İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Öz Kaynaklar Nedir? Öz Kaynak Değişim Tablosu

Merhaba dostlar.

Bu yazımızda da Öz Kaynaklar ve Öz Kaynak Değişim Tablosunu en basit şekilde anlamaya ve yorumlamaya çalışacağız. Yeni başlattığım “Bilanço Analizi” başlığı kapsamında finans, yatırım, borsa, şirket değerleme, bilanço ve finansal tabloları okumak üzerine öğrendiğim her bilgiyi burada toparlamaya karar vermiştim ve devam ediyoruz.

Finansal tabloları okumak üzerine yazmış olduğum ilk beş yazımı sırasıyla okumanızı öneririm. Amacım bu yazıları okuyan her borsa yatırımcısının bilinçli bir şekilde kendi analizlerini yapabilmesine katkıda bulunmak ve kendimi de bu şekilde geliştirmek. Uzman veya hoca değilim amatör olarak ilgileniyorum.

1)Bilanço Nedir? Bilançonun Yapısı

2)Dönen Varlıklar Nedir? Dönen Varlıkların Alt Kalemleri Nasıl İncelenmeli?

3)Duran Varlıklar Nedir? Duran Varlıkların Alt Kalemleri Nasıl İncelenmeli?

4)Kısa Vadeli Yükümlülükler Nedir? Kısa Vadeli Yükümlülüklerin Alt Kalemleri Nasıl İncelenmeli?

5)Uzun Vadeli Yükümlülükler Nedir? Uzun Vadeli Yükümlülüklerin Alt Kalemleri Nasıl İncelenmeli?

6)Numara olarak ise, Öz Kaynaklar Nedir? Öz Kaynak Değişim Tablosu Nasıl İncelenmeli?

Hadi başlayalım;

Öz Kaynaklar Nedir?

Evet, Bilanço Analizi eğitim kapsamındaki yazılarımızın sonuncusu, en son ve en önemli konusu olan “öz kaynaklara geldik. Öz kaynakları ilk birinci yazımız olanBilanço Nedir? Bilançonun Yapısı başlığından buraya kadar önemini az çok anlatmaya çalıştık. Öz kaynaklar, varlıklarımızın ne kadarını kendi öz varlığımız, öz sermayemiz, öz kaynağımız ile borçsuz şekilde finansmanını sağladığımızı, yani bize ait olan, üzerinde hiçbir yabancı kişi veya kurumların hakkı bulunmayan, bize ait varlık, kaynak, yani sermaye demekti. Yine bu üç finansal terimi aynı anda kullanıyorum ki, bu üç terim de esasında aynı anlama gelmekte. “öz kaynaklar/öz varlıklar/öz sermaye” bu üç terim de aynı anlamı taşır. Biz dilerseniz yazımızın sonuna kadar “öz kaynaklar” terimini kullanalım, ama bu üç terimin de aynı anlama geldiğini aklımızda tutalım başka yerlerde duyduğunuzda aklınız karışmasın.

Şimdi ne dedik; “Öz kaynaklar varlıklarımızın ne kadarını kendi öz varlığımız, öz sermayemiz, öz kaynağımız ile borçsuz şekilde finansmanını sağladığımızı ,bize ait olan, üzerinde hiç bir yabancı kişi veya kurumların hakkı bulunmayan, bize ait varlık, kaynak, yani sermaye demekti,” dedik. Peki biz, bu bize ait öz kaynakları nasıl buluyorduk? Hatırlarsanız bilançonun kaynak tarafında üç tane önemli kalem var demiştik. Bunlar; kısa vadeli yükümlülükler, uzun vadeli yükümlülükler ve öz kaynaklar demiştik.

Biz, bize ait olan borçsuz öz kaynakları bulmak için, kısa vadeli yükümlülükler ile uzun vadeli yükümlülükleri topluyoruz ve sonra bilançonun aktif tarafı olan sol taraftan toplam varlıklar kaleminden, toplam yükümlülükleri çıkarıyoruz işte o zaman öz kaynakları buluyoruz.
Formül: Toplam Varlıklar – Toplam Yükümlülükler= Öz kaynaklar

Buraya kadar öz kaynakların basit ifade ile genel tanımını yapmaya çalıştık. Tabii şu da var ki öz kaynaklar dediğimiz kalem sadece öz kaynaklar toplamını bulmak ile bitmiyor. Öz kaynak değişim tablosu ve alt kalemlerini de tek tek inceleyip anlamaya çalışacağız. Şunu da samimiyet ile ifade etmek isterim ki; ben bu çalışmaları yaparken bildiğimden değil, öğrenmek için araştırıyorum ve araştırırken de öğrendiklerimi buraya aktarıyorum, bu sayede öğrenmiş oluyorum. Dolayısıyla hatalarım olursa, sürçülisan eder isem, yanlış bilgiler aktarmış olur isem şimdiden özür diliyorum.

Bu kısımdan sonra Prof. Dr. Nalan Akdoğan – Prof. Dr. Nejat Tenker Hocalarımın 1997 yılındaki yazmış oldukları değerli eserlerinden ve daha sonra Ulusal Tez Merkezi‘nden ulaştığım “ÖZ KAYNAK DEĞİŞİM TABLOSUNUN İÇERİK ANALİZİ VE BIST-100 ŞİRKETLERİNDE BİR ARAŞTIRMA “ başlıklı Funda Özbek Hanım tarafından yazılmış bir Yüksek Lisans Tezinden alıntılar yaparak yararlanmak istiyorum. Bilgilerinden ve çalışmalarından yararlandığım değerli hocalarıma ayrıca şükranlarımı sunuyorum.



Hadi başlayalım;

Pasif- Öz Kaynakların İncelenmesi

“Öz kaynaklar, işletmeyle ilgili 2. kişilerin işletme üzerindeki haklarını gösterir. Genel kabul görmüş muhasebe ilkelerinden kişilik ilkesini hatırlarsak birinci kişinin işletme, ikinci kişi ve kişilerin işletme sahip veya sahipleri, üçüncü kişilerin de bunların dışındakiler olduğunu görürüz.

O halde 2. kişiler işletme sahipleri, yani işletmeye sermaye koyanlardır.

Öz kaynaklar bölümü bu nedenle, işletme sahiplerinin işletme üzerindeki haklarını gösteren bir bölüm olmaktadır.

Öz kaynak kalemlerinin başlıcaları işletme sahip veya ortaklarının bilanço tarihinde işletmeye yapmış oldukları sermaye yatırımlarının tutarını gösteren ödenmiş sermaye ile sermaye yedekleri, kâr yedekleri, geçmiş yıllar kârları ve geçmiş yıl zararları ve dönemin net kârı veya zararıdır. Öz kaynak bölümünde yer alan alt gruplar aşağıdaki gibidir:

IV- Öz Kaynaklar
A. Ödenmiş Sermaye
B. Sermaye Yedekleri
C. Kâr Yedekleri
D. Geçmiş Yıllar Kârları
E. Geçmiş Yıllar Zararları
F. Net Dönem Kârı (Zararı)

A. Ödenmiş Sermaye
İşletme sahibi veya sahiplerinin işletmeye yapmış oldukları sermaye yatırımları taahhütlerinin ödenmiş tutarlarını gösterir. Bu gruptaki hesaplar aşağıdaki gibi raporlanır:


A.Ödenmiş Sermaye
1-Sermaye
2-Ödenmemiş Sermaye(-)

i.Sermaye:İşletmeye tahsis edilen veya işletmenin ana sözleşmelerinde yer alan ve ticaret siciline tescil edilmiş bulunan nominal sermaye tutarıdır.Kayıtlı sermaye sistemini seçen ortaklıklarda çıkarılmış sermaye bilançoda gösterilir. Kayıtlı sermaye tavanı ayrıca dipnotlarda belirtilir.

i.Ödenmemiş Sermaye: İşletmeye tahsis edilen veya ortaklarca yüklenilen sermayenin henüz ödenmemiş kısmıdır. Nominal sermaye bilançoda gösterilirken, varsa, ödenmemiş sermayenin nominal sermayeden indirilerek ödenmiş net sermayenin açıkça belirtilmesine özen göstermek gerekir.

Ödenmemiş sermayenin, henüz apel çağrısında bulunulmamış kısmının nominal sermayeden düşülmesi gerektiğini burada bir kez daha vurgulayalım. Apel çağrısı yapılan kısmı aktifte ortaklardan alacaklar hesabına devredilir ve bu hesapta raporlanır.

B. Sermaye Yedekleri

Sermaye hareketleri dolayısıyla ortaya çıkan ve işletmede bırakılan tutarları kapsar. Bu grupta yer alan hesaplar aşağıdaki gibi raporlanır:

B. Sermaye Yedekleri
1- Hisse Senedi İhraç Primleri
2- Hisse Senedi İptal Kararları
3-MDV Yeniden Değerleme Artışları
4-İştirakler Yeniden Değerleme Artışları
5-Borsada Oluşan Değer Artışları
6-Diğer Sermaye Yedekleri

i.Hisse Senedi İhraç Primleri(Emisyon Primleri): Yeni çıkarılan hisse senetlerinin primli satışından kaynaklanan tutarları kapsar.
Örneğin, nominal değeri 10.000 TL olan bir hisse senedinin 14.000 TL’den ihraç edilerek satılması durumunda; nominal sermaye hesabına her hisse senedi için 10.000 TL üzerinden kayıt yapılırken aradaki 4.000 TL’lik farklar hisse senedi ihraç primleri hesabında gösterilecektir.

Hisse senedi ihraç primlerini, Türk Ticaret Kanunu kanuni yedek akçeler içinde sıralamıştır. Buna rağmen bilanço çıkarılırken bu kalemin, sermaye hareketi olduğu için yedek akçeler dışında ayrı bir başlık olarak sunulmasının Türkiye raporlama standartlarında benimsendiği gözlenmektedir.

ii. Hisse Senedi İptal Kârları: İptal edilen hisse senetlerinin bedellerine mahsuben yapılan ödemelerin, bunların yerine çıkarılan hisse senetlerinden elde edilen hasılat noksanı kapatıldıktan sonra artan kısımları kapsar.
Bu hesapta T.T.K. göre kanuni yedek akçe olarak kabul ediliyorsa da, bilançoda kanuni yedekler dışında ayrı bir başlık olarak gösterilmesi tercih edilmektedir.

iii.Maddi Duran Varlık Yeniden Değerleme Artışları: İşletmenin aktifine kayıtlı maddi duran varlık kalemlerinin yeniden değerlemesinden oluşan değer artışlarını kapsar.

iv. İştirakler Yeniden Değerleme Artışları: İşletmenin iştirakleri ile bağlantılı ortaklıkları bünyesinde yapılan yeniden değerleme dolayısıyla oluşan değer artışının sermayeye eklenmesi sonucunda, bu sermayeden işletmeye isabet eden kısmı bu hesapta gösterilir.

Bağlı ortaklığın veya iştirakin kendi bünyesinde yapmış olduğu yeniden değerleme dolayısıyla oluşan değer artışlarını sermayeye ilave etmesi sonucunda, işletmeye bedelsiz olarak verilen hisse senedi veya pay tutarları kadar işletmenin bağlı ortaklıklardaki veya iştiraklerdeki sermaye payları artarken, karşılığında öz kaynakları da artmaktadır. Öz kaynaklardaki bu artış iştirakler yeniden değerleme artışlarında gösterilmektedir.

İştiraklerin değerlemesinde öz kaynak yönteminin kullanılması durumunda ortaya çıkan ve öz kaynaklar grubunda gösterilmesi gereken değer artış fonlarının da bu başlık altında, açıkça görülecek şekilde raporlanması uygun olur. Öz kaynak yöntemi uygulaması sonucu olarak ortaya çıkan değer artış farkları, istenmesi durumunda bilançoda ayrı kalem olarak da raporlanabilir.

v. Borsada Oluşan Değer Artışları: Borsada işlem gören mali duran varlıkların elde etme maliyetini aşan borsa değerini kapsar. Mali duran varlıkların borsa fiyatına göre değerlenmesi durumunda ortaya çıkan borsa değer artışları bu hesapta izlenir.

vi.Diğer Sermaye Yedekleri: Diğer sermaye hareketlerinden oluşan sermaye yedeklerini kapsar.

C. Kâr Yedekleri

Yasa, ana sözleşme hükümleri ya da ortaklıkların yetkili organları tarafından alınan karar uyarınca dağıtılmamış ya da işletmede alıkonulmuş kârlar bu hesap grubunda gösterilir.

Yedekler kasıtlı olarak dağıtılmayarak işletmeden bırakılmış kârlardır.

Dönem kârının yedeklere ayrılmasında çeşitli amaçlar vardır. Bu amaçlar;

-Zararların karşılanması,
-İşsizliğin önüne geçmek için gerekli önlemlerin sağlanması,
-Kârın olmadığı dönemlerde kâr dağıtımına olanak sağlanması,
-Otofinansman olanağının elde edilmesi,
-Düzenli bir kâr dağıtımı politikası izlenebilmesi,
-Enflasyonun dönem kârını şişirerek sermayenin azalmasına yol açmasının önüne geçilmesi,
-Sorumluluğun konulan sermaye ile sınırlandırıldığı işletmelerde, üçüncü kişilerle küçük
sermaye sahibi ortaklarının haklarının korunması,
biçiminde özetlenebilir. Bu amaçların gerçekleşebilmesi için yedek ayırarak kâr dağıtımının önüne geçilmesi nedeniyle aktif arasında kalan fonların iyi değerlendirilmesi zorunludur. Aksi halde yedek hesapları, zararların mahsup işleminin yapıldığı birer muhasebe kaydından öteye gidemez.

Yedeklerle vergi yasalarımızın arasında sıkı bir ilişki vardır. Nitekim K.V. Kanunumuz 15. maddesinde her ne isim ve adla olursa olsun tüm yedeklerin vergiye tabi olduğunu belirtmiştir. Vergi yasaları ise çeşitli tarihlerde değişikliğe uğramıştır ve bundan böyle de uğrayabilecektir. Yedeklerin kullanılması gerektiğinde tabi olduğu vergi statüsünün bilinmesine kesinlikle ihtiyaç vardır. Ayrıca ticaret yasasının ve şirket esas sözleşmesi ile genel kurul kararlarının uygulama sonuçlarının açıkça görünmesini sağlamak bakımından yedekleri bilançolarda ayrıntılı olarak göstermek gerekir. Bilançoda kâr yedekleri, aşağıdaki gibi bölümlenir:

C. Kâr Yedekleri
1-Yasal Yedekler
2-Statü Yedekleri
3-Olağanüstü Yedekler
4-Diğer Kâr Yedekleri,
5-Özel fonlar

i. Yasal Yedekler: Yasa hükümleri uyarınca bulunan yedekleri kapsar. Birinci tertip yasal yedekler ile ikinci tertip yasal yedekler bu grupta gösterilir. Hisse senedi ihraç primleri ile hisse senetleri iptal kârları yasal yedek niteliğinde olmakla birlikte sermaye hareketinden doğduklarından ayrı başlıkta sermaye yedeklerinde gösterildikleri için burada yer almayacaktır.

ii. Statü Yedekleri: Ana sözleşme hükümleri çerçevesinde ayrılan yedekleri kapsar.

iii. Olağanüstü Yedekler: Türk Ticaret Kanunu, ilgili özel kanunlar ve ana sözleşme hükümlerine göre genel kurul kararına göre ayrılan yedekleri kapsar.

iv. Özel Fonlar: Yedek akçelerden farklı olarak işletmeler, dönem kârlarından belirli amaçların gerçekleştirilmesi için fon ayırabilirler.

Fonlar da yedekler gibi dönem kârından ayrılabilirler. Ancak, yedek akçelerden farklı olarak spesifik bir amaca tahsis edilmişlerdir. Sabit değer yenileme fonu, dahili sigorta fonu, tahvil amortisman fonu, yatırım indirim fonu gibi.

Tüm bu fonlar dönem kârından ayrıldıklarından birer öz kaynak kalemi olmakta ve kâr yedekleri bölümünde gösterilmektedir.

D. Geçmiş Yıllar Kârları

Dönem kârından yedek akçe, fonlar, kanuni yükümlülükler ve temettüler ayrıldıktan sonra dağıtılmayan bir kâr varsa bu adla öz kaynak hesapları arasında gösterilmesi uygundur.

Muhasebe standartları gelişmiş ülkelerde bilançonun öz kaynak bölümünde gösterilen kâr verisi, daha çok dönem kârından, kanuni yükümlülükler ve ödenecek temettüler, yedekler çıkarıldıktan sonra geriye kalan dağıtılmayan kâr tutarını kapsar.

Ülkemizde önceleri bazı uygulamalarda bilançoda vergiden önceki dönem kârı gösterilirken, son uygulamalarda vergiden sonraki dönem net kârı (zararı) öz kaynak bölümünde gösterilmektedir.

Aslında, işletmenin gerçek likiditesinin ölçümünde ve öz kaynak, yabancı kaynak dengesinin analizinde, dağıtılmayan kârların öz kaynaklarda, vergi ve diğer yasal yükümlülüklerin ise vergi ve diğer yasal yükümlülük karşılıkları arasında, dağıtılması öngörülen temettülerin de temettü karşılıkları hesabında kısa vadeli yabancı kaynaklar arasında gösterilmesi daha uygun olur.

E. Geçmiş Yıllar Zararları (-)

Tüm düzenleyici hesaplarda olduğu gibi, geçmiş faaliyet dönemlerinde ortaya çıkan zararlar, aktifte değil, pasifte ve öz kaynak toplamının içinde bir indirim unsuru olarak gösterilmelidir.

F. Dönem Net Kârı (Zararı)
İşletmenin faaliyet dönemine ilişkin vergi sonrası net kârı öz kaynak grubunda gösterilir. Faaliyet dönemine ilişkin dönem net zararı ise öz kaynak grubunda indirim unsuru olarak gösterilir.

Ülkemiz uygulamalarında daha önce belirtildiği üzere; bilançoda öz kaynak grubunda kâr dağıtımı yapılmadan önceki dönem net kârı gösterilmektedir. Bu uygulama her ne kadar Avrupa Topluluğunun Dördüncü Yönergesinde öngörüldüğü muhasebe standartlarına uygun ise de likidite analizlerinde, dağıtılacak temettülerin kısa vadeli yabancı kaynaklar içinde düşünülmesi daha uygun olur.

Buraya kadar yapılan açıklamalarla bilanço içeriğini meydana getiren bölümler incelenmiş bulunmaktadır. Açıklamalarda Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğinde öngörülen tekdüzen bilanço tipi esas alınmıştır.”

Kaynak: Finansal Tablolar ve Mali Analiz Teknikleri(MART-1997)- Prof. Dr. Nalan Akdoğan – Prof. Dr. Nejat Tenker

Buraya kadar değerli hocalarımın değerli eserlerinden faydalanarak “Öz Kaynaklar” üzerinde genel olarak bir fikir sahibi olmuş olduk. Buradan sonra Funda Özbek Hanım‘ın Yüksek Lisans Tez çalışmasından yararlanmaya çalışalım;

ÖZKAYNAK DEĞİŞİM TABLOSUNUN İÇERİK ANALİZİ VE BIST-100 ŞİRKETLERİNDE BİR ARAŞTIRMA “

(Yüksek Lisans Tezi)

Funda ÖZBEK

GİRİŞ
“İşletmelerin varlıklarını devam ettirebilmeleri için kar elde etmeleri gerekmektedir. Elde etmiş oldukları kar tutar olarak gelir tablosunda ve özkaynak değişim tablosunda eşit gözükmesine rağmen gelir tablosunda gösterilen kar rakamı işletmenin varlıklarında meydana gelen net artışı doğru olarak yansıtmamaktadır. Bu durumda karın oluşumunu sağlıklı bir şekilde analiz etmek ve bilgi kullanıcılarına daha tutarlı bilgiler sunmak amacıyla özkaynak değişim tablosundan yararlanılmaktadır. İşletmenin varlıklarında meydana gelen net artışın nedenlerine özkaynak değişim tablosundan faydalanılarak ulaşılmaktadır.

İşletmelerin özkaynakları ile bunlarda meydana gelen değişmeler ortaklar, yatırımcılar, kredi verenler, yatırımcılar gibi bilgi kullanıcıları için önemlidir. Sahip olunan özkaynaklar işletme faaliyetinin yürütülmesi için gerekli olan mali imkanları sağlamaktadır. Özkaynakların yeterli olması, yatırımcılara ve alacaklılara karşı güvence oluşturacaktır. Bu nedenlerle özkaynaklarda meydana gelen değişimlerin izlenmesi bilgi kullanıcılarına işletmeyle ilgili alacakları kararlarda faydalı bilgiler sunarak doğru karar vermelerini sağlamaktadır.

İşletmenin özkaynaklarını oluşturan hesap kalemlerindeki değişmeleri topluca görülmesini sağlayan özkaynak değişim tablosu, bilanço ve gelir tablolarındaki bilgilerden faydalanılarak hazırlanmaktadır. Ancak söz konusu tablolar işletmenin varlıklarında meydana gelen artışın nedenlerini göstermemesinden dolayı özkaynak değişim tablosuna ihtiyaç duyulmaktadır. İşletmenin elde ettiği karın nedenlerinin varlıklardaki yansımasının nasıl olduğunu ise özkaynak değişim tablosu bilgi kullanıcılarına sunmaktadır. Bilgi kullanıcılarının varlıklardaki net artışı görebilmeleri için özkaynak değişim tablosunu incelemeleri gerekmektedir. Bu nedenlerden dolayı
belli bir dönemde veya dönemler itibariyle işletmelerin özkaynak değişim tablosunda meydana gelen değişimler ve bunların izlenmesi, analiz edilmesi büyük önem taşımaktadır.

Özkaynak Değişim Tablosunun Tanımı ve Önemi

Günümüzde ticari hayatta ve sermaye piyasalarında meydana gelen gelişmeler sebebiyle işletmeler daha çok sermaye şirketleri özellikle anonim şirket olarak kurulmaktadır. Sermaye şirketleri, güç ve itibarını sermayesinden almaktadır. Sermaye şirketlerinde ortakların sadece şirket borçlarına karşı sorumlulukları vardır. Sorumlulukları ise şirketteki sermayeleri ile sınırlıdır (Cemalcılar ve Önce, 1999: 562).

Şahıs şirketlerinde özkaynak ile sermaye eş anlamlı olarak kabul edilmektedir. Bu şirketlerde sermaye ortakların işletmeye koydukları değerlerin toplamından oluşmaktadır.

Sermaye şirketleri diğer şirketlere göre daha avantajlı durumdadır. Sermaye şirketlerinin bir türü olan anonim şirketlerinde ise sermaye, hisse senetleri ile ifade edilmektedir. İşletme sermayeyi temsilen hisse senedi ihraç etmektedir. Bu hisse senetlerini ihraç edenler işletmenin ortağı durumundadır. Anonim şirketlerin ortakları şirket borçlarına karşı kendi servetleri ile sorumlu bulunmamaktadır. Bu nedenle ortakların sorumluluğu sermaye payları ile sınırlı tutulmuştur. Özellikle anonim şirketlerde, sermaye hisse senedi ile temsil edildiği için hisselerin el değiştirmesi daha kolaydır. Sahipliğin el değiştirmesi şirket varlıklarında tehlikeye yol açmaz ancak şahıs işletmelerinde durum farklıdır. Şahıs işletmelerinde sahipliğin el değiştirmesi durumunda şirketin itibari ve gücü ortağa büyük ölçüde bağlıdır. Bu durumda ortağın ortaklıktan ayrılması halinde şirketin yaşamı da tehlikeye girebilmektedir (A.g.e.: 562).

Şahıs şirketlerinde kar, sermayenin bir unsuru olarak kabul edilmektedir. Dolayısıyla karın işletmede bırakılan kısmı sermayeyi arttırır ve sermaye hesabında yer alır. Sermaye şirketlerinde özellikle anonim şirketlerde ise durum farklıdır. Ortaklara dağıtılacak kar paylarında oluşabilecek dalgalanmaları önlemek, işletmenin sermaye büyüklüğünü korumak, işletmenin gelişmesini ve sürekliliğini sağlayacak yeni varlıklar edinmek vb. nedenlerle karların tamamı ortaklara dağıtılmayıp işletmeye bırakılabilir. İşletmeye bırakılan karlar, varlıklarda dönem başına göre oluşan artışın karşılığı olarak görülür. Bu fark işletme sahiplerinin hakkıdır ve özkaynakların bir bileşenidir. Farklı nedenlere bağlı olarak varlıklarda meydana gelen değer artışları da ortakların varlıklar üzerindeki haklarını ve özkaynakların bir bileşeni olarak kazanılmamış sermaye şeklinde adlandırılabilir (Schroeder ve Clark,1995: 595).

Gelişen ekonomik sistemde işletmeler daha uzun ömürlü olabilmek amacıyla rekabet güçlerini artırmak istemektedirler. İşletmelerin içinde bulundukları sektörde faaliyetlerini yıllar itibariyle sürdürebilmeleri birçok etkene bağımlıdır. Bahsi geçen etkenler içinde en önemlisi yeterli bir sermayenin olmasıdır. Burada ise önemli ve göz önünde bulundurulması gereken unsur sermaye kavramıdır. Sermaye genel anlamda işletmenin karını ve zararını ifade etmektedir. Ancak, işletmelerin rekabet güçlerinin devam edebilmesi için ihtiyaçları olan sermayenin yeterli olması değil özkaynakların fazlalığıdır. Sermaye ve özkaynak terimleri birbirinden farklı anlamları ifade
etmektedir. Ortaklar tarafından işletmeye konulan varlıklar, sermaye olarak tanımlanmaktadır. Özkaynak ise bu varlıklardan toplam borçların düşülmesi sonucunda kalan kısmı ifade etmektedir (Atabey, 2016: 90).

O halde özkaynakları, varlıklar – borçlar şeklinde ifade edebiliriz. O halde varlıklardan borçların çıkarılması sonucu kalan kısım işletmenin özkaynaklarını ifade etmektedir. İşletmenin varlıklarında dönem başı ve dönem sonu itibariyle meydana gelen değişmeler ise nedenleriyle birlikte özkaynak değişim tablosunda gösterilmektedir. Özkaynak değişim tablosu, işletmelerin bilanço tarihleri arasında özkaynaklarında ve varlıklarda ortaya çıkan artışları ve azalışları göstermektedir. (Akdoğan, 2007: 19).

Özkaynak değişim tablosu, faaliyet döneminde özkaynak bileşenlerindeki artış veya azalışları gösteren tablo olup, söz konusu bileşenlerdeki değişikliğin toplu halde gösterilmesini sağlamaktadır (Akıncı ve Erdoğan,1995:135).

Özkaynak değişim tablosu, belli bir dönemin özkaynak hesap kalemlerindeki ortaya çıkan değişmeleri toplu olarak yansıtmaktadır. İşletmelerin elde etmiş oldukları karın hesaplanması bakımından, işletme varlıklarında dönem başı ve dönem sonunda, kardan ötürü oluşan net artış ya da azalışları nedenleri ile birlikte bilgi kullanıcılarına sunan tablo, özkaynaklar değişim tablosu olarak ifade edilmektedir (Sevim, 2009: 58).

Özkaynak değişim tablosu 1 sıra No.lu MSUGT’ de yer almaktadır. Ancak söz konusu tablo SPK mevzuatında öngörülmemiştir. Özkaynaklar, işletme sahipleri ve ortaklarınca işletmeye yapılan sermaye yatırımlarını parasal olarak ifade eden ödenmiş sermaye ve sermaye yedekleri, kar yedekleri geçmiş yıl karları, geçmiş yıl zararı ile dönem net karı ve zararından oluşmaktadır. Bu varlıklar TTK’ da ‘’ana sermaye’’ THP ve Teşvik Mevzuatında ‘’Özkaynak’’ VUK’ nda ‘’Özsermaye’’ olarak ifade edilmektedir (Akyol ve Küçük, 2001: 2333).

Özkaynak değişim tablosu, özellikle sermaye şirketlerinin özkaynaklarını oluşturan bileşenlerde ortaya çıkan değişmeleri toplu bir şekilde göstermeyi amaçlamaktadır. Özkaynaklar değişim tablosundaki bilgiler, cari dönemi ve önceki dönemi kapsayacak şekilde sunulmaktadır. Ödenmiş sermaye, sermaye yedekleri, kar yedekleri ve geçmiş yıllar karı ve zararı, dönem net karı veya zararı bileşenlerinin dönem başındaki tutarları dönem içindeki değişmeler ve dönem sonunu kalanlar ayrı ayrı gösterilmelidir (Sevim, 2008: 38).

İşletmenin sahip veya sahipleri tarafından yapılan ilave yatırımlara özkaynak değişim tablosunda yer verilmektedir. Başka bir ifadeyle, yedek fon ve sermaye artırımı ile kar hesaplarındaki değişiklikler, özkaynaklarda dönem içinde meydana gelen artış ve azalışlar bu tablo sayesinde işletmeyle ilgili taraflara sunulmaktadır (Akdoğan ve Tenker, 2001: 385).

Bu tablo bir şirketin varlıkları üzerindeki ortakların ne kadar pay sahibi olduğunu bunlardaki değişikliklerin ve nedenlerinin belirlemesinde kullanılır. Buradaki değişmelerin sebebi, geri alınan hisse senedi ve hisse senedi ihraçlarıdır. Bunların dışında, gelir tabloları ardışık bilançoları bağlar. Temettü karlarından dağılımları temsil ettiğinden, dağıtılmamış karlar bakiyesi genelde potansiyel kar dağıtım tutarının üst sınırını temsil etmektedir (Yağız, 2012: 60).

Özkaynaklar, işletmeye işletmenin sahip ve ortakları tarafından ya da hissedarları tarafından konulan varlıklar ve kurumun zaman içinde yarattığı değerlerdir. Bir işletmenin özkaynakları ne kadar güçlü olursa işletmeye yatırım yapılma olasılığı artacaktır. Özkaynaklar değişim tablosu bilgi kullanıcılarını kriz gibi durumlarda ciddi sorunları önlemede yardımcı olacak bilgiler sunmaktadır (Yılmaz, 2017: 17).

Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere özkaynaklar, işletme sahip ve sahiplerinin işletme varlıkları üzerindeki haklarını ifade etmektedir. Bu haklar, bilançoda özkaynaklar grubunda, bilançonun düzenleme tarihi itibariyle statik bir değer olarak görülür. Fakat işletmenin belirli bir faaliyet dönemi içinde özkaynaklarında değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu değişikliklerin nedenlerini ise özkaynak değişim tablosu gösterir. Değişmeler artış ve azalış şeklinde olabilir. Özkaynaktaki artışın sebepleri olarak; dönem karı, özsermayeye eklenen fonlar, iptal edilen hisse senetlerinden oluşan olumlu farklar vb. şeklinde sıralamak mümkündür. Özkaynak azalışlarının nedenleri ise; dönem zararı, kar dağıtımı ve sermaye azalışı olabilir. Açıklamalarımızdan anlaşılacağı üzere, özkaynak değişim tablosu, özkaynaklarda meydana gelen artış ve azalışların nedenlerini ve kullanım yerleri hakkında bilgiler sunması açısından önemlidir. Bu tablonun yatırımcılar ve kredi verenler tarafından dikkatle incelenmesi gerekmektedir
(Akıncı ve Erdoğan, 1995: 135).

İşletmeler özkaynak kalemlerini ve bunlardaki değişimleri tablo üzerinde tek tek açıklamak zorunda değildir. İsteğe bağlı olarak bu kalemler dipnotlarda açıklanabilir. Burada önemli olan ve dikkat edilmesi gereken husus tabloda yer alan kalemlerin dönem başı ve dönem sonu mutabakatları gösterilmelidir. İşletmeler, kar payı tutarını da isteğe bağlı olarak tablo üzerinde ya da dipnotlarda gösterilebilmektedir (Örten, 2016: 34).

İşletmelerin özkaynakların da meydana gelen değişmeler bilanço, gelir tablosu gibi finansal tablolarda da izlenebilmektedir. Ancak değişimlerin nedenlerini sadece özkaynak değişim tablosu bilgi kullanıcılarına sunmaktadır. O halde, bir işletmenin öz kaynak kalemlerinde meydana gelen tüm değişiklikleri nedenleri ile birlikte göstermesi açısından özkaynaklar değişim tablosuna ihtiyaç duyulmaktadır (Akdoğan ve Tenker,2001: 385).

Bir işletmenin özkaynakları ile bu kaynaklarda ortaya çıkabilecek değişimler işletme ile ilgili taraflar açısından da önemlidir. İşletmelerin faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için gerekli olan mali imkan özkaynaklar tarafından sağlanmaktadır. Öz kaynakların yeterli büyüklükte olması, işletmeye borç veren taraflar için bir güvence olarak görülmektedir. Böylece, işletme daha kolay yabancı kaynak temin edebilecektir(Akyol ve Küçük,2001:2333).

Özkaynaklar değişim tablosu, işletmenin günlük faaliyetlerini devam ettirebilmesi için gerekli olan kaynakları göstermesi bakımından da önemlidir. Özkaynakların yeterli büyüklükte olması, gelecekte ortaya çıkması muhtemel risklerin doğurabileceği zararlara karşı işletmeleri korumaktadır. Böylece, işletme faaliyetlerinin devamlılığını sağlamaktadır (Akgüç,2006:283).

Bu nedenlerden dolayı, özkaynaklar değişim tablosu gerek işletme için gerek ise işletmeyle ilgili taraflar açısından önemlidir (Aytekin, 2009:140).

ÖZKAYNAK DEĞİŞİM TABLOSUNUN BİLGİ KULLANICILARI BAKIMINDAN ÖNEMİ

Küreselleşmeyle birlikte işletmelerin faaliyet gösterdiği alanlar genişlemiş ve işletmelerle ilgilenen grupların sayısı artmıştır (Evci, 2008:1). İşletmelerin zaman içerinde gerçekleştirdikleri büyüme oranları, sermaye piyasasındaki gelişmeler ve ekonomik hayattaki değişmeler, işletme içinden ve işletme dışından kişilerin işletme ile ilgili finansal bilgilerle doğrudan veya dolaylı olarak ilgilenmesine neden olmaktadır (Akıncı ve Erdoğan, 1995: 6).

İşletmelerin dönem sonunda elde ettiği karı gösteren gelir tablosu işletmenin varlıklarında meydana gelen artışın nedenlerini göstermemesinden dolayı özkaynak değişim tablosuna ihtiyaç duyulmaktadır. İşletmenin elde ettiği karın nedenlerinin varlıklardaki yansımasının nasıl olduğunu ise özkaynak değişim tablosu bilgi kullanıcılarına sunmaktadır. Bilgi kullanıcılarının varlıklardaki net artışı görebilmeleri için özkaynak değişim tablosunu incelemeleri gerekmektedir. Dolayısıyla özkaynak değişim tablosundaki veriler işletme bilgi kullanıcıları açısından büyük önem taşımaktadır. Bu bölümde, özkaynak değişim tablosunun önemi işletmeyle ilgili taraflar olan; ortaklar, çalışanlar, yöneticiler, borç verenler, potansiyel yatırımcılar, finansal analistler ve devlet açısından ele alınmıştır.

Ortaklar Bakımından Önemi

İşletme ortakları, işletmeye yatırımda bulunan gerçek veya tüzel kişilerdir. Ortakların işletmeye yapmış oldukları yatırımlar karşılığında kâr beklentileri vardır. Aynı zamanda bu karın nasıl oluştuğu ve gelecekte devam edip etmeyeceğini merak ederler (Torosluoğlu, 2012: 40).

Ortaklar sermaye olarak yatırdıkları fonlardan sağladıkları veya sağlayacakları kar payını belirleyebilmeleri için finansal tablolardan yararlanırlar. Ortaklar finansal tablolardan işletmenin karlılığını, kar dağıtım payını, kar payı ödeme gücünü ve yatırımları konusundaki finansal bilgileri elde ederek, işletmedeki ortaklığının devam edip etmeyeceğine karar verir. Aynı zamanda finansal tablolar işletmenin sermayesine katılmak arzusunda olan potansiyel yatırımcılar tarafından da kullanılacak çok önemli bilgi kaynağıdır(Akıncı ve Erdoğan, 1995: 7).

Ekonomik gelişmeye paralel olarak işletmelerin büyümesi, şirketlerin doğuşu, yönetimin özel bilgi ve ustalık istemesi nedenlerden dolayı işletme sahiplerini ve işletme yönetimini ayrı kimselerden oluşmasını gerektirmiştir. Bu ayrım sonucunda ortakların işletmedeki doğrudan etkileri oldukça azalmıştır. Bu nedenle işletme sahip veya ortakları, işletmenin varlık ve yükümlülükleri ile ilgili muhasebe kayıtlarının son derece ayrıntılı ve doğru tutulmasını isterler. Çünkü ortaklar olarak kalıp kalmama, gelecekte elde edilecek yararları tahmin etme gibi kararların alınılabilmesi muhasebenin sağlayacağı bilgilere bağlı olacaktır. Bu bilgiler, ortak olmak isteyenlerin de kararlarını etkileyecektir. Sermaye piyasalarının gelişmesiyle birlikte küçük tasarruflar da yatırımlara kanalize edilebilmekte ve çok ortaklı işletmeler artmaktadır. Tasarruflarını hisse senedi alarak, yani bir şirkete ortak olarak değerlendirmek isteyen tasarruf sahipleri, ortak olacakları şirketi seçerken şirketin karlılığına, pay başına getiri oranına vb. unsurlara bakarak karar vereceklerdir. Sonuç olarak özkaynak değişim tablosu tarafından sağlanan bu bilgiler potansiyel ortakların kararlarında oldukça önemlidir(Cemalcılar ve Önce, 1999: 11).

Özkaynaklar, işletme sahip veya ortakların işletmen kişiliğinin varlıkları üzerindeki toplam haklarının parasal ifadesidir. Bu tanıma göre özkaynaklar borç veren taraflar için bir güven niteliğindedir. Özkaynaklar oluşumu itibariyle iki grupta incelenebilir. Birincisi işletme sahip veya ortaklarının sermayelerini ifade eden ödenmiş sermaye ikincisi, işletme faaliyetleri sonucu elde edilen ve henüz işletmeden çekilmemiş dönem net karı, geçmiş yıl karları, yedek akçeler, yeniden değerleme artışı gibi kaynaklardır. Bunlar ikinci bölümde açıklanacaktır. İkinci gruptaki kaynaklara otofinansman kaynakları adı verilmektedir. Özkaynakların bu iki oluşum şekli özellikle ortak olacaklar bakımından anlam ve önem taşır. Ödenmiş sermaye yoluyla özkaynak oluşturan işletme çok sayıda hisse senedi ihraç etmiştir. Yeni ortak halen çıkarılmakta olan hisseler suretiyle işletmeye ortak olacaktır. Bu durum hem mevcut ortakların hem de yeni ortağın hisse başına alacağı temettüyü küçültür. Otofinansman kaynaklarının özkaynaklar içerisinde büyük olması yukarıda anlatılan durumun tam tersi sonuç yaratır. Yani bu durumda hisse senedi sayısı az olacağından hisse başına temettü yüksek olacaktır. Borç verenler bakımından önemi özkaynakların işletmeye kredi verenler kurumlar için bir güven oluşturması nedeniyle yabancı kaynaklardan büyük olması istenmektedir (Sevim, 2008: 38).

Çalışanlar Bakımından Önemi

İşletmenin faaliyetlerinin başarılı olarak sürdürmesi işletmedeki iş görenlerin çalışma hayatının garantisi olacaktır. Bilindiği gibi iş görenler ve temsilcileri ücret ödemeleri, daha yüksek ücret alma, daha iyi çalışma koşulları ve emeklilik gibi konularla ilgilenirler. Bütün bu konular işletmenin ekonomik istikrarı ile gerçekleşebilir. Bu yaklaşımla iş görenlerin işletmenin şimdiki ve gelecekteki ekonomik gücü, büyüme kapasitesine ilişkin bilgilere gereksinim vardır (Akıncı ve Erdoğan, 1995: 7).

Yöneticiler Bakımından Önemi

Günümüzde işletmeler ortaklarından daha çok profesyonel yöneticiler tarafından yönetilmektedir. Yöneticiler, işletme faaliyetlerini planlarken işletmenin geçmiş dönemdeki verilerini önemli ölçüde kullanırlar. Yöneticiler için işletmenin, finansal durumu ve faaliyet sonuçları ve bunlarda meydana gelen değişmelerin nedenleri önemlidir (Torosluoğlu, 2012: 40). Özkaynak değişim tablosu yöneticilerin
gelecek ile ilgili karar almalarında faydalı bilgiler sunarak doğru kararların alınmasını sağlamaktadır (Akıncı ve Erdoğan, 1995: 7).

İşletmenin bir faaliyet dönemi sonucunda elde ettiği karın, gelecek dönemlerde elde edilip edilememesi bilgi kullanıcılarını yakından ilgilendirmektedir. İşletme yöneticileri, karın sürekliliğinin işletmenin hangi alandaki faaliyetinden kaynaklandığını analiz ederek tespit etmesi işletmenin geleceği adına önemlidir. Çünkü burada alınacak, önlemler ya da kararlar işletmenin gelecekte sürdürmekte olduğu faaliyet kolunu değiştirebilir. Ya da faaliyet gösterilen alanda başarılı olmak ve karı maksimize etmek için daha sağlıklı ve isabetli kararlar alınılabilmektedir. Alınacak kararların işletme adına verimli olması için ise doğru bir analiz yapılması şarttır. Alınacak olan doğru kararlar sonucunda işletmenin sektördeki başarısının artması ile birlikte hem yöneticilerin ve çalışanların iş tatmini artmış olacak hem de işletmenin piyasa değerine olumlu katkı sağlanmış sağlayacaktır.

İşletme bilgi kullanıcıları, elde edilen karın işletmenin hangi faaliyetlerinden
dolayı elde edildiğini analiz ederek işletmenin geleceği hakkında ve hangi alanda daha
fazla yatırım yaparak kar edilebileceğini belirlemek adına kararlar alabilmektedirler.
Ancak alınan kararlar sağlıklı ve isabetli sonuçlar verebilmesi için ise karı oluşturan
kalemlerin iyi tespit edilerek gelecekte ne olması gerektiği iyi analiz edilmelidir. Bu
şekilde sağlıklı kararlar alınarak işletmenin gelecekte karı arttırılabilir, karın arttırılması
ile ortaklara doyurucu kar payları verilebilir ve işletmenin piyasa değeri en yükseğe
çıkarılabilmektedir. O halde işletmenin dönem sonunda elde ettiği karın hangi
kaynaklardan oluştuğunu bilmek önemlidir. Bu bağlamda işletmede oluşan karın,
işletmenin sürekli faaliyetlerinden mi yoksa yan faaliyetlerinden mi kaynaklandığını
bilmek yatırımcılar için önem taşımaktadır.

Borç Verenler Bakımından Önemi

İşletmeler genellikle faaliyetlerini sadece kendi özsermayeleri ile sürdürmezler
bunun dışında kredi de kullanırlar. İşletmeler iş hacimleri büyüdükçe işletme sermayesi
ihtiyaçlarını karşılamak veya yeni yatırımlarını finanse etmek amacıyla kredi
kurumlarından kredi kullanırlar. Kredi kurumları, kullandırdıkları kredilerin geri
dönüşümünü sağlamak için mali yapıları sağlam işletmelere kredi kullandırırlar. Burada
en önemli gösterge işletmelerin geçmiş dönemlere ait mali durumudur. Başka bir ifade
ile işletmelerin karlılıklarıdır. Kredi kurumları, işletmelerin geçmiş dönemlere ait mali
durumlarını muhasebe bilgi sisteminin ürettiği finansal tablolardan öğrenir. Gerek
kredilerin tahsisi aşamasında, gerekse kredi riskinin devam ettiği sürece işletmelerin
finansal tabloları kredi kurumları için önemli bir bilgi kaynağıdır (Torosluoğlu, 2012:
42).

Potansiyel Yatırımcılar Bakımından Önemi

İşletmecilik literatüründe yanlış anlaşılmalardan ötürü öz kaynakların geri ödenmesi söz konusu olmayan, ucuz ve sürekli kaynaklar olduğu bahse konu olmaktadır. Bu bir yanlış anlaşılmadır. Özkaynaklar yabancı kaynaklara oranla daha fazla maliyete sahip olmakla birlikte sürekli değildir. Şöyle ki; bir işletmeye ortak olmak isteyen yatırımcı işletmenin hisse senedine piyasadaki diğer yatırım araçlarından daha fazla getiri sağlayacağı için yatırım yapmaktadır. Yani işletme yönetimi bu yatırımcıya en yüksek karı vermek zorundadır. Aksi halde yatırımcı elindeki hisseleri satışa çıkarır ve işletmenin firma değeri düşebilir. Hatta yatırımcı bu satışı zararın neresinden dönülürse kardır mantığıyla yapacağından hisse senetlerinin değeri düşecektir. Sermaye artırımı yoluyla fon kaynağı sağlanması her zaman olumlu yorumlanmaz. Çünkü yeni hisse senedi çıkarmak işletmenin hisse sayısını arttırmaktadır. Artan hisse sayısı gelecekte hisse başına kazancı olumsuz yönde etkiler
bu durum yatırımcılar açısından istenmeyen bir durumdur. Ayrıca sermayenin en pahalı
kaynak olduğu unutulmamalıdır(Sevim, 2008: 38).

Yatırımcılar hisse senetleri satın almadan önce işletmelerin özkaynak değişim tablolarını incelemeleri önemlidir. Çünkü yatırımcılar, yatırım kararı alırken işletmenin kârlılık durumu, kâr dağıtım potansiyeli gibi faktörleri göz önünde bulundururlar. Bu bilgiler ise işletmelerin özkaynak değişim tablosundan elde edilir(Torosluoğlu, 2012:42).

Özkaynaklar değişim tablosunda, yatırımcılar bakımından önemli bilgiler yer almaktadır. Söz konusu tablonun geçmiş dönemlerle karşılaştırma yapılabilecek formatta olması yatırımcılara önemli bilgiler sunacaktır (Özer, 2001: 634). Aynı zamanda İşletmelerin hazırlamış oldukları finansal tablolarda yatırımcıları yönlendiren unsur ise işletmelerin elde ettikleri karın nasıl meydana geldiği ve sürdürülebilir olup olmadığı büyük önem taşımaktadır. Karın hesaplanmasında kullanılan gelir tablosu yöntemi ve özkaynak değişim tablosu yöntemi ise yatırımcıların analiz yapmasında ve karar almasında kılavuz rolü görmektedir.

Karın sürekliliği işletme dışı bilgi kullanıcıları açısından önemlidir. Çünkü büyük yatırımcılar işletmenin karlılığını ve sürekliliğini yakından takip ederler. Yatırımcının işletmeye koymuş olduğu sermayenin getirinin sürekli olması yatırımcıyı tatmin edecek hem de işletmeye daha fazla yatırım yapmasına katkı sağlayacaktır. Tatmin olan yatırımcı ise işletmenin mevcut piyasa değerinin yükselmesine ve böylece işletmeye yeni yatırımcıların yönelmesine de katkıda bulunmuş olacaktır. Diğer taraftan kar sürekli olmazsa eğer işletme elindeki hem mevcut yatırımcıyı hem de potansiyel
yatırımcıları kaçırmış olacaktır. Dolayısıyla sonuç olarak işletmenin piyasa değeri de düşmüş olacaktır.


Finansal Analistler Bakımından Önemi

Finansal tabloların önemli kullanıcılarından biri de finansal analistlerdir. Finansal analistleri, muhasebe dalında uzmanlığı kabul edilen kişiler olup, genel bilgi düzeyinde yer alan potansiyel yatırımcıların aydınlatılmasında önemli bir faktördür. Küçük tasarruf sahibi olan potansiyel yatırımcılara yön veren finansal analistler ekonomik kalkınmada yararlanılan önemli bir gruptur(Akıncı ve Erdoğan, 1995: 7).

Devlet Bakımından Önemi

Finansal tablo kullanıcılarından biri de devlettir. Ancak devlet vergi şeklindeki gelirlerinin doğruluğunu denetlemek amacı ile finansal tablolara gereksinim duyar. Devlet vergi amacının yanı sıra finansal tablolar yardımı ile;
 Ekonomi ile ilgili politikaların saptanması,
 İşletmelerin tekelci eğilimlerin denetlenmesi,
 Potansiyel yatırımcıların yanılmasına neden olacak davranışların saptanması, amaçları için de kullanılması olasıdır. Ancak sermaye piyasasının gelişmediği ve denetim sisteminin bulunmadığı ülkelerde finansal tablolar ile devlet arasındaki ilişki çok zayıftır.
Buraya kadar yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere finansal tablolar toplumu bilgilendirmeyi amaçlar(Akıncı ve Erdoğan, 1995: 9).

Vergiyi, devletin en önemli gelir kaynağı olarak ifade edebiliriz. Vergiler, kamunun giderlerini karşılamak amacıyla siyasal güce dayanarak gelirler ve servetler üzerinden alınan paylardır. Vergilerin birden fazla çeşidi olması ile beraber, en önemli olanları gelir vergisi, kurumlar vergisi ve katma değer vergisidir. İşletmeler ödemeleri gereken vergiyi finansal tablolar yardımıyla ulaştıkları bilgiler altında hesaplar. Devletin işletmelerin düzenledikleri finansal tabloları ve ödemiş oldukları vergilerin doğru olup olmadığını denetleme yetkisi vardır. Bu nedenlerden dolayı işletmelerin finansal tabloları devlet açısından önemlidir (Torosluoğlu, 2012: 40).

İKİNCİ BÖLÜM
ÖZKAYNAK DEĞİŞİM TABLOSU İÇERİK ANALİZİ


ÖZKAYNAK DEĞİŞİM TABLOSUNUN BİLEŞENLERİ

Özkaynaklar, işletme sahipleri veya ortaklar tarafınca sağlanan kaynakları ifade eder. Ancak işletme faaliyetlerine devam ederken ortakların varlıklar üzerindeki hakları değişime uğrayabilmektedir. O halde özkaynakları, işletme sahiplerinin veya ortaklarının varlıklar üzerindeki hakları olarak ifade etmek daha doğru olacaktır (Cemalcılar ve önce, 1999: 561).

İşletmenin faaliyetleri sonucunda elde edilen faydalar ve bu süreçte ortaya çıkan ya da çıkabilecek riskler işletme sahiplerine aittir. Dolayısıyla ortakların işletme varlıkları üzerindeki hakları işletmenin varlıkları ile borçları arasındaki farkla ölçülebilir. Yani ortakların mevcut işletme varlıkları üzerindeki hakları kalan veya artık bir değerdir. Özkaynaklar varlıklardan borçların çıkarılması sonucu kalan kısmı ifade etmektedir. O halde özkaynaklar net varlıklara eşittir (Kıeso ve Weygant, 1995: 735).

Özkaynaklar, 1 No’ lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğine göre ise, ödenmiş sermaye, sermaye yedekleri, kar yedekleri, geçmiş yıl karları, geçmiş yıl zararları ve dönem net kar veya zararı kalemlerinden oluşmaktadır (Akyol ve Küçük, 2001: 1527).


Özkaynakları oluşturan unsurlar işletmeyi risklere karşı korumaktadır. Diğer taraftan işletmenin tarafları açısından da bir teminat olarak görülmektedir. Özkaynakları güçlü olan işletmeler güven sağlamakta ve bundan dolayı özkaynaklar, garanti kapitali olarak ifade edilmektedir (Uslu, 2015: 20).

KGK ve SPK hazırladıkları tablo formatında özkaynağı oluşturan tüm kalemlerin tablo üzerinde raporlanmasını öngörmüşler çok ayrıntılı tablolar kullanıcılar açısından çok yararlı olmamaktadır. Standart, detay konusunda kullanıcıların analizine yarar sağlamayı esas almaktadır. Formatta öngörülen özkaynak kalemleri; ödenmiş sermaye, sermaye düzeltme farkları, geri alınmış paylar, karşılıklı iştirak sermaye düzeltmesi, pay ihraç primleri, kar veya zararda yeniden sınıflandırılmayacak birikmiş diğer kapsamlı gelirler ve giderler, kar veya zararda yeniden sınıflandırılacak birikmiş diğer kapsamlı gelirler ve giderler, kardan ayrılmış kısıtlanmış yedekler, birikmiş karlar ve kontrol gücü olmayan paylar olarak belirtilmiştir (Örten, Kaval ve Karapınar, 2016: 34). Araştırmamızın bu bölümünde bu kalemler açıklanacaktır.

Özkaynakları oluşturan bileşenler yukarıda görüldüğü üzere literatürde farklılıklar göstermektedir. Bunun iki nedeni vardır. Birinci neden KGK ve SPK’nın bilgi kullanıcılarına daha faydalı bilgiler sunmayı amaçlayarak ayrıntılı bilgilere yer vermek istemesi olarak ifade edebiliriz. İkinci neden ise işletmelerin yasal şekillerinden öz kaynakların bileşenlerinin etkilenmesidir. İşletmeler yasal şekillerine göre tek kişi işletmeleri ve şirketler olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır. TTK’ a göre şirketler şahıs ve sermaye şirketleri olmak üzere iki gruba ayrılır. Şahıs şirketleri, tüzel bir kişiliğe sahip olmakla birlikte asıl güç ve itibarını, kurucusu olan şahıslardan sağlamaktadır.
Çünkü şirketin sermayesinin yanı sıra ortaklar kişisel servetleri ile de şirket alacaklılarına karşı sınırsız ve zincirleme olarak sorumludur. O halde şahıs şirketleri için sınırsız sorumluluklara sahip olduklarını söyleyebiliriz. Görüldüğü üzere özkaynaklar ile ilgili olarak şirketlerin yasal şekli oldukça önemlidir. Öz kaynakları oluşturan unsurlar hem sermayenin sağlanma ve temsil edilme
şekli açısından hem de sermaye ve şahıs şirketlerinin nitelikleri ve yasal nedenlerden dolayı farklılık göstermektedir. Bu nedenle unsurların belirlenmesinde işletmelerin yasal şekli önemlidir (Cemalcılar ve Önce, 1999: 563).

Özkaynağın bileşenlerini etkileyen ya da farklılaştıran unsurları; yasal düzenleyiciler, diğer hükümler, sermaye veya dağıtılmamış kârlar olarak sıralamak mümkündür. Özkaynak değişim tablosu bilgi kullanıcılarının söz konusu bileşenlerde gerçekleşen değişiklikleri ve bunların yaratacağı etkiyi anlamasını sağlamak amacıyla açıklayıcı bilgilerin sunulması gerekebilmektedir. (Kavramsal Çerçeve, 2018: 55).

Görüldüğü gibi, TMS ile birlikte özkaynak değişim tablosu unsurları ve bunların sunulma şekilleri değişime uğramış olup, hem bilgi kullanıcıları ve finansal tabloları analiz edenler hem de yatırımcılar için daha faydalı bilgiler sunmak amacıyla tablolarda daha fazla ayrıntı içeren bilgilerin sunulması öngörülmüştür. Bu durum bilgi kullanıcılarının işletmeler ile ilgili daha doğru kararlar almalarına yardımcı olmaktadır. Standartlar ile birlikte diğer kapsamlı gelirlerin finansal tablolarda gösterilmesi gerekmektedir. Diğer kapsamlı gelir gerçekleşmemiş gelir ve gider kalemlerini kapsamaktadır. Çalışmamızın bu bölümünde diğer kapsamlı gelirler; gerçek ve zahiri değişmeler olarak ele alınacaktır. Kapsamlı gelir unsurları ilerleyen sayfalarda ayrıntılı olarak açıklanacaktır.

Özkaynak yukarıdaki sınıflandırmaya paralel olarak oluşumuna veya kaynaklarına göre ödenmiş sermaye, otofinansman yolu ile sağlanmış özkaynaklar ve değer artış fonu olarak da sınıflandırılmaktadır (Akgüç, 1994: 192). Çalışmamızda, özkaynak değişim tablosu bileşenleri; ödenmiş sermaye, otofinansman kaynakları ve Gerçekleşmemiş Gelirler ve Giderler başlıkları altında incelenecektir.

Ödenmiş Sermaye

Özkaynaklar içinde en maliyetli olan bileşen olmakla birlikte en önemli kaynaklar arasında yer almaktadır. Bu bölümde sermaye nominal (esas) ve kayıtlı sermaye olarak ele alınmıştır. TTK’ da sermaye iki başlık altında açıklanmıştır:
Nominal (Esas) Sermaye: Kuruluşta, statü veya kuruluş kanunu ile işletmenin mali gereksinimlerine göre belirlenen sermaye, nominal sermaye (itibari sermaye, esas sermaye) şeklinde ifade edilmiştir (Akgüç, 2006: 209). Bir başka ifade ile, ortaklarca işletmeye sağlanacağı taahhüt edilen sermaye büyüklüğü esas sermaye veya nominal sermaye olarak; eğer şirket kayıtlı sermaye sistemini kabul etmişse çıkarılmış sermaye olarak nitelendirilir (Cemalcılar ve Önce, 1999: 576).

Kayıtlı Sermaye: SPK nominal (esas) sermaye kavramından farklı olarak kayıtlı sermaye sistemini getirmiştir. Böylece ortak sayısı fazla olan anonim şirketlerde sermaye artırımının kolay hale getirilmesi amaçlanmıştır. (Akyol ve Küçük,2001:1531).

İşletmeye ortaklar tarafından tahsis edilen veya işletmelerin ana sözleşmesinde bulunan ve ticaret siciline tescil edilmiş olan sermaye esas sermaye olarak ifade edilmektedir. İşletme ortaklarınca taahhüt edilmiş olan sermayenin tamamının ödenmiş olması durumunda esas sermaye ödenmiş sermaye olarak kabul edilmektedir.

Anonim şirketlerde ödenmiş sermaye ise, nominal (esas) sermayenin ortaklar tarafından fiilen işletmeye yatırılmış kısmını gösterir. Pay sahipleri sermaye yükümlülüklerini yerine getirmek için, çeşitli iktisadi değerleri şirkete devrettikleri zaman, şirketin bütün varlıkları üzerinde hissedarlıkları doğar ve hakların tutarını ifade etmek için ‘’Ödenmiş Sermaye’’ terimi kullanılmaktadır (Akgüç, 2006: 210).

Başka bir ifade ile ödenmiş sermaye, ortakların işletmeye yapmış oldukları sermaye yatırımları taahhütlerinin ödenmiş tutarını gösterir (Akdoğan ve Tenker, 2001: 120). Ödenmiş sermaye için, işletme sahipleri tarafından işletmeye getirilen sermayelerin ödenmiş kısmıdır diyebiliriz. O halde ödenmiş sermayedeki artışlar özkaynakları arttıracaktır. Ancak özkaynaklardaki artış için sermayenin nakit karşılığı arttırılması gerekir. Kar yedekleri veya sermaye yedeklerinin sermayeye eklenmesi toplam özkaynağı arttırmaz sadece, özkaynak kalemleri arasındaki değişimi ifade eder. Sermayenin azaltılmasının özkaynak tutarını azaltacağı da kuşkusuzdur (Akyol ve Küçük, 2001: 2335).

Özkaynaklarda meydana gelen değişmelerin ödenmiş sermaye yoğunlukta olması istenen bir durum değildir. Çünkü ödenmiş sermaye bilindiği üzere ortaklar tarafından şirkete konulur ve işletme açısından bu durum ek maliyet anlamına gelmektedir. Ödenmiş sermayedeki artışlar işletmenin varlıklarını doğrudan etkilemeyebilir. Bu durumda özkaynaklardaki değişme gerçek değil görünürde olacaktır. İşletme dışı bilgi kullanıcıları sadece bu hesap kaleminde bakarak işletmenin finansal durumu hakkında yorumda bulunması yanlış sonuçlarına sebep olacaktır.

Buradan da anlaşılacağı üzere özkaynaklar içerisinde büyüklük olarak ilk sırada otofinansman ikinci sırayı ödenmiş sermayenin alması beklenmektedir. Finansal durumdaki değişmelere işletmenin ödenmiş sermayesinin etkileri çeşitlilik göstermektedir. Sermaye artışı her zaman olumlu bir özkaynak kalemi olarak yorumlanmamaktadır. Gelişmiş ekonomilerde ödenmiş sermaye ek kaynak olarak görülmektedir. Çünkü şirkete sermaye koyan yatırımcılar, işletmenin diğer yatırım araçları üzerinde bir getiri beklerler. İşletme ile ortak arasındaki ilişki diğer yatırım araçlarına göre daha yüksek getiri, ortaklara verildiği sürece devam etmektedir. Aksi durumda şirket ortaklarına diğer yatırım araçlarının altında getiri (kar payı, temettü) verdiğinde, ortaklar diğer yatırım alanlarına yönelmektedir. İşletmeler kaynak ihtiyacını kaldıraç etkisinden yararlanmak koşuluyla sağlamalıdırlar. Özkaynaklar içerisinde ödenmiş sermayenin fazla olması hisse başına kar payını ve temettüyü düşürmektedir. Otofinansman oranının yüksek olması ise hisse başına kar payını ve temettüyü arttırmaktadır. O halde özkaynakların otofinansman ağırlıklı olması finansal durumu olumlu yönde etkilemektedir.


Otofinansman Kaynakları

İşletme faaliyetleri sonucunda elde edilen ve henüz işletmeden çekilmemiş olan dönem karı, geçmiş yıl karları, yedek akçeler, yeniden değerleme artışı gibi kaynaklar otofinansman olarak tanımlanmaktadır. Otofinansman bir işletmede iç kaynak finansmanı rolü görerek işletmenin
uzun vadeli fon gereksinimlerinin karşılanmasında bir seçenek olarak yer alır. Tanım olarak otofinansman, bir işletmenin kendi kendine fon yaratmasına denir. Otofinansman, işletmenin elde etmiş olduğu kârın tamamının veya bir kısmının dağıtılmayarak işletme bünyesinde bırakılması ile uzun vadeli fon yaratma biçimidir (Aydın vd., 2010: 273).

Kredi imkânları sınırlı olan küçük ve orta ölçekteki firmalar için fon kaynağı sağlamada otofinansmanın önemli bir yeri vardır. Otofinansman ile fon gereksinimleri sağlanabilirse, işletme hem sermaye artırımına ihtiyaç duymadan ya da yeni ortak alımı yapmadan finansman sağlamış olur hem de kredi kuruluşlarından sağlanacak yabancı kaynak finansmanının getirmiş olduğu faiz giderlerinden uzak durarak fon artırımına gidebilir (Büker vd., 2009: 397).

Otofinansman açık otofinansman ve gizli otofinansman olarak iki şekilde yapılabilir. Otofinansman kavramından bahsedilirken genel olarak açık otofinansman kavramı izah edilmektedir. Dağıtılmayan kârlar, yedekler, amortismanlar ve karşılıklar açık otofinansman kapsamına girmektedir. Açık otofinansman, işletmenin elde etmiş olduğu kârların işletmede tutulması ile yapılan finansmandır. Dağıtılmayan kârlar tek kişi işletmelerinde ve şahıs şirketlerinde sermaye hesaplarında tutulur, anonim şirketlerde ya da sermaye ortaklıklarında yedek akçe hesaplarına geçirilir (Aydın vd., 2010: 273; Fettahoğlu, 2008: 249).

Gizli otofinansman ise gizli yedek akçe ayrılması yöntemiyle yapılır. Gizli yedekler, işletmelerin aktiflerini olduğundan daha düşük değerli, pasiflerinde yer alan borçların ve amortismanların daha fazla gösterilmesi şeklinde yapılmaktadır. Gizli yedekler aracılığıyla yapılan otofinansman, özkaynak tutarına yansımamakta, ancak gerçek özkaynak tutarını artırmaktadır. Çünkü gizli yedekler, gerçek özkaynak tutarının içerisinde yer almaktadır (Kılıç, 2017: 326).

Açık otofinansman kaynakları işletmenin mali yapısının güçlenmesine ve enflasyondan daha az etkilenmesini sağlarken, gizli otofinansman özkaynaklarda sadece görünürde artış meydana getirmektedir (Gücenme, 2000: 93). Literatürde işletmelerin otofinansman kaynaklarını oluşturan unsurlar farklı sınıflamalara tabi tutulduğu görülmektedir. Çalışmamızda otofinansman kaynakları
olarak yedekler, gerçekleşmemiş gelirler ve giderler, geçmiş yıl karları ve zararları ile dönem net karı ele alınacaktır. Sermaye yedekleri öğretide bazı kaynaklarda otofinansman unsuru olarak görülmemiştir. Ancak çalışmamız da sermaye yedekleri bir otofinansman kaynağı olarak ele alınacaktır. Otofinansman kaynakları işletmelerin finansal durumlarında olumlu ve olumsuz yönde değişmeler meydana getirebilmektedir. Ödenmiş sermaye yoluyla özkaynak oluşturan işletmeler çok sayıda hisse senedi ihraç edeceklerinden dolayı ortakların hisselerinden elde edecekleri kar payı azalmaktadır. Bu durumda işletmenin hisse sayısı artarken hisse başına kazanç azalmaktadır.
İşletme kar elde etse dahi, kar dağıtımı için gerekli olan fon mevcut olmayabilir ya da varlıkların temettü olarak elden çıkarılması işletmenin finansal durumunu olumsuz etkileyebilir (Cemalcılar ve önce, 1999: 600). Diğer taraftan işletme varlıkların finansmanında daha fazla hissedarlara borçlanarak fon bulmaktadır. Ancak Otofinansman oranının özkaynaklar içerisindeki oranının büyük olması bu durumun tam tersine bir sonuç yaratmaktadır. Böyle bir durumda hisse senedi sayısı az olacağından hisse başına karlılık artacaktır.

Bir işletmenin özkaynaklarının kendi içinde otofinansman ağırlıklı olması istenen bir durumdur. Ayrıca otofinansman kaynaklarının dağılımında en büyük payın dönem net karının alması istenir. Dönem net karından sonra ise kar yedeklerinin ağırlıklı olması istenen bir durumdur. Sermaye yedekleri gibi zahiri kalemlerin (örneğin, yeniden değerleme artışları gibi) özkaynaklardaki payının az olması istenmektedir. Yani otofinansman ağırlıklı özkaynak yapısına sahip bir işletme, varlıklarını yabancı kaynaklara ya da potansiyel yatırımcılara başvurmadan kendi kendine finanse edebilecektir. Bu durumda ise işletmenin hisse değerleri yükselecek ve yatırımcıları kendisine doğru çekebilecektir.

Kar Yedekleri

Gelecekte doğması mümkün olan zararların işletmenin sermaye bütünlüğünü bozmaması, finansal gücünü sarsmaması ve yönetime katılmayan ortakların ve üçüncü şahısların haklarının güvence altına alınması için kardan alıkonulan kısımlar yedekleri oluşturur. Şirketler genellikle dağıtılmamış karlarda yer alan tutardan daha azını kar payı olarak dağıtma isteğindedirler (Cemalcılar ve Önce,1999:611- 612). Oysa karlar belli amaçlar için dağıtılmayıp işletme bünyesinde tutulmaktadır. Bu amaçları; gelecekte ortaya çıkabilecek veya mevcut zararların karşılanması, işsizliğin yoğun yaşandığı dönemlerde sorunlara karşı önlemlerin alınmasını, karlılığın yeterli olmadığı dönemlerde kar dağıtımına imkan sağlaması, kar yedekleri bir otofinansman kaynağıdır dolayısıyla otofinansman olanağının elde edilmesi, kar dağıtım politikasının düzenli hale getirilmesi, yüksek enflasyonlu dönemlerde karın olduğun daha yüksek görünmesini ve bunun sonucunda sermayenin azalması gibi durumları önleme olarak sıralayabiliriz. (Akdoğan ve Tenker,2001:122)

Kar yedekleri, kanun ve ana sözleşme hükümleri ya da ortaklıkların yetkili organları tarafından alınan kararlar uyarınca, dağıtılmamış veya şirkette alıkonulmuş karlardan oluşmaktadır (Terim, 2009: 14). TDMS’ ye göre kar yedekleri (Demirdöven, 2013: 7);

 Yasal yedekler: Yasa hükmünce ayrılan yedeklerdir.

 Statü yedekleri: Ana sözleşme hükmünce ayrılan yedeklerdir.

 Olağanüstü yedekler: Genel kurul kararına göre ayrılan yedeklerdir.

 Özel fonlar: Yedeklerden farklı olarak, belirli bir amacın gerçekleşmesi için dönem karından ayrılan fonları ifade eder.

Kar, varlıklardaki artış olduğuna göre kardan dağıtılmayıp alıkonulan kısım, o büyüklükteki varlığın işletmede kalması anlamına gelir. Bu da bir zarar oluşması halinde, başka bir ifade ile faaliyetler sonucu varlıklarda azalmanın meydana gelmesi halinde bu azalmayı telafi ederek işletmenin finansal durumunun bozulmasını önler. Genel olarak kullanılan yedekler terimi aslında kanun ve sözleşmelerden doğmalarına göre ayırıcı hesap isimleri ile gösterilirler. MSUGT’ ne göre kar yedekleri Yasal Yedekler, Statü Yedekleri, Olağan Üstü Yedekler ve Özel Fonlar şeklinde alt sınıflara
ayrılmıştır (Cemalcılar ve Önce,1999:613).

Sermaye Yedekleri

Sermaye hareketleri sonucu meydana gelen ve işletmede bırakılan değerlerin izlendiği kalemdir (Çabuk ve Lazol, 2002: 34).

Akdoğan ve Tenker’ e göre (2001:121) sermaye yedekleri, sermaye hareketleri nedeniyle oluşan ve işletmede bırakılan tutarları kapsamaktadır. Buna göre sermaye yedeklerini işletme faaliyetleri sonucunda yaratılan kar dışındaki etmenler olarak da tanımlayabiliriz. O halde sermaye yedekleri için, işletmenin kendi faaliyetleri dışında elde ettiği özkaynakları görünürde etkileyen unsur olarak ifade edebiliriz.

Sermaye yedeklerinde meydana gelen artışlar özkaynaklar da artış olarak görünecektir. Bu kalemlerde gerçekleşen azalışlar ise özkaynakları azaltacaktır. Ancak bu kalemler sermaye artırmak amaçlı kullanıldıkları zaman özkaynakların toplam tutarında bir farklılık görülmeyecektir (Akyol ve Küçük,2001:2335). Bu durumda işletmeler sermaye artırımı amacı ile hisse senedi ihraç ettiklerinde toplam özkaynak tutarı değişmeyecektir. Fakat özkaynakların büyüklüğünde bir farklılık olmadığı halde hisse senedi sayısında artış olması nedeniyle hisse senetlerinin değerinde bir azalma meydana gelecektir(Cemalcılar ve Önce, 1999: 607).

Sermaye yedekleri olarak özkaynaklar da sunulması gereken kalemleri şu şekilde sıralamak mümkündür (Terim, 2009: 6; Demiröven, 2013: 6):

Hisse senedi ihraç primleri (Emisyon Primleri): İhraç edilen hisse senetlerinin yazılı değerinden daha yüksek bir değerle satılması durumunda sermayeden daha fazla bir tahsilat yapılmasıyla oluşur.
Hisse senedi ihraç primlerini, TTK kanuni yedek akçeler içinde sıralamıştır. Buna rağmen bilanço çıkarılırken bu kalemin yedek akçeler dışında ayrı bir başlık olarak sunulmasının, uluslararası raporlama standartlarında benimsendiği görülmektedir.

Hisse senedi iptal karları: Sermaye taahhüdünü yerine getiremeyen ortağın
ortaklık payının iptali dolayısıyla şirkete kalan sermaye ödemesini ifade eder. Bu kalem de TTK’ ya göre kanuni yedek akçe olarak kabul ediliyorsa da uygulamada, bilançoda kanuni yedekler dışında ayrı bir başlık olarak gösterilmesi tercih edilmektedir.

Maddi duran varlık yeniden değerleme artışları: Maddi duran varlıkların yeniden değerlenmesi sonucu ortaya çıkan değer artışları bu hesap kalemine kaydedilir Enflasyon nedeniyle maddi duran varlıklar ile iştiraklerdeki yeniden değerleme sonucu değer artışının karşılığıdır.

Yeniden değerleme sonucu varlıkların değerinde artış meydana gelecektir. Yeniden değerleme artışları sonucunda, özkaynaklar da gerçek olmayan görünürde (zahiri) bir artış meydana gelecektir. Yani bu artışlar gerçek bir artış değildir. Gerçek bir fon kaynağı olmadığı için işletmeye açık otofinansman sağladığı söylenemez.
Yeniden değerlemenin yapıldığı dönemde maddi duran varlıklar için yeni değer üzerinden amortisman ayrılması durumunda gizli otofinansman kaynağı sağlanmış olur.

İştirakler yeniden değerleme artışları: İşletmelerin iştirakler ve bağlı ortaklıklarının yapmış olduğu yeniden değerleme sonucu ortaya çıkan değer artışlarının sermayeye eklenmesi durumunda bu sermayeden işletmeye kalan bu kalemde gösterilmektedir. Yeniden değerleme sonucu meydana gelen değer artışları sermayeye ilave edilmesi nedeniyle işletmenin özkaynaklardaki artış olacaktır. İşte bu artışlar iştirakler yeniden değerleme artışları içerisinde gösterilmektedir.

Borsada oluşan değer artışları: Borsada işlem gören mali duran varlıkların elde etme değerini aşan borsa değeridir.

Diğer sermaye yedekleri: Diğer sermaye hareketlerinden oluşan sermaye yedekleridir. Hisse senedi ihraç primi ve hisse senedi iptal karlarından oluşan kanuni yedek akçelerin kaynağını sermaye oluşturmaktadır. İşletmelerin kuruluşlarında, sermayenin olduğundan daha düşük değerlendirilmesi nedeniyle ortaya çıkan gizli yedek akçeler de sermaye yedeklerindendir (Türk,2002:177).

Geçmiş Yıl Karları

Dönem net karı dışındaki birikmiş karlar bu hesapta izlenilir (Örten, Kaval ve Karapınar, 2016: 35).

İşletmelerin bilanço tarihleri itibariyle geçmiş faaliyet dönemlerinde meydana gelen ve pay sahiplerine dağıtılmayan karlardan yedek hesaplarına kaydedilmeyen tutarlardır. Geçmiş yıl karları, yedek niteliğinde bir kalemdir(Sevim, 2008: 40).
Başka bir ifade ile işletmeler ilgili dönemde elde etmiş oldukları karlardan, ortaklara kar dağıtımını gerçekleştirdikten, yedek akçeleri ayırdıktan sonra dağıtımı yapılmayan bir kar varsa geçmiş yıl karları olarak özkaynak hesapları arasında gösterilmesi uygundur (Akdoğan ve Tenker, 2001: 123).

Geçmiş Yıl Zararları (-)

Tüm düzenleyici hesaplarda olduğu gibi, geçmiş faaliyet dönemlerinde ortaya çıkan zararlar, aktifte değil, pasifte özkaynak toplamının içinde bir indirim unsuru olarak gösterilmektedir (Akdoğan ve Tenker, 2001: 124).
Geçmiş yıllar zararının, mali karın tespitinde indirim konusu yapılabilmesi için bilançoda yıllar itibariyle ayrı gösterilmesi gerekmektedir. Mali tablo düzenlenmesinde bu hususun dikkate alınması ve her yılın zararının ayrı gösterilmesi gerekmektedir (Akyol ve Küçük, 2001: 2068).


Dönem Net Karı veya Zararı

Dönem net karı işletmelerin, faaliyet dönemlerine dair vergilerinin hesaplanması sonrası meydana gelen kardır. Her durumda işletmenin faaliyet dönemini kar ile kapatması istenen bir durumdur. Faaliyet dönemine ilişkin zarar ise istenmeyen bir durumdur. Dönem net zararı özkaynak grubunda indirim unsuru olarak gösterilir.

Ülkemizde önceleri bazı uygulamalarda bilançoda vergiden önceki dönem karı gösterilirken, son uygulamalarda vergiden sonraki dönem net karı (zararı) özkaynak bölümünde gösterilmektedir. Bu uygulama her ne kadar Avrupa Topluluğunun Dördüncü Yönergesinde öngörüldüğü muhasebe standartlarına uygun ise de likidite analizlerinde, dağıtılacak temettülerin kısa vadeli yabancı kaynaklar içinde düşünülmesi daha uygun olur (Akdoğan ve Tenker,2001: 124).

Dönem net karı, özkaynaklar içerisinde önemli bir yere sahiptir. İşletmenin faaliyet sonuçlarının finansal yapıya katkısı olarak yorumlanmaktadır. İşletmelerin faaliyet dönemleri sonucunda dönem net karlarında meydana gelen artış hem işletme lehine hem de özkaynakların otofinansman unsurları, ödenmiş sermayeye göre daha fazla olabilmektedir. İşletmenin özkaynakları otofinansman olarak desteklenmiş olacaktır. Bu durumda, ortaklara doyurucu bir kar dağıtılması muhtemel sonuç olacak ve işletmenin piyasa değerinde ve hisse değerlerinde bir artış meydana gelebilecektir. Böylece büyük yatırımcıların işletmeye yönelmesi sağlanmış olacaktır. Yatırımcıların ve borç verenlerin işletme ile ilgili karar almadan önce, dönem net karını zahiri olarak arttıran enflasyon ve yeniden değerleme artışlarını dikkate almaları gerekmektedir. Çünkü bu artışlar gerçek bir artış olmamakla birlikte karın gerçek değerinden fazla görünmesine neden olmaktadır. Bu durum, işletmenin aşırı kar dağıtmasına neden olacağı için gereğinden az yedek ayrılacaktır (Kaygusuz ve Dokur,2004: 21).

Gerçekleşmemiş Gelir ve Giderler

Finansal raporlamanın amacı, finansal tablo kullanıcılarına işletme ile ilgili faydalı bilgiler sunarak doğru karar almalarını sağlamaktır. Dolayısıyla bilgi kullanıcılarının en önemli bilgi kaynağı finansal tablolardır. Bu nedenle finansal tabloların işletme ile ilgili taraflara faydalı ve doğru bilgi sunmak için, mali durumu gerçeğe uygun bir şekilde göstermeleri gerekmektedir (Senal, Ateş ve Acar, 2013: 56).
İşletmelerin gelirleri ve bunların ölçülmeleri ile finansal tabloların yapıları bakımından TMS ile birlikte yeni düzenlemeler getirilmiştir. TMS 1 Finansal Tabloların Sunuluşu Standardına göre gelir tablosunda sunulan kalemlerin kapsamı ve muhasebeleştirilmesi değiştirilmiş olup yeni bir kavram olarak da kapsamlı gelir getirilmiştir.
Kapsamlı gelirler iki bileşenden oluşmaktadır. Bunlar; Kar ya da Zarar ve Diğer Kapsamlı Gelirler başlıkları altında tabloda sunulmaktadır. Kar ya da Zarar, klasik gelir tablosundaki gelir ve giderlerden oluşmaktadır. Diğer Kapsamlı Gelirler ise kar ya da zararda gösterilmeyen kısmı ifade etmektedir. Diğer kapsamlı gelirler özkaynak değişim tablosunda ‘’Gerçekleşmemiş Gelir ve Giderler’’ adı altında raporlanmaktadır (Oğuz ve Akay,2016: 467).

İşletmelerin belli bir dönemde yapmış oldukları kar payı dağıtımları ve özkaynağı arttıracak nitelikteki yatırımları dışında kalanlar kapsamlı gelir olarak ifade edilmektedir (Mısırlıoğlu, 2006: 26).
Gerçekleşmemiş gelir ve gider kalemlerine dair bilgilere finansal tablolarda yer verilmesiyle birlikte yatırımcılar ve diğer bilgi kullanıcıları işletmenin özkaynaklarının yapısını tam anlamıyla analiz edebilmektedir. Çünkü, kapsamlı gelir kalemlerinin raporlanmasının bir sonucu olarak faaliyet sonuçları finansal tablo kullanıcıları tarafından topluca görülebilmektedir. Bu nedenlerden dolayı işletmenin mali gücünü, borç ödeme kapasitesini, karlılığının ana faaliyetler sonucu oluşup oluşmadığı ile karlılığı etkileyen faktörlerin zahiri veya gerçek olup olmadığını analiz edebileceklerdir.
Böylelikle gerçekleşmemiş gelir ve giderlerin finansal tablolarda yer bulmasıyla bilgi
kullanıcılarının işletme hakkında daha doğru kararlar almalarını sağlamaktadır (Çelik,
2006: 76- 84). Diğer kapsamlı gelir unsurları tablo 2.1’ yer almaktadır.

Çalışmamızda Borsa İstanbul (BIST)’a kayıtlı şirketler ele alınmakta olup bu şirketler, finansal tablolarını Avrupa Birliği tarafından kabul edilen haliyle Uluslararası Muhasebe / Finansal Raporlama Standartları (UMS / UFRS)’na veya bu kapsamda benimsenen standartlara aykırı olmayan Türkiye Muhasebe / Finansal Raporlama Standartları (TMS / TFRS)’na göre hazırlayıp yayımlamak zorundadır. BIST’ ye kayıtlı şirketler, 1 Ocak 2009’dan itibaren diğer kapsamlı kâr (zarar) kalemlerini sadece bilançoda (finansal durum tablosunda) özkaynaklar arasında değil aynı zamanda kapsamlı gelir tablosu veya diğer kapsamlı gelir tablosunda (diğer kapsamlı kâr veya zarar tablosunda) da raporlamak zorundadırlar (Ulusan, 2013: 47). Özetleyecek olduğumuzda, diğer kapsamlı gelirler geleneksel gelir tablosundan ayrı olarak özkaynaklar içerisinde sunulmakta ve buradaki kar/zarar klasik gelir tablosundaki kar ve zarardan daha kapsamlıdır (Bayri,2010: 101).

Maddi Duran Varlıklarda Yeniden Değerleme Artışları

Türkiye’de enflasyonun etkilerini azaltmak için yeniden değerleme uygulaması getirilmiştir (Erdoğan, 1997: 409). Yeniden değerleme işlemi finansal bilgi kullanıcılarına işletmeyle ilgili daha doğru bilgiler sunulmasını sağlamaktadır.

Ülkemizde yeniden değerleme maddi duran varlıkların enflasyondan daha az etkilenmesi amacıyla uygulanmaktadır. Maddi duran varlıkların yeniden değerlenmesiyle birlikte işletmenin aktif yapısı daha güçlü olacaktır. Bu durumda, işletmenin piyasa değerinde artış meydana getirecektir. Yeniden değerleme ile birlikte finansal tablolar enflasyonun neden olduğu zahiri kar görüntüsünden arınmış olacak ve bu gerçek olmayan yüksek kar üzerinden alınan vergilerinde önüne geçilmiş olmaktadır. Böylece özkaynakların korunması da bir ölçüde sağlanmış olacaktır (Bilici, 2003: 68).

Sonuç olarak ise, gerçek olamayan büyüklükteki kar tutarları yeniden değerleme uygulaması ile gerçeğe yakın olacaktır.

Maddi duran varlıkların değerlenmesi sonucunda meydana gelen artış veya azalışlar TMS 16 Maddi Duran Varlıklar Standartlarında düzenlenmiştir. TMS 16’ ya göre, bir maddi duran varlığın defter değeri yeniden değerleme sonucunda artmışsa, bu artış diğer kapsamlı gelirde muhasebeleştirilmelidir. Varlığın değerinde meydana gelen bu artış özkaynaklarda yeniden değerleme değer artışı olarak gösterilmektedir (TMS 16 paragraf 39). Fakat, yeniden değerleme değer artışı, aynı varlığın daha önce kar ya da zarar ile ilişkilendirilmiş olan yeniden değerleme değer azalışını tersine çevirdiği ölçüde gelir olarak muhasebeleştirilir. Bunun sonrasında kalan fazlalıklar, bu fazlalık tutarın diğer kapsamlı gelir olarak özkaynaklarda gösterilmesi gerekmektedir (Oğuz ve Akay, 472: 2016).

Maddi Olmayan Duran Varlıkların Değerlemesi

Maddi olmayan duran varlığın defter değerinin yeniden değerleme işleminden sonra meydana gelen artış diğer kapsamlı gelirde muhasebeleştirilir. Söz konusu varlıkların değerlerindeki artışlar yeniden değerleme fazlası adı altında özkaynaklar içerisinde yer alır. Ancak, bu yeniden değerleme artışının, varsa daha önce aynı varlık için kâr veya zararda muhasebeleştirilen yeniden değerleme azalışını ortadan kaldıran kısmı, kâr veya zararda muhasebeleştirilmesi gerekmektedir. (TMS 38, paragraf 85).
Maddi olmayan duran varlıkların defter değerlerinde yeniden değerleme işlemi sonrasında bir azalma ortaya çıkması durumunda, bu azalış kâr veya zararda muhasebeleştirilmektedir. Aynı zamanda, bu azalışın aynı varlık için yeniden değerleme fazlasında mevcut olan tutar kadar olan kısmı diğer kapsamlı gelirde muhasebeleştirilir. Diğer kapsamlı gelirde muhasebeleştirilen azalış, yeniden değerleme fazlası başlığı altında özkaynakta birikmiş tutarı azaltır (TMS 38, paragraf 86).

Tanımlanmış Fayda Planlarındaki Aktüeryal Kazanç ve Kayıplar

TMS 19 Standardı, çalışanlara sağlanan faydaları; çalışanlar tarafından sunulan hizmetler nedeniyle veya iş ilişkisinin sona erdirilmesinden sonra işletme tarafından sağlanan her türlü bedel olarak tanımlanmıştır. İşletmelerin çalışanlarına sunduğu faydalar ise tablo 2.2’ de yer almaktadır (TMS 19, madde 8). Bu faydalar özkaynak değişim tablosunda tanımlanmış katkı planları ve tanımlanmış fayda planları adı altında gösterilmektedir (Özdemir ve Varıcı, 2015: 163). Bu faydaların muhasebeleştirilmesi için öncelikle bunlardan sağlanacak getirinin doğru bir şekilde ölçülmesi gerekmektedir.

Meydana gelen aktüeryal kazanç ve kayıpların kayda alınmasında iki yöntem izlenebilmektedir. Söz konusu kazanç ya da kayıpların Dönem Kar veya Zarar’ da muhasebeleştirmesi mümkün olmakla birlikte diğer kapsamlı gelir olarak da muhasebeleştirilebilmektedir. Aktüeryal kazanç ve kayıplar gelir tablosunda muhasebeleştirilmeleri yönteminde bunların hangi hesapta izlenmeleri gerektiğine dair standartta tarafından bir açıklanma yapılmamıştır. Ancak, faaliyet giderlerinden sonra aktüeryal kazançlar veya kayıplar şeklinde isimlendirilebilirler. Özellikle tutarları yüksek ise ayrı bir başlık altında verilmesi, düşük ise diğer gelirler veya diğer giderler arasında gösterilebilirler. Tekdüzen hesap planında bu nedenle açılmış hesaplar bulunmaması nedeniyle 649 ve 659 hesaplarına alt hesap olarak aktüeryal kazançlar, aktüeryal kayıplar eklenebilir (Örten, Kaval ve Karapınar, 2016: 306).
Aktüeryal kazanç ve kayıpların diğer kapsamlı gelir olarak muhasebeleştirilmesi yönteminde ise söz konusu tutar gelir tablosu ile ilişkilendirilmeden doğrudan özkaynaklara kaydedilir. Bu kazanç ve kayıpların kar ya da zararda muhasebeleştirilmesinin bazı sakıncaları vardır. Bilindiği üzere gelir tablosu, işletmelerin performansları ile ilgili bilgi edinilmesini sağlamaktadır. Burada açıklanan gelir ve gider kalemleri mali analizlere tabi tutulmakta ve sonuçlar özkaynaklara oranlanarak yorumlar yapılmaktadır. Bu yorumlar, işletme yönetime yönelik değerlendirilmeler yapılması anlamına gelmektedir. İşletme yönetiminin kontrolü dışında genel ekonomik duruma bağlı olarak oluşan, aktüeryal kazanç ve kayıpların dönem gelir ve giderleri içine alınması dönem karlılık analizlerinde performans değerlemesini olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Bu nedenlerden dolayı aktüeryal kazanç ve kayıpların özkaynaklarda muhasebeleştirilmesi gerekmektedir (Örten, Kaval ve Karapınar, 2016: 306).

TMS 21 Kur Değişim Etkileri

Gelişen ekonomik sistemle birlikte işletmelerin faaliyet alanları da genişlemekte ve yurt dışındaki işletmelerle ilişkiler kurulmaktadır. Bunun sonucunda işletmeler yabancı para cinsinden faaliyetlerini raporlamaktadır. TMS 21 standardı söz konusu yabancı para cinsinden yapılan faaliyetlerin raporlanması konusunda işletmelere yön vermektedir. Bu standardın amacı, yabancı para işlemlerin ve yurtdışındaki işletmelerin finansal tablolara nasıl dahil edileceğini ve finansal tablolarda kullanılan para birimine nasıl çevrileceğini düzenlemektir.

TMS 21 kur değişim etkileri standardı, genel olarak işletmelerin faaliyet sonuçları ile finansal durumlarının finansal tablolarda kullanılan para birimine çevrilmesinde kullanılmaktadır. İşletmelerin finansal tablolarında hangi döviz kurunu kullanacaklarına dair bilgiler verir. Aynı zamanda kullanılan döviz kurunda meydana gelecek değişimin finansal tabloları etkilemesi kaçınılmazdır. Dolayısıyla bu standart para cinsinde olası bir değişme olduğu zaman bunun nasıl raporlanacağı ile ilgili bilgiler içermektedir. (TMS 21, paragraf 1).

Önceki sayfalarda maddi duran varlıkların yeniden değerlenmesi sonucu meydana gelen kazanç ve kayıpların diğer kapsamlı gelirde muhasebeleştirilmesi gerektiğine değinmiştik. Maddi duran varlıklara yeniden değerleme işlemi yapılması durumunda bu varlıklar yabancı para cinsinden ise ortaya çıkan kur farkları diğer kapsamlı gelirde muhasebeleştirilerek özkaynak değişim tablosunda sunulmaktadır (TMS 21, paragraf 31).

Gerçeğe Uygun Değer Farkı Diğer Kapsamlı Gelire Yansıtılan Öz Kaynağa Dayalı Finansal Araçlardaki Yatırımlardan Kaynaklanan Kazanç ya da Kayıplar

TFRS 9’ a göre gerçeğe uygun değer farkı diğer kapsamlı gelire yansıtılarak ölçülen bir finansal varlıktan kaynaklanan kazanç veya kayıplardan, değer düşüklüğü kazanç veya kayıpları ile kur farkı kazanç ya da kayıpları dışındakiler, finansal varlık finansal tablo dışı bırakılıncaya ya da yeniden sınıflandırılması yapılıncaya kadar diğer kapsamlı gelire yansıtılır. Finansal varlık yeniden sınıflandırıldığında, daha önce diğer kapsamlı gelire yansıtılan toplam kazanç ya da kayıplar, yeniden sınıflandırma düzeltmesi olarak özkaynaktan çıkarılarak kâr veya zarara kaydedilir (TFRS 9, 2017: 16).

Nakit Akış Riskine İlişkin Riskten Korunma Araçlarına Bağlı Olarak Oluşan Kazanç veya Kayıplar

Futures, forward ve swap gibi nakit akış riskinde korunmak amacıyla gerçekleştirilen türev sözleşmelerinde meydana gelen kazanç ve kayıpların etkin kısımları ‘’diğer kapsamlı gelirde’’ muhasebeleştirilmektedir (Kaplanoğlu, 2014: 79). Finansal riskten korunma aracından kaynaklanan kazanç veya kaybın etkin olmayan kısmı kâr veya zararda muhasebeleştirilir (TMS-39, md.95).

Finansal riskten korunma konusu kalemin özkaynak ile ilgili kısmı aşağıdakilerden düşük olanına göre düzeltilir (TMS-39).


 Finansal riskten korunmanın başlangıcından itibaren finansal riskten korunma
aracının toplam kazanç ya da kaybı ve

 Finansal riskten korunmanın başlangıcından itibaren finansal riskten korunma
aracının gelecekteki öngörülen nakit akışlarının gerçeğe uygun değerinde
meydana gelen toplam fark

 Finansal riskten korunma aracına veya buna ilişkin bir bileşenden kalan kazanç
veya kayıp, kâr ya da zararda muhasebeleştirilir ve

 İşletmenin risk yönetim stratejisi tarafından, korunma işleminin etkinliğinin değerlendirilmesinde, korunma aracına ilişkin kazanç veya kayıp ya da ilgili nakit akışlarının belirli bir kısmının dikkate alınmaması, dikkate alınmayan bu kazanç veya kayıp TFRS 9 uyarınca finansal tablolara yansıtılır.

ÖZKAYNAK DEĞİŞMELERİNİN FİNANSAL DURUMA VE FAALİYET SONUÇLARINA ETKİLERİ

Özkaynaklarda meydana gelen değişmelerin işletmenin finansal durumunu olumlu yönde etkileyebilmesi için, özkaynakların kendi içinde otofinansman ağırlıklı olması gerekmektedir. İşletme faaliyetleri sonucunda elde edilen ve henüz işletmeden çekilmemiş olan kar yedekleri, sermaye yedekleri, yeniden değerleme artışları ve dönem net karının ise otofinansman içindeki paylarının büyük olması istenen bir durumdur.

Otofinansman büyüklüğü, kar yedekleri ve dönem net karından oluşması, işletmenin kendi faaliyetleri sonucunda yarattığı değerlerin bir göstergesidir. Bu nedenle kar yedekleri ve dönem net karı güvenin önemli bir göstergesidir. Otofinansman kaynakları içerisinde en büyük payın dönem net karına ait olması istenmektedir (Karagül, 2003: 33).

Özkaynaklarda meydana gelen değişmeler ile özkaynakların kendi içerindeki dağılımı işletmelerin finansal durumlarını ve faaliyet sonuçlarını etkilemektedir. Çalışmamızın bu kısmında ilk önce finansal duruma olan etkiler ele alınacak olup daha sonra faaliyet sonuçlarına etkisi açıklanacaktır.

Özkaynak Değişmelerinin Finansal Duruma Etkileri

Özkaynaklarda meydana gelen artış ve azalışların işletmenin varlıkları üzerinde etki oluşturup oluşturmadığı işletme içi bilgi kullanıcıları ve işletme dışı bilgi kullanıcıları açısından önemlidir. Çünkü meydana gelen değişmeler işletmenin varlıklarını dolayısıyla aktiflerindeki artış ve azalışları da etkilemektedir. Bu bağlamda işletmenin finansal durumdaki değişmelere özkaynakların etkisi kaçınılmaz olmaktadır.
Özkaynaklarda meydana gelen söz konusu değişmelerin finansal duruma etkileri; ödenmiş sermaye, sermaye düzeltmesi farkları, karşılıklı iştirak sermaye düzeltmesi, kar veya zararda yeniden sınıflandırılmayacak birikmiş diğer kapsamlı gelir ve giderler, kar veya zararda sınıflandırılacak birikmiş diğer kapsamlı gelirler ve giderler, hisse senedi ihraç primleri, kardan ayrılan kısıtlanmış yedekler, geçmiş yıl karları ve dönem net kar veya zararı başlıkları altında incelenecektir.

Ödenmiş Sermayedeki Değişmenin Finansal Duruma Etkisi

Özkaynaklarını ödenmiş sermaye ile oluşturan işletmeler çok sayıda hisse senedi ihracı gerçekleştirecekleri için ortakların elde edeceği kar payı tutarı azalmaktadır. Bu durumda işletmenin hisse sayısında artış meydana gelirken hisse başına kazanç azalmaktadır. Diğer taraftan işletme varlıklarını finanse etmek için daha fazla hisse sahiplerine borçlanarak fon bulmaktadır. Fakat özkaynakların dağılımında otofinansman oranının yüksek olması bu durumun tam tersine bir sonuç yaratmaktadır. Yani işletmenin hisse senedi sayısı az olacağı için hisse başına karlılıkta artış
oluşacaktır. İşletme ise varlıklarını, yabancı kaynaklara ya da potansiyel yatırımcılara başvurmadan kendi kendine finanse edebilecektir. Sonuç olarak işletmenin hisse değerleri yükselecek böylece piyasa değeri artacak ve yatırımcıları kendine doğru çekecektir. Yani otofinansman yapısı güçlü olduğunda sermayeyi temsil eden hisse senetlerinin defter değeri (özkaynaklar/hisse senedi adedi) ve piyasa değeri yüksek olacaktır (Bektöre, Çömlekçi ve Sözbilir, 2013: 54).

Sermaye Düzeltmesi Farklarındaki Değişmelerin Finansal Duruma Etkisi

İşletmenin özkaynaklarındaki değerlemeden kaynaklanan farklılıklardan dolayı (genellikle enflasyona bağlı olarak) meydana gelen değişmeler sermaye düzeltmesi farkları hesabında takip edilir. Yani sermaye düzeltmesi farklarının sermayeye eklenme dışında başka bir işlevi yoktur. İşletmenin dönemsel olarak ekonomideki enflasyondan etkilenme oranını gösterir. Bu bağlamda işletmenin sermaye düzeltmelerinde önceki yıla göre bir azalma olduğunda bu durum işletmenin lehine bir durumdur. Çünkü bir önceki yıla işletmenin enflasyondan daha az etkilendiğini göstermektedir. O halde sermaye düzeltmesi farkları hesabında artış istenmeyen bir durum olarak kabul edilir ve bu artışların finansal durumu olumsuz yönde etkilemesi kaçınılmazdır.

Karşılıklı İştirak Sermaye Düzeltmesindeki Değişmelerin Finansal Duruma Etkisi

Özkaynaklar altında gösterilen ödenmiş sermayenin belirli bir bölümü şirket tarafından satın alındığında vergi düzeltmeleri sonrası alım maliyeti özkaynaktan düşülerek gösterilir. Satın alınan hisse senetleri karşılıklı iştirak sermaye düzeltmesi olarak sınıflanır. Söz konusu hisse senetleri satıldığında ya da ihraç edildiğinde, elde edilen tutar özkaynakta artış olarak muhasebeleştirilir ve işlem sonucunda elde edilen kazanç ya da kayıp geçmiş yıl kar zararı olarak sınıflandırılır. Buna göre karşılıklı iştirak sermaye düzeltmesi hesabının tutarında önceki yıla göre bir artış gerçekleşmesi durumunda bu değişim gerçek bir artış değildir. İşletme kendi hisselerini aldığı için gider şeklinde gösterilmiştir. İşletmenin finansal durumunun analizinde bu hesabın gerçek bir artış veya azalış yaratmayacağı bunun görünürde bir değişme olduğunun bilinmesi ve buna göre yorumlanması gerekmektedir.

Kar veya Zararda Yeniden Sınıflandırılmayacak Birikmiş Diğer Kapsamlı Gelir ve Giderlerdeki Değişmelerin Finansal Duruma Etkisi

Kar veya zararda sınıflandırılmayacak gelir veya giderler olarak işletmenin maddi duran varlıklar değer artış fonları ve aktüeryal kayıp/ kazanç fonu gösterilmektedir. Maddi duran varlıkların yeniden değerlendirilmesi ile elde edilen tutarlar özkaynaklar üzerinde bir artış yaratıyormuş gibi gözükse de bu artış gerçek bir artış değildir. Başka bir ifade ile bu artışlar görünürde (zahiri) artışlardır. Çünkü bu varlıklar satışa söz konusu olduğu zaman gerçek değeri üzerinden satılacak olup geçmiş yıl karları hesabında izlenecektir.

Kar veya Zararda Yeniden Sınıflandırılacak Birikmiş Diğer Kapsamlı Gelirler ve Giderlerdeki Değişmelerin Finansal Duruma Etkisi

Bu hesap kaleminde ise finansal riskten korunma ve yabancı para çevrim farkları izlenmektedir. Bu kalemlerde meydana gelen değişmeler işletmelerin özkaynak karlılığını etkilediği için işletme adına önemlidir. İşletmenin döviz üzerinden yaptığı işlemlerde ve finansal riskli faaliyetlerde etkili bir politika oluşturması işletmenin gelecekte bu faaliyetlerden elde ettiği zararı minimize edebilir.

Hisse Senedi İhraç Primlerinki Değişmelerin Finansal Duruma Etkisi

Gerçek kar büyüklüklerinin yanı sıra görüntü (fiktif) büyüklüklerin de yer aldığı sermaye yedeklerinde meydana gelen değişmeler finansal durumu etkilemektedir. Günümüzde her şirket sermaye yedeği ayırmamaktadır. İşletmelerin finansal tabloları incelendiğinde hisse senedi ihraç primleri kaleminde bir değişme olmadığı görülebilmektedir.

İşletmeler sermaye artırımına gitmesi ve bunu da ödenmiş sermaye şeklinde yapması işletmenin ortakları açısından dezavantaj oluşturmaktadır. Çünkü işletme otofinansman yardımıyla sermaye artırımı yapmamıştır. Ortaklara hisse senedi ihraç primi verilmediği için işletmeye ek maliyetler yüklenebilir bu durum işletmenin aleyhine sonuçlar doğurabilmektedir. Çünkü dağıtılan kar paylarından tatmin olmamış ortaklar olacaktır.

Hisse senetlerinin nominal değerinden yüksek bir bedelle satılması işletme lehine yorumlanabilmektedir. Türkiye koşulları dikkate alındığında yeniden değerleme artışları, ilgili varlıkların yeniden değerleme oranında değerinin artması sonucunda pasifi dengeleyici bir unsur olmaktadır. Bu artış sonucunda işletmenin kapasitesi artmadığı gibi aktif anlamında yeni bir fon girişi de söz konusu olamamaktadır. Bu durum ise işletmelerin finansal durumunun doğru yansıtıp yansıtmadığı bir tartışma konusu olabilmektedir.

Kar Yedeklerindeki Değişmelerin Finansal Duruma Etkisi

Özkaynaklar içerisinde büyüklük olarak ilk sırayı otofinansman ve dönem net karından sonra kar yedeklerinin alması istenen bir durumdur. Bu sırayı izleyen bir işletme özkaynaklarını otofinansman olarak desteklemiş olacaktır.
İşletmelerin faaliyetleri sonucunda elde etmiş oldukları karlar, finansal durumlarını değişik yönlerden etkilemektedir. Elde edilen karların ortaklara hisse sahiplerine dağıtılmadan işletme bünyesinde alıkonulması özkaynakları otofinansman olarak desteklemektedir.
İşletmeler elde ettikleri karlarını dağıtmayarak yeni fon sağlanmasında kullanabilmektedirler. Bu durum işletmenin kar ölçeği konusunun önemine dikkat çekmektedir. Yüksek kar ölçeğine sahip işletmeler karlarını ortaklara ve hissedarlara dağıtmadıkları zaman işletmenin değerine olumlu bir katkı sağladığı gibi özkaynakları da otofinansman olarak desteklemektedir. İşletme yabancı kaynaklara başvurmadan fon sağlayacağı için finansal durumunda olumlu değişmeler meydana gelebilecektir. İşletme bu şekilde sürdürülebilirlik kazanırsa gelecekte de yatırımcıların dikkatini çekecek ve işletmenin aktif değerine olumlu katkı yapması muhtemel bir durum olacaktır.

Büyük yatırımcılar için önemli olan işletmenin karından çok karlılığıdır. Ayrıca elde edilen karlar ortaklara dağıtılmadığından işletmenin hisse senedi fiyatları yükselecek bu durumun da işletmenin piyasa değerine olumlu katkı sağlaması mümkün olacaktır. Böylece işletmeye yeni yatırımlar yapılması ve finansal durumun güçlenmesi kaçınılmaz olacaktır.

Geçmiş Yıllar Karları ve Zararlarındaki Değişmelerin Finansal Duruma Etkisi

Özkaynaklar içerisinde zarar istenmeyen bir durumdur. Zarar kalemleri olan dönem net zararı ve geçmiş yıllar zararlarının hiç olmaması veya olması durumunda son sırada olması özkaynakların dağılımının uygun olması açısından önem taşımaktadır (Karagül, 2003: 33).

Bu hesapta meydana gelen değişmelerin finansal duruma etkilerini görebilmek için dikkat edilmesi gereken iki hesap vardır. Bunlar; maddi duran varlık değerleme farklı ile aktüeryal kazanç ve kayıplardır. Çünkü bu hesaplar kar veya zararda sınıflandırılmadığı için oluşan değerleme farkları geçmiş yıl kar/ zararları hesabında izlenmektedir. Bu durum ise işletmenin özkaynaklarında görünüşte bir kar ya da zarar oluşturmaktadır. Aynı zamanda işletme bir maddi duran varlığa yatırım yapması halinde bundan kaynaklı değerleme farkları da geçmiş yıl kar/ zararını etkileyecektir.

Dönem Net Karındaki Değişmelerin Finansal Duruma Etkisi

Dönem net karı vergi sonrası kar olarak bilançonun öz kaynaklarında otofinansmanı destekleyici bir kalem olarak yer alır. Bu karın karşılığında dönen varlıklara fon girmektedir ve dönem net karı bu şekilde mali durumu güçlendireceği gibi ortaklara kar dağıtımında ve yedek akçe ayrımında ortakların ve işletmenin lehine sonuçlar yaratır (Bektöre, Çömlekçi ve Sözbilir, 2013: 57).

Özkaynakların otofinansman olarak desteklenmesi bakımından dönem net karının diğer özkaynak kalemlerine oranla daha fazla olması istenen bir durumdur. Bilgi kullanıcılarının buradaki elde edilen kar tutarına bakarak işletmenin içinde bulunduğu finansal durumunu doğru bir şekilde analiz edebilmeleri ve yorumlayabilmeleri için gelir tablosunu da incelemeleri gerekmektedir.

Burada önemli olan ve dikkat edilmesi gereken 3 husus vardır. Bunlar; bu karın gerçek bir kar mı olduğu, karın nasıl oluştuğu, elde edilen karın süreklilik arz edip etmediğini ve işletme ile ilgilenen taraflar açısından ne anlam ifade ettiğini açıklayabilmek adına gelir tablosunun analiz edilmesi gerekmektedir. Bu nedenle çalışmamızın bu kısmında bu konu üzerinden değerlendirme yapılacaktır.

Özkaynak Değişmelerinin Faaliyet Sonuçlarına Etkisi

İşletmelerin gelirlerini ve giderlerini belirli ilkelere göre düzen içerisinde gösteren gelir tablosu, bilgi kullanıcılarına dönemin faaliyet sonuçlarını sunmaktadır. Özkaynak değişmelerinin işletmenin faaliyet sonuçlarına etkisi; brüt satış karı veya zararı, faaliyet karı veya zararı, dönem net karı veya zararı başlıkları altında incelenecektir.

Özkaynak Değişmelerinin Brüt Satış Karı veya Zararına Etkisi

Brüt satış karı bir işletmenin ana faaliyetinin olumlu bir sonucudur. Diğer bir deyişle mal ve hizmet satışlarından elde ettiği net hasılattan bu hasılatı elde etmek için katlandığı giderlerin çıkarılması sonucundaki pozitif değere Brüt Satış Karı negatif değere ise Brüt Satış Zararı adı verilmektedir.
Net hasılata ulaşmak için brüt satışlardan satış indirimleri olarak satış iadeler ve satış iskontoları düşülür. İşletmeler için satış iade ve iskontoları istenmeyen bir durumdur çünkü bu kalemlerin yüksek olması ve hasılatı azaltması işletmenin satışlarda zorlandığı anlamına gelmektedir. Net satışlardan satılan malın / ticari malın ya da hizmet maliyetinin çıkarılmasıyla brüt satış karına ulaşılır. Brüt satış karının, kendisinden sonra gelen giderleri karşılayıp yeterli bir net dönem karı bırakılacak büyüklükte olması istenir.

Brüt satış karının büyük olması, satılan mal ve hizmet maliyetinin düşük olmasına bağlıdır. İmalat işletmelerinde brüt satış karının hasılatının yarısı kadar olması beklenirken ticaret işletmelerinde kar oranı düşük olabilir. Dönem net karına brüt satış karının katkısının fazla olması istenir. Böyle bir durum, karlılığın sürekli olacağına işaret etmektedir. Nakit akışları ve yöneticilerin amaçlarına ulaşma dereceleri yüksek olacaktır.

Sonuç olarak, İşletmelerin ana faaliyetinden brüt satış karı elde etmesi önemlidir. Brüt satış zararı istenmeyen bir durumdur. Bu durum, işletme yönetiminin başarısızlığının bir göstergesidir. Brüt satış karının ana faaliyetten elde edilmiş olması çok önemlidir. Bu durum ise işletmenin karlılığının devam edeceğini yani gelecekte de sürdürülebileceğini gösterir. İşletmeler için brüt satış karı ne kadar büyük olursa o kadar iyidir. Çünkü brüt satış karı dönem net karında yeterli büyüklükte pay verebilmektedir (Bektöre, Çömlekçi ve Sözbilir, 2013: 56).

Özkaynak Değişmelerinin Faaliyet Karı veya Zararına Etkisi

Faaliyet karı, satılan mal ve hizmetin maliyetine dahil edilemeyen fakat ana faaliyetin sürdürülebilmesi bakımından kullanılması gereken araştırma ve geliştirme giderleri, pazarlama satış ve dağıtım giderleri ile genel yönetim giderleri toplamının brüt satış karından çıkarılması suretiyle hesaplanır. Bu üç gider faaliyet giderleri olarak adlandırılmaktadır.

Faaliyet giderleri ana faaliyetin sürdürülmesi için mutlaka yapılır. Bu giderler brüt satış karının belirli bir oranına kadar makul karşılanabilir. Ancak brüt satış karından fazla olup işletmenin dönemi, faaliyet zararı ile kapatması hiçbir zaman istenilmez. Diğer taraftan işletmenin faaliyet giderinin büyüklüğü işletmenin faaliyet türüne göre değişmektedir. İmalat işletmeleri ile büyük işletmelerde bu tür giderler yüksektir. Ticaret işletmeleri ile küçük ölçekli işletmelerde daha düşük seviyede olması beklenmektedir.

Faaliyet karı işletmenin ana faaliyetten sağladığı net kar özelliği taşımaktadır. Bu nedenle faaliyet karı ne kadar büyük olursa o kadar iyidir. Ana faaliyetten meydana gelmiş olması bu karın gelecekte de elde edileceği varsayımının yapılmasına neden olur. Bu karın büyüklüğü ise kendisinden sonra gelen bölümlere yetecek kadar olmalıdır. Fakat en önemlisi dönem net karına yeterli miktarda ulaşacak kadar olması gerekmektedir (Bektöre, Çömlekçi ve Sözbilir, 2013: 56).
Faaliyet karı işletmelerin özkaynaklarını otofinansman yönünden etkilemektedir. Faaliyet karının yeterli büyüklükte olması işletmelerin otofinansman yönünden güçlü olduklarını ve elde ettikleri dönem net karının gelecekte de devam edeceğini göstermektedir.

Özkaynak Değişmelerinin Dönem Net Karı veya Zararına Etkisi

Dönem net karı veya zararı, işletmenin tüm faaliyetlerinin net sonucunu oluşturmaktadır. Zarar istenmeyen bir sonuçtur. Gelir tablosundaki dönem net karı kalemi aynı zamanda finansal durum tablosundaki dönem net karı kalemidir. Bu anlamıyla gelir tablosu, finansal durum tablosunda yer alan dönem net karının veya net zararının ayrıntılı oluşumunu ifade etmektedir. Bu oluşum şekli ise işletme ilgilileri için önemli bir bilgidir.
İşletmenin sektör ortalaması ve hatta üzerinde bir tutarda kar elde etmesi beklenir. Elde edilen bu karın ana faaliyet karı ağırlıklı olması olumlu karşılanır. Böyle bir durum da işletmenin gelecekte karlılığını devam ettireceği anlamına gelmektedir. İşletmenin dönemi karla kapatması ve bu karın yüksek olması işletme faaliyetlerinin finansal yapıya olumlu katkı sağlaması bakımından lehine yorumlanır. Bu durumda özkaynakların otofinansman unsurları, ödenmiş sermayeye göre daha fazla olacaktır. İşletme ortaklarına ise daha fazla kar dağıtılarak işletmenin piyasa değeri arttırılacaktır. Piyasa değeri artan işletme ise gelecekte kredi verenler ve potansiyel yatırımcılar tarafından tercih edilebilecektir (Sevim, 2003: 72).

Özkaynak Değişmelerinin Aktif Karlılığa Etkisi

Bir işletmenin varlıkları borç ve öz sermayeden oluşmaktadır. İşletmeler varlıklarını yabancı kaynaklar, ödenmiş sermaye ve otofinansman kaynakları ile finanse etmektedir. Yabancı kaynaklar borç verenlerin işletme varlıkları üzerindeki haklarını; ödenmiş sermaye ve otofinansman kaynakları ise özkaynakları oluşturarak işletme sahip ve ortaklarının varlıklar üzerindeki haklarını ifade eder. Bu iki taraf işletmenin karlılığıyla yakından ilgilidirler. İşletme sahipleri ve ortakları yapmış oldukları yatırımın getirisini merak ederek yüksek bir kar elde etme beklentileri vardır (Sevim, 2016:139).
Aktif kârlılık, işletmelerin varlıklarını nasıl kullandığı ve bunun sonucunda ne kadar kar elde ettiğini göstermektedir. Varlıkların işletme yönetimi tarafından verimli kullanılıp kullanılmadığı konusunda bilgiler vererek yatırımcıların ve borç verenlerin doğru karar almalarında önemli bir rolü vardır. Aktif karlılığı yüksek olması işletmenin varlıklarını verimli kullandığını göstermektedir. Bu durum karlılığı etkileyerek daha fazla kar elde edilmesini sağlayacaktır.

ÖZKAYNAK DEĞİŞİM TABLOSU BİLEŞENLER ARASI İLİŞKİLERİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

Çalışmamızın önceki bölümlerinde vurguladığımız gibi, özkaynakların kendi içerisinde otofinansman ağırlıklı olması istenen bir durumdur. Özkaynakların otofinansman ağırlıklı olması işletmeyi gereksiz faiz yükünden ve borçlanmadan korumaktadır. Fakat bazı faktörler işletmelerin otofinansman ağırlıklı değil özkaynak ağırlıklı olarak faaliyetlerini sürdürmesine neden olmaktadır.

İşletmelerin uzun vadeli kaynak kullanımlarında tercihlerini etkileyen belirli faktörler vardır. Yabancı kaynak oranı çok yüksek olan işletmeler olduğu gibi özkaynak ağırlıklı faaliyetlerini devam ettiren işletmeler de oldukça fazladır. İşletmeler uzun vadeli finansman tercihlerinde farklı nedenlerden dolayı özkaynağa yönelebilirler (Akgüç, 2011: 756; Okka, 2009: 752). Bu nedenleri; işletmenin büyüklüğünün göstergesi olan çalışan sayısı, aktif büyüklüğü ve net satışları, aktif büyüme oranı, faaliyet karı / dönem net karı oranı şeklinde sıralamak mümkündür.

İşletmenin Büyüklüğü

Bir işletmenin büyüklüğünü, aktif büyüklük, çalışan sayısı, işletme yaşı ve net satışları belirler. İşletme büyüklüğü, daha kolay fon bulma, düşük faiz oranlarıyla borçlanma ve istikrarlı gelir elde edilmesi olarak açıklanabilir (Albayrak ve Akbulut, 2008: 70). O halde, işletmeler büyüdükçe borçlarının artması beklenen bir durumdur. Bu durumda işletme büyüklüğü borçlanma oranını etkilemektedir.

Büyük işletmeler genellikle faaliyetlerini çeşitlendirmeye yöneldikleri için daha kolay borç bulabilmekte, borçlarını daha düşük faiz ile ödemekte ve tahvillerini daha kolay satabilmektedirler. Çoğunlukla büyük işletmeler yatırımcıların ve kredi veren kurumların güvenini kazanmış oldukları için daha kolay borç bulabilmekle birlikte hisse senetlerine daha kolay alıcı bulmaktadırlar (Seval, 1981: 227-228).

Küçük firmalarda durum daha farklıdır. Özellikle yeni kurulmuş olan ve aktif büyüklüğü sektördeki diğer işletmelere oranla düşük olanların alternatif finansman kaynakları ve imkanları sınırlıdır. Bu nedenle daha çok öz sermaye veya satıcı kredileri ile yetinmek zorundadırlar ( Akgüç, 1998: 510.).

Yeni kurulan işletmeler kısa sürede büyük yatırımlar yapmak isteyebilmektedirler. Bu yatırımlar için gerekli fonlar ya yeni ortak alımı ya da hisse senedi ihraç yoluyla olmaktadır. Bu durum, özkaynaklarda ödenmiş sermayeyi arttıracak ve yeni ortak alımı nedeniyle hisse başına kar azalacaktır. Bu durumda kar yedeklerini ve sermaye yedeklerini etkileyecektir.

Borç verenlere göre büyük işletmeler, finansal faaliyetlerini (portföylerini) daha rahat çeşitlendirip, nakit akımlarında meydana gelebilecek dalgalanmalara karşı daha etkili hareket etmektedirler. Bu da, büyük işletmelerin iflas riskini daha rahat kontrol altında tutabilmelerine olanak vermektedir. Büyüklük ile iflas riski arasında ters yönlü ilişki söz konusudur. Yani işletmenin piyasa değerindeki düşüş iflas etme olasılığını arttırmaktadır. Böylelikle, işletme büyüklüğü arttıkça borçlanma oranının da artması beklenmektedir (Fıratoğlu, 2005: 10).

İşletmelerin sahip oldukları varlık ve bunların niteliği borçlanma kapasitesi hakkında bilgi verir. Aktiflerini maddi duran varlık ağırlık olan işletmeler her hangi bir kriz döneminde bu varlıklarını elden çıkartarak atlatabilmektedirler. Aynı zamanda alacaklılar için bir güvence temsil etmektedir. Aktifleri maddi olmayan duran varlık ağırlıklı olan işletmelerde durum farklıdır. Bu işletmeler finansal durumlarında meydana gelebilecek bir sıkıntıda ya da finansal kriz dönemlerinde maddi olmayan duran varlıklarında hızlı bir değer düşüklüğü gerçekleşecektir. Bu durumda işletmeden alacaklı olan taraflar vermiş oldukları nakit değerleri elde etmekte zorlanmaktadırlar. Bu nedenle varlıklarının büyük çoğunluğu bu tür varlıklardan oluşan işletmeler, varlıkları ağırlıklı olarak maddi duran varlıklardan oluşan işletmelere göre borçlanma oranları düşüktür. Birçok çalışma varlık kullanım etkinliği göstergeleri ile sermaye yapısı arasında anlamlı ilişkiyi vurgulamaktadır (Albayrak ve Akbulut, 2008).

Net Satışlar

İşletme büyüklüğünün göstergelerinden biri de işletmenin net satışlarıdır. Brüt satışlar kaleminden satış iadeleri, satış iskontoları ve diğer indirimler düşüldükten sonra net satışlara ulaşılır. Net satışlar brüt satışlar tutarına ne kadar yakın çıkarsa ana faaliyet konusundaki hasılat bakımından işletmenin durumu o nisbette iyi demektir (Bektöre, Çömlekçi ve Sözbilir, 1996: 43).

İşletmenin net satışlarının brüt satışlara yakın olması işletmenin maliyet ve masrafları karşılayacak finansal gücünün yeterli olduğu anlamına gelmektedir. Çünkü satışların maliyet ve masraflarını karşılayacak olan kalem net satış hasılatıdır (Bektöre ve Çömlekçi, 1977: 22).

İşletmelerin istikrarlı kar elde etmeleri için bu karın ana faaliyetten kaynaklı olması gerekmektedir. Net satışların brüt satışlara yakın olması durumu da ana faaliyet konusundaki hasılat bakımından değerlendirilir. Böyle bir durumda işletmenin karın sürekli olacağına işaret etmektedir.

Aktif Büyüklük

Maddi duran varlıkları fazla olan işletmelerin iflas riskinin azaldığı söylenmektedir. İşletmeler böyle bir durumda daha kolay borçlanmaktadır. İşletmenin maddi duran varlıkları ile borçlanması arasında pozitif ilişki olduğu ifade edilmektedir (Sayılgan vd., 2006: 7). Maddi duran varlıklar maddi ve maddi olmayan olarak ikiye ayrılmaktadır. Genellikle duran varlıkları büyük olan işletmelerin, daha düşük faiz oranı ile borçlandığı söylenebilir. Yine bu kapsamda maddi olmayan duran varlıklara kıyasla maddi duran varlıklar işletmeye daha kolay kaynak getirebilmektedir. Makine satarak para elde etmek, şerefiyeyi paraya dönüştürmekten daha kolay olmaktadır (Uslu, 2015:31).

Yatırım kararı veren bir işletme açısından duran varlıklar önem arz etmektedir. Bu kapsamda duran varlıkların yenilenmesi, işletme dışı bırakılması, duran varlıklara yapılan yatırımın azaltılması, duran varlıkların satın alınması ya da kiralanması, duran varlıkların amortismanı, duran varlıkların yeniden değerlendirilmesi işletmenin kârlılığını etkilemektedir dolayısıyla özkaynakların kendi içindeki dağılımını da etkilemektedir (Akgüç, 1998: 407)

Aktifler, işletmenin sahip olduğu toplam varlıklarını ifade etmektedir. işletmeye yatırım yapmak isteyen taraflar ilk önce işletmenin bilançosunu analiz ederler. Analiz yaparken dikkat edilen önemli kriterlerden biri de aktifler yani şirketin toplam varlıklarıdır. Aktifler, işletmenin sahip olduğu ekonomik değerleri gösterir. Ancak, işletmelerin finansal büyüklüklerinin göstergesi toplam varlıklarıdır. Fakat bu tek başına işletmenin mali yapısı ve gücü ile ilgili yorumlar yapmak için yeterli değildir. Analizlerde şirketin varlık yapısı, varlıklarda dönem başında ve dönem sonunda meydana gelen artış ve azalışlar dikkate alınmalıdır. Aktifleri şirketin sahip olduğu para, gayrimenkul, menkul, stok ve vb. varlıklarını ifade eder. Aktif büyüme oranı şirketin varlıklarındaki büyüme performansını gösterir (https://www.borsagundem.com, 16.05.2019).

Aktif Büyüme Oranı = (Dönem Sonu Aktifler – Dönem Başı Aktifler) / DönemBaşı Aktifler)*100

Bir işletmenin belli bir dönemdeki aktif büyüme oranını yorumlarken o yıla ait yeniden değerleme oranı göz önünde bulundurulması gerekir. Şöyle ki, 2017 yılında aktif büyüklük oranı %20 olan bir işletme düşünüldüğünde aslında bu oranda bir büyümenin gerçekleşmediğini söyleyebiliriz. Şirketin %20 olan aktif büyüme oranından 2017 yılı yeniden değerleme oranı düşüldüğünde gerçekte %5 lik bir büyüme meydana geldiğini görmekteyiz. Yani işletme 2017 yılında %20’ lik bir büyüme değil %5’ lik bir büyüme gerçekleştirmiştir. Geriye kalan %15 ise gerçek bir büyüme değil görünürde bir artıştır.

Çalışan Sayısı Ve İşletme Yaşı

Mocnik, Slovenya imalat firmalarının finansal yapılarını etkileyen faktörleri belirlemeye yönelik olarak yaptığı araştırmada büyüklükle borç oranı arasında pozitif bir ilişki olduğunu varsaymış ve firma büyüklüğü ortalama işçi sayısı ile ölçülmüştür. Daha çok işçiye sahip olanların daha çok varlıklarla daha büyük firmalar olduğu ve dolayısıyla daha fazla borçlara sahip olacakları beklenmiştir. Araştırma sonucunda beklenildiği gibi borç oranı ile büyüklük değişkeni arasında pozitif bir ilişki elde edilmiştir (Mocnik, 2001).

Faaliyet Karı

Faaliyet karı, işletmenin ana faaliyetlerinin bir sonucudur. İşletmenin ana faaliyetlerinin ne ölçüde kârlı olduğunu göstermektedir (Torun, 2001: 63).

Faaliyet karı olarak işletmelerin geçmiş yıllardaki faaliyet analiz oranları ve sektör ortalamaları da dikkate almalıdır. Faaliyet kârının yüksek olması işletmenin mevcut kârlılığını ve verimliliğini göstermektedir. Fakat karının düşük olması durumunda işletmenin gerçekleştirmiş olduğu faaliyetlerden yeterli kârlılığa ulaşamadığı anlamına gelmektedir. Bu durum işletmenin gelecekteki faaliyetlerini, yatırımlarını ve mevcut durumdaki konumunu olumsuz etkilemektedir (Yılmaz, 2017:63).

Bu nedenle faaliyet karı ne kadar yüksek olursa o kadar iyidir. Karın yüksek olması işletmeyi doyurucu bir dönem net karına ulaştıracaktır. (Bektöre, Çömlekçi ve Sözbilir, 2013: 168). Bu durumda işletme ortaklarına da tatmin olacakları kar dağıtımı gerçekleştirilebilecektir.

İşletmelerin iş riskinin artmasında satış ve karlılığın istikrarlı olamaması rolü büyüktür. Bu nedenle iş riski yüksek olan işletmelerin, finansal açıdan zor durumlara düşmemek amacıyla özkaynak ile finansmanı tercih ettikleri görülmektedir (Terim, 2009: 79).

Borç / Özkaynak Oranı

İşletmelerin mali ihtiyaçları ile bunları nasıl karşıladıkları hakkında bilgiyi borçların, özkaynaklara oranı verir. Bu oran ile işletmenin ne kadar yabancı kaynaklardan yararlanmış olduğu görülebilmektedir. Eğer işletmenin toplam pasifinde özkaynaklar tutarca fazla ise, borç verenler açısından bu durum olumludur. Fakat işletmenin özkaynakları borçlarından daha az ise işte bu durum işletme için risklidir. (Çetiner, 2007: 147).

Borçların özkaynaklara oranı işletmenin özkaynakları ile yabancı kaynakları arasındaki ilişkiyi göstermektedir. Bu oran yabancı kaynakların özkaynaklara bölünmesi ile aşağıdaki şekilde hesaplanmaktadır.

Borç / Özkaynak Oranı= Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar + Uzun Vadeli Yabancı Kaynaklar / Özkaynaklar

Toplam borçların özkaynaklara oranının %100 olması istenilen bir durumdur. Eğer bu oran %100 den büyük çıkarsa, kredi veren kuruluşların işletme sahip veya ortaklarına oranla daha fazla işletmeye yatırımda bulundukları anlamına gelir. Bu durumda işletme ağır faiz yükü ile karşılaşacaktır (Çetiner, 2007: 147). Bilindiği üzere faiz giderleri işletmenin karını azaltmaktadır. Böyle bir durumda, özkaynaklar işletmenin borçlu olduğu kişi ve kurumlar için bir güvence oluşturmamaktadır. Karın azalması özkaynakları miktar ve otofinansman bakımından istenilen düzeyde güçlendirmez. Özkaynaklar toplamı çok küçük olduğunda mevcut aktifle borçların tamamı ödenemeyeceği gibi, ortaklara varlıklardan bir şeyler kalmayacaktır (Bektöre, Çömlekçi ve Sözbilir, 2013: 54).

Borç / özkaynak oranının %100 olması, özkaynak borç dengesinin yeterli olduğu anlamına gelmektedir. Oranın %100’ den küçük olması durumunda ise işletme faaliyetlerinde kullanılan iktisadi varlıkların finansmanında büyük oranda özkaynakların kullanıldığı anlamına gelmektedir. Yani işletme varlıklarını özkaynaklar ile finanse etmektedir. Buna karşılık oranın %100 ’ün üstüne çıkması, üçüncü kişilerden sağlanan kaynakların ortaklardan sağlanan kaynaklardan daha fazla olduğunu gösterir. Borç özkaynak oranı %100’ün altına düştükçe başka bir ifade ile oran küçüldükçe işletmenin olası bir kriz karşısında güç durumda kalma riski azalacaktır (Çabuk, 2013: 67).

Sonuç olarak işletmenin finansal durumdaki başarısını koruyabilmesi için özkaynakların otofinansman olarak desteklenmesi ve yabancı kaynakların özkaynaklardan tutarca az olması istenen bir durumdur. Böylece işletme gereksiz faiz yükü altında kalmayacak ve finansman gideri düşük, dönem net karı ise yüksek çıkacaktır.

Aktif Karlılık

İşletme literatürü incelendiğinde, aktif karlılık ile şirketlerin özkaynak yapıları arasında güçlü bir ilişki olduğu görülmektedir. Ancak araştırma kapsamına alınan işletmelerin aktif karlılıkları düşük olması sebebiyle özkaynak yapısı ile arasında bir ilişki ortaya çıkmamıştır.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
BIST- 100 ŞİRKETLERİNDE ÖZKAYNAK DEĞİŞİM TABLOSUNUN
YAPISAL ANALİZİNE İLİŞKİN BİR ARAŞTIRMA


ARAŞTIRMANIN AMACI

Bu bölümde özkaynak değişim tablosunun içeriğinin analiz edilmesi amacıyla Kamu Aydınlatma Platformu’nda yer alan BİST 100’ kayıtlı şirketlerin 2017 yılına ait finansal tabloları incelenmiş ve özkaynak yapısını oluşturan bileşenler ile bunları etkileyen faktörler arası ilişki araştırılmıştır.

Bu araştırmada, işletmelerin özkaynak yapılarının içeriğinin analiz edilmesi amacıyla dikey analiz ve faktör analizi yapılacaktır. Şirketlerin özkaynak yapısını oluşturan bileşenlerde meydana gelen değişmelerin dönem başı ve dönem sonu itibariyle toplam özkaynaklara etkisini tespit etmek ve özkaynaklardaki değişimin zahiri veya gerçekliliğini saptamak amacıyla dikey analiz yapılacaktır. Şirketlerin özkaynak yapılarını hangi faktörlerin ne ölçüde etkilediğini belirlemek, bu etkinin
anlamlı olup olmadığını saptamak amacıyla faktör analizi yapılacaktır.

Bu çalışmanın amacı; analizde kullanılan bağımsız değişkenler ile işletmelerin özkaynak yapıları arasında bir ilişki olup olmadığını tespit etmektir. Çalışmanın sonucunda ise çoklu regresyon analizde kullanılan bağımsız değişkenlerin (çalışan sayısı, işletmenin yaşı, net satışlar, borç/ özkaynak oranı, faaliyet karı, hisse başına kar) işletmelerin özkaynak yapısı üzerindeki etkisi ve aynı zamanda bağımsız değişkenler ile özkaynak yapısı arasında bir ilişki var ise bu ilişkinin yönü ve anlam düzeyi belirlenmiş olacaktır.

ARAŞTIRMANIN KISITLARI

Araştırma yapılırken BIST 100’ e kayıtlı şirketler arasından çalışma amacına uygun oldukları varsayımı ile 37 şirket örneklem olarak araştırma kapsamına alınmıştır. Bu bağlamda BIST 100’ de faaliyet gösteren ve çalışma kapsamına giren şirketlerin KAP’ da açıklanmış olan bilanço, gelir tablosu ve özkaynak değişim tablosu ile işletmelerin kendi internet sitelerinden alınmış çeşitli bilgiler kullanılmıştır. Ulaşılan bu 37 şirketin verileri doğrultusunda araştırma yapılmıştır.
Çalışmada; BIST-100 endeksinde bulunmuş ancak faaliyet ve bilanço yapılarının farklı olmasından dolayı; bankalar, sigorta şirketleri ve gayrimenkul yatırım ortaklıkları, mali kuruluşlar analiz kapsamı dışında tutulmuştur.

ARAŞTIRMANIN KAPSAMI

Bu araştırmada, BIST-100 şirketlerinin 2017 yılında yayınlamış oldukları finansal tabloları, faaliyet raporları ve şirket bilgilerinden elde edilen verileri incelenmiştir. Bu verilere Kamu Aydınlatma Platformu ve şirketlerin özel internet adreslerinden ulaşılmıştır. Araştırma, sürekli olarak BIST-100 endeksinde bulunan ve aynı zamanda verilerine tam olarak ulaşılabilen 37 firmayı kapsamaktadır. Araştırma kapsamında kullanılan bağımsız değişkenler KAP (Kamuyu Aydınlatma Platformu) ve Borsa İstanbul’un internet sitesinde yayınlanan veriler kullanılarak hesaplanmıştır.

ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ VE HİPOTEZLER

Bu araştırmada Türkiye’de BİST-100’de bulunan ve çalışma kapsamına alınan şirketlerin özkaynak yapısını etkileyen faktörleri belirlemek adına faktör analizi kullanılmıştır. Faktör analizinin tercih edilme sebebi ise araştırmada birden fazla bağımlı değişkenin olmasıdır. Analizler SPSS 11.5 paket programı kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Analiz sonuçları; model özeti, varyans analizi ve katsayılar testi olmak üzere 3 tablo ile sunulmuştur.
Araştırmada test edilen hipotezler;

Hipotez 1: Özkaynakların yapısı üzerinde çalışan sayısının etkisi vardır.
Hipotez 2: Özkaynakların yapısı üzerinde işletme yaşının etkisi vardır.
Hipotez 3: Özkaynakların yapısı üzerinde net satışların etkisi vardır.
Hipotez 4: Özkaynakların yapısı üzerinde aktif büyüklüğün etkisi vardır.
Hipotez 5: Özkaynakların yapısı üzerinde borç/özkaynak oranının etkisi vardır.
Hipotez 6: Özkaynakların yapısı üzerinde faaliyet karının etkisi vardır.
Hipotez 7: Özkaynakların yapısı üzerinde hisse başına kar payının etkisi vardır.

ARAŞTIRMANIN DEĞİŞKENLERİ

Çalışmada bağımlı değişken olarak, işletmelerin özkaynak yapısını oluşturan ödenmiş sermaye, dönem net karı, otofinansman oranı ve toplam özkaynaklar kullanılmıştır. Bağımlı değişkenlere ait veriler, analizde kullanılan işletmelerin öz kaynak değişim tablolarından elde edilmiştir. Her bir bağımlı değişken ilgili işletmenin toplam özkaynaklarına oranlanması sonucu elde edilmiştir. Bağımsız değişken olarak ise, işletmenin büyüklüğünü ifade eden; çalışan sayısı, işletmenin yaşı ve net satışlar ve aktif büyüklük kullanılmış olup bunların yanında borç özkaynak oranı, faaliyet karı ve hisse başına kar kullanılmıştır. Bağımsız değişkenler ile ilgili verilere 2017 yılına ait faaliyet raporlarından ve finansal raporlardan ulaşılmıştır. Borç öz kaynak oranı ilgili işletmenin 2017 yılına ait toplam kısa vadeli ve uzun vadeli yabancı kaynaklarının öz kaynaklara oranlanması sonucu elde edilmiştir. Çalışmada kullanılan bağımlı ve bağımsız değişkenler Tablo 3.1’ de yer almaktadır.

Çalışmada kullanılan bağımlı değişkenlerin ve bağımsız değişkenlerin doğal logaritması alınmıştır. Böylelikle oranlar ile mutlak değerler arasındaki fark azaltılmıştır.

(Çalışmanın tamamına ulaşmak için Ulusal Tez Merkezi’nden “ÖZKAYNAK DEĞİŞİM TABLOSUNUN İÇERİK ANALİZİ VE BIST-100 ŞİRKETLERİNDE BİR ARAŞTIRMA “ başlıklı Funda Özbek Hanım’ın çalışmasını bulup okumanızı öneririm, burada sadece alıntılar yapıyorum)

Tez’den alıntılar yapmaya devam ediyoruz:

Yapılan analiz sonucuna göre; Aktif büyüklük dışındaki faktörlerin toplam özkaynaklar üzerinde etkilerinin anlamsız olduğu sonucuna varılmıştır. Toplam özkaynakların aktif büyüklükle aralarındaki ilişkinin anlamlı olduğu sonucu ortaya çıkmıştır. Gerçekleştirilen faktör analizi sonucunda, araştırma kapsamındaki değişkenlerden üç tanesinin özkaynak yapısını etki ettiği görülmüştür. Hipotez sonuçlarına göre net satışlar, aktif büyüklük ve faaliyet karının işletmelerin özkaynak yapıları üzerinde etkilerinin olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Faaliyet karı bilindiği üzere
işletmenin otofinansman yönünden gücünü ifade etmektedir. Yüksek bir faaliyet karı işletmenin özkaynaklarının otofinansman olarak desteklenmesini daha fazla kar elde etmesini ve bunun sonucunda işletme ortaklarına doyurucu bir kar payı dağıtımı yapmasını sağlayacaktır. Aynı zamanda yeterli aktif büyüklüğe sahip işletmeler varlıklarını verimli kullanmayı başarabilmeleri halinde karlılıklarında artış sağlanacaktır. Bu durumda daha fazla kar payı dağıtılmasına neden olacaktır. Şunu da belirtmekte fayda var ki, özkaynakları otofinansman ağırlıklı olan işletmelerin hisse sayısı az olacağı için yine ortaklara daha fazla temettü dağıtımı yapılabilecek bu durum işletmenin piyasa değerini arttıracaktır. Çalışmamızda yer alan dikey analiz ile işletmelerin sahip oldukları özkaynakları cari ve önceki dönem itibariyle analiz ederek değişmeler ortaya çıkartılmıştır. Analiz ile ortaya çıkan özkaynak değişmelerine bakıldığında işletmelerin yeterli kar elde etmediklerini çoğunlukla kar yedekleri ve sermaye yedekleri ayırmak yerine geçmiş yıl karları hesabında biriktirdikleri görülmüştür. Aynı zamanda gerçekleşmemiş gelir ve giderlerin özkaynaklar içerindeki payının dönem net karına göre fazla olduğu görülmüştür. Bu durum tabi ki işletmelerin özkaynaklarının güçlü olmadığını ve sahip olunan toplam özkaynakların büyük bir yüzdesinin gerçekleşmemiş gelir ve giderler ile geçmiş yıl karlarından oluştuğunu ifade etmektedir.
İşletmelerin, daha fazla kar elde edebilmeleri için öncelikle ödenmiş sermayeyi, yani hisse sayısını azaltmaları gerektiğini söyleyebiliriz. Böylece ek maliyetlerden kurtularak karlılık artırılacaktır.

SONUÇ

Ekonomik ve finansal nedenlerle birlikte işletmeler bir dizi sorunlar yaşamaktadır. Global anlamda yaşanan krizler ve buna bağlı olarak işletmelerin finansal durumlarında meydana gelen belirsizlikler hem işletmenin varlıklarını sürdürebilmelerinde engel oluşturmakta hem de işletmelerle ilgilenen yatırımcıları çok yönlü etkilemektedir. Yaşanan bu gelişmeler işletmelerin varlıklarını sürdürebilmeleri açısından elde etmiş oldukları karıda etkilemektedir. Ayrıca işletmelerin hazırlamış oldukları finansal tablolar aracılığı ile bilgi edinen ve yatırım işlemleri yapan bilgi kullanıcıları da bu gelişmelerden payını almaktadır. İşletmelerin faaliyetleri hakkında her türlü bilgiye hızlı, güvenilir ve düşük maliyetle ulaşmak isteyen bu gruplar için finansal tabloların analizinin önemi her geçen gün artmıştır.

İşletmelerin faaliyetlerini sürdürürken varlıklarını ve kaynaklarını iyi yönetmeleri ve verimli kullanmaları gerekmektedir. İşletmelerin varlıklarında ve kaynaklarında meydana gelen değişmelere bağlı olarak işletmelerin finansal durumu da dönemler itibariyle farklılıklar göstermektedir. İyi yönetilen varlık ve kaynak kalemleri işletmelerin değerini piyasada oluşan mevcut değerlerinin üzerine de çıkabilir ya da altına da düşebilmektedir. Bu durumda işletmenin karlılığını etkilemektedir. İşletmelerin finansal durumundaki meydana gelen bu değişmeler ise bilgi kullanıcılarını, potansiyel yatırımcılarını, ilgili sektörde yer alan rakip işletmeleri yakından ilgilendirmektedir. İşte bu nedenlerden dolayı özkaynak değişim tablosunun içerik analizi büyük önem taşımaktadır. Özkaynak değişim tablosu, işletmenin karlılık durumlarında ve varlıklarında meydana gelen değişmeleri nedenleriyle birlikte göstermesi bakımından bilgi kullanıcıları için önemli bir yere sahiptir. Bu açıdan özkaynaklarda meydana gelen değişmelerin analiz edilmesi de önemlidir. Özkaynaklar değişim tablosu işletmeye borç verenler başta olmak üzere ortaklar, potansiyel yatırımcılar gibi bilgi kullanıcıları bakımından ilgili ve önemli bilgiler içermektedir. Borç verenler bakımından özkaynaklar bir güvence oluşturmaktadır. Özkaynakların artış yönünde değişim göstermesi üzerine bu güven artmaktadır. Ortaklar ve potansiyel yatırımcılar, tablodan özkaynak unsurlarındaki değişmeleri ayrıntılı olarak görür ve özkaynakların ödenmiş sermaye veya otofinansman kaynakların ayrımındaki değişimi yorumlayabilir.

İşletme içi bilgi kullanıcılar finansal durumdaki değişmeleri analiz ederek işletmenin varlığını sürdürebilmek, kaynakların yönetiminde ve kullanımın etkinlik sağlamak, işletme kapasitesinin nasıl kullanılması gerektiğini planlamak ve işletmenin değerini piyasa değerinin üzerine çıkarmak adına önemli kararlar alabilmektedirler.
Diğer taraftan işletme yöneticileri, işletmenin sektörde meydana gelen gelişmelerden uzak kalmamasını, rekabet şartlarından kopmaması ve olası fırsatlardan yararlanmasını öngörebilmek açısından finansal durumdaki değişimleri analiz etmek isteyebilir. Ayrıca işletmenin rekabet gücünü geliştirmek adına, yöneticiler sektör ortalamalarını kullanarak gelecekte işletmenin başarısının arttırılması için hangi önlem ve kararların alınmasını da tespit edebilmektedirler. Nihayetinde ise gerekli analizler yapılması ve alınan kararların uygulamaya konulması sonucunda ise işletmenin hem karı arttırılabilmekte hem de sektördeki diğer şirketler ile karşılaştırılarak karlılığı artırılabilmektedir.
İşletme dışı bilgi kullanıcıları finansal durumdaki değişmeler ile ilgili iki hususu merak ederler. Birincisi değişmelerin zaman içerindeki gösterdiği davranışı takip ederek işletmenin finansal durumunda istikrar olup olmadığını ölçmek isterler. Burada işletme bilgileri kullanılarak, potansiyel yatırımcılar ya da diğer bilgi kullanıcıları tarafından analizler yapılır. İşletmenin finansal durumundaki başarısı dönemler itibariyle analiz edilerek ve dönemler kendi içerisinde karşılaştırılarak, yatırımcılar tarafından işletmeye yatırım yapılıp yapılmaması konusunda kararlar
alınabilir. Bu açıdan özkaynak değişim tablosunun analizi büyük önem taşımaktadır. İkincisi ise işletme dışı bilgi kullanıcıları işletmeyi, sektördeki başka işletmelerle karşılaştırmak isterler. İşletmenin sektörle karşılaştırılıp, mevcut finansal durumunun sektör ortalamasının altında mı yoksa üstünde mi olduğunu öğrenmek yatırımcılar açısından önem taşımaktadır. Çünkü işletmeye yatırım yapmak isteyen yatırımcılar, işletmeye koymuş oldukları sermayelerini mümkün olan en kısa sürede geri almak isterler. Burada da işletmenin bilgileri kullanılarak, işletmenin yapısına ilişkin analizler gerçekleştirilir. Yatırımcılar, işletmenin finansal durumunu sektör ortalamaları ile karşılaştırılarak yatırım yapılması açısından güven verip vermediğini ölçerler. Yatırımcılar açısından işletmenin elde edeceği kardan çok işletmenin karlılığı önem arz etmektedir. Bu bağlamda yatırımcıların işletmenin karlılığının yüksek olmasına göre yatırım yapmaları muhtemel bir durum olacaktır. İşletmelerin özkaynak yapısını oluşturan ve çalışmamızda bağımlı değişkenler olarak modele konulan; ödenmiş sermaye, otofinansman, dönem net karı ve özkaynaklar ile işletme büyüklüğünü ifade eden çalışan sayısı, işletme yaşı, net satışlar ve aktif büyüklük, borç / özkaynak oranı, faaliyet karı, hisse başına kar payı değişkenleri arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla, faktör analizinden yararlanılmıştır. Faktör analizi sonucunda işletmelerin özkaynak yapılarını etkileyen faktörlerin; net satışlar, aktif büyüklük ve faaliyet karı olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Özkaynakları etkileyen en önemli faktörün aktif büyüklük olduğu saptanmıştır. Diğer bağımsız değişkenlerin ise özkaynak yapısı üzerinde etkileri anlamsız çıkmıştır. Özkaynaklarda cari ve önceki dönemde meydana gelen değişmeleri saptamak ve bunlar sonucunda işletmenin mevcut ve gelecekte ki durumu hakkında tahminlerde bulunmak amacıyla dikey analiz yapılmıştır. Yapılan dikey analizi sonucunda ise işletmelerin genellikle özkaynaklarının otofinansman ağırlıklı olduğu ve özkaynaklar içinde ise geçmiş yıl karlarının, dönem net karının ve gerçekleşmemiş gelir ve giderlerin ağırlıklı olduğu gözlemlenmiştir. Analiz sonucunda, imalat sanayi sektöründeki şirketlerin özkaynaklarının otofinansman ağırlıklı olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Otofinansman kaynakları arasında ise geçmiş yıl karlarının ağırlıklı olduğu ve bunu dönem net karının ve gerçekleşmemiş gelir giderler kaleminin takip ettiği saptanmıştır. İmalat sanayi sektörünün alt sektörlerinden Gıda, içki ve tütün sektöründeki şirketlerin özkaynaklarını otofinansman ağırlıklı olarak oluşturdukları görülmüştür. Otofinansman kaynakları içinde ise gerçekleşmemiş gelir ve giderler ile geçmiş yıl karları kalemlerinin ağırlıklı olduğu görülmüştür. Taş ve toprağa dayalı üretim yapan işletmelerin özkaynaklarının otofinansman ağırlıklı olduğu görülmüştür. Otofinansman kaynakları arasında geçmiş yıl karları, dönem net karı ve gerçekleşmemiş gelir ve gider kalemlerinin toplam özkaynaklar içindeki payının daha fazla olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bununla birlikte sektör genelinde dönem net karı kaleminin özkaynaklar içindeki payı düşük ve yetersiz olduğu saptanmıştır.
Kimya petrol ve kauçuk üretimi yapan işletmelerin özkaynak dağılımına bakıldığında ise ödenmiş sermayenin yüzdelik olarak yüksek olduğu saptanmıştır. Ancak işletmenin otofinansman kaynaklarının toplamda daha fazla yüzdelik değere sahip olması nedeniyle otofinansman ağırlıklı bir özkaynak yapısı olduğu görülmüştür.
Metal ana sanayi sektörü genelinde özkaynakların otofinansman bakımından yeterli büyüklükte olmadığı görülmüştür. Ancak CEMTS işletmesinde cari dönemde dönem net karında meydana gelen artış yatırımcılar ve borç verenler için güven unsuru olarak görülmesi bakımından olumlu yorumