çıkması bu tür durumlarla hiç ilgilenmiyor dediğim gibi derinliksel bir model değil sadece iki işlev için kullanıyoruz. Eğer ilgili nakit akışlarının kısmında nakit çıkışı olduysa bunu da negatif yazıyor.
Bu sekiz model içerisinde en çok kullanılanlar ikinci model, dördüncü model ve altıncı model.
İkinci modele geldiğimiz zamanda olgun ve başarılı işletmeler de en sık rastlanan model budur. Biz nakit akışlarını teorik olarak anlattığımız zaman da hep şöyle deriz.
İşletme faaliyetlerinden nakit akışları pozitif, mümkünse net kârın üzerinde olsun. Yatırım faaliyetlerinden nakit akışları negatif olsun, finansman faaliyetlerinden nakit akışları negatif olsun.
İşte bu bizim anlattığımız nakit akış şablonu başarılı ve olgun şirketler için tasarlanmış model ikidir.
Dördüncü modele geçtiğimiz zamanda dördüncü model daha çok büyüme şirketlerinin yapısına uygundur burada da yazdığım gibi büyüyen şirketlerin yapısına uygundur. Bu şirketler faaliyetlerinden pozitif nakit akışı üretiyor.
Lakin yoğun yatırım harcamalarına bakın, yatırım faaliyetlerinden nakit akışlarına negatif kanalize etmek için finansal kuruluşlardan borç alırlar ve bu sebeple finansman nakit akışları pozitif olur. Büyüyen şirketlerde çok sık kullanılan bir nakit akış şablonudur.
Dikkat ettiniz mi bakın olgun bir şirketin nakit akış yapısıyla büyüyen bir şirketin dördüncü modelde nakit akış yapısı birbirinden farklı.
Altıncı modele geldiğimiz zamanda altıncı model daha çok büyüme evresinin ilk aşamasında olan genç büyüme şirketlerinde gözükür. İşletme faaliyetlerinden nakit yaratılamaz yapılan yatırımları karşılamak için -bakın işletme faaliyetlerinden nakit akışlarına negatif- yapılan yatırımlar var yatırım faaliyetlerinden nakit akışları da negatif burada.

Bu durumda tek bir alternatif kalıyor. Finansal kurumlardan borç almak. Finansman faaliyetlerinden nakit akışlarına da pozitif burada gördüğünüz şekil üzerine bu durum geçici olması beklenir.
Çünkü bir büyüme şirketinde büyümenin ilk evresi zaten geçici bir süreçtir. Yatırımlar toklaştıktan sonra faaliyetlerden nakit akışı üretmesi beklenir. Yani işletme faaliyetlerinden nakit akışlarının pozitife dönmesi beklenir.
Genç şirket büyümesini devam ettirdiğinde büyüme evresinin ilk aşamasını aştığında büyüyen bir şirket olacak, büyüyen şirket de işletme faaliyetlerinden nakit akışlarına pozitif bir nakit akışı sağlar ve sonrasında da bu yoğun finansal borcun kapatılması arzu edilir. Çünkü sadece fonlama finansal borçlarla yapıldı model altı da. Büyüme evresinin ilk aşamasında olan şirketlerde bununda daha sonrasında finansmandan yoğun bu borcun kapatılması arzulanır. Zaten aksi uzun bir süre devam edemez, mümkünde değildir.
Bu model içerisinde birinci model ve sekizinci model bunlar burada da ifade ettiğim gibi nadirdir çok ama çok az kullanılır karşılıkları da çok ama çok az görülür. O yüzden dolayı birinci model ve sekizinci modeli ifade etmeyeceğim burada .

Üçüncü modele geldiğimiz zamanda model üçe, işletme ve yatırım faaliyetlerinden nakit yaratılarak borç ve temettü gibi finansal kalemlerdeki ödemeler yapılıyor. Daha çok gerileme döneminde veya yeniden yapılanma döneminde olan şirketlerde karşılaşılır model üç ile çünkü şirket yatırımlarını satıp buradan gelir elde etmeye bu gelirle borç kapatmaya çalışıyordur.

Beşinci modele geldiğimiz zamanda tıpkı üçüncü modelde olduğu gibi beşinci model de küçülen ve gerileyen şirketlerde karşımıza çıkıyor .
Baktığımız zaman da model beşe bu şirketler de işletme faaliyetlerinden nakit akışları üretilemiyor var olan yatırım faaliyetlerinden nakit akışı üretiliyor yani şirket yatırımlarını satıyor başka türlü yatırım faaliyetlerinden nakit akışı üretemezsiniz.
Finansman faaliyetlerinden de nakit akışı geliyor şirket finansal kurumlardan borç alıyor bu tarz şirketler yatırımcıların ilgi odağından çıkmaya başlayan şirketlerdir. Zaten bu tarz şirketleri de küçülen şirketler olarak tanımladım çünkü bu tarz bir döngü uzun süre devam edemez ve her an yatırımcılarına zarar veren bir döngüdür. Beşinci model yatırımcıların uzak durması gereken bir nakit akış modeli şablon yapısı, zaten uzun süre sürdürülmesi mümkün değil.

Yedinci modele geldiğimiz zamanda yedinci model tasfiye modeli, daha çok tasfiye aşamasında olan şirketlerde gözüküyor. Bu şirketler faaliyetlerinden nakit akışı üretemiyor. Yatırımlarını var olan maddi ve maddi olmayan duran varlıklarını satıp buradan gelir elde ediyor bunun ile de finansman borçlarını kapatıyor burada bariz bir likiditasyon sorunu mevcuttur. Beşinci modelde olduğu gibi yedinci modelde aynı şekilde yatırımcıların uzak durması gereken şirket modelleridir. Bunlar uzun bir süre zaten sürdürülemez eğer geçici ise yatırımcı nakit akışlarının bu şekilde gelişmesinin gerekçelerini öğrenir. Bu gerekçeler geçici bir durumda ise anlaşılabilir ama bunların değişeceğine dair herhangi bir olumlu bir veri setine sahip değilsek bu şirketlerden uzak durmak yararlı olabilir.

Bu nakit akış modelleri incelenirken ve analizlerimizde kullanılırken muhakkak tercih ettiğimiz yatırım stratejisi ekseninde incelenmelidir. Zira bizim olması gereken nakit akış yapısı diye tanımladığımız işletme faaliyet nakit akışı pozitif ve net kârın üzerinde, yatırım ve finansman nakit akışları negatif olmalı tarzındaki teorik şablonumuz olgun şirketler için geçerlidir. Burada büyüme şirketleri ile ilgili model dört ve model altı da ifade ettiğimiz gibi büyüme şirketlerinin nakit akış yapıları farklıdır. Bu modeli öğrenmenin bize kattığı en önemli bilgilerden de biri de şudur. Büyüme şirketlerinin bilanço ve gelir tabloları gibi nakit akış yapılarının da klasik olgun başarılı şirketlerin nakit akış yapıları gibi incelenmediği gerçeğidir.
Nakit akış modelleri bize özellikle işletmelerin yaşam eğrilerinde bize önemli faydalar sağlamaktadır. İşletmelerin yaşam eğrileri ekseninde nakit akış yapısını inceleyen bu şablona baktığımızda öncelikle şunu görüyoruz. Şirketlerin yaşam eğrisinde başlama, büyüme, olgunluk, gerileme var insan yaşam eğrisi ve şirketlerin yaşam eğrisi de bu şekilde oluşuyor.

Şirketlerin başlama ve büyüme, büyüme şirketleri zaten bu iki kısım içerisinde gelişimini sürdürür.
Bu başlama büyüme evresinin ilk aşamasıdır. Büyüme kısmı ise büyüme evresinin artık hızlandığı dönemdir. Olgunluk kısmında artık büyüme stabile edilmiştir. Gerilemede de artık büyüme değil küçülme başlamıştır. Şirketlerin büyüme evresinin Başlama ve hızlanma aşamasında daha çok kullanılan, ben buraya yapı yazdım ama bu demin nakit akış modellerinde anlattığımız modeller daha çok altıncı ve dördüncü modelin etkin olduğunu görüyoruz. Zaten biz de ne demiştik bir önceki kısımda, bunu ifade etmiştik. Büyüme şirketleri genellikle altıncı ve dördüncü modele uygun bir nakit akış yapısı sergilerler diye.
Şirketler olgunluk dönemine geldikçe de olgun ve başarılı şirketlerde de ikinci modele uygun bir yapı olur. Yani işletme faaliyetlerinden nakit akışları pozitif, yatırım faaliyetlerinden nakit akışları negatif, finansman faaliyetlerinden nakit akışları negatif olur.
Ama büyüme evresinde olgunluğa gelmeden önceki büyüme evresinde de altıncı model ve dördüncü model de ki gibi oluyor.
Faaliyet nakit akışları pozitif, yatırım nakit akışları negatif, finansman nakit akışları pozitif olabilir. Özellikle büyüme hızlanma döneminde büyümenin ilk başlangıç döneminde ise yoğun olarak işletme faaliyetlerinden nakit akışları negatif, yatırım faaliyetlerinden nakit akışları negatif, finansman faaliyetlerinden nakit akışları pozitif olur. Altıncı modelde ifade ettiğimiz gibi.

Evet, şirket başladı büyüdü olgunluğa erişti kaçınılmaz bir son gerileme dönemleri olacaktır şirketlerin. Şirketler gerileme dönemine girdiğinde daha çok üçüncü model yedinci model ve beşinci modele uygun bir nakit akış yapısı oluşturuyor.
Üçüncü modelde faaliyet nakit akışı pozitif, yatırım nakit akışı pozitif, finansman nakit akışı negatif.
Yedinci modelde işletme faaliyet nakit akışı negatif, yatırım faaliyet nakit akışı pozitif, finansman faaliyet nakit akışı negatif.
Beşinci model de işletme faaliyet nakit akışı negatif, yatırım faaliyet nakit akışı pozitif, finansman faaliyet nakit akışı pozitif oluyor.

Dikkat ederseniz burada birinci model ve sekizinci model yok, zaten nakit akışlarıyla ilgili modelleri anlattığımız kısımda birinci ve sekizinci modellerin işletmelerde çok nadir karşılaşılan modeller olduğunu ifade etmiştik, şirket yaşam eğrisinde de mevcut değiller zaten.
Büyüme şirketlerini incelerken bu şirketlerin nakit akış yapısını, nakit sağlama ve değerlendirme yollarını olgun şirketlerin nakit akış yapısını referans alarak incelemek bizim büyüme şirketlerini yakalamamızın önünde büyük bir engel. Halbuki büyüme şirketleri çoğu zaman bize korkunç kârlar getirecek şirketler hocalarım.
Hocalarım eğitimin ilgili pasajının sonuna geldik diğer eğitimde nakit akış rasyolarını anlatacağız diğer eğitimde görüşmek temennisiyle hoşça kalın kendinize iyi bakın.
Kaleme Alan: İbrahim Gör
Kaynak: Orta Vadeli İnciler
İlk yorum yapan siz olun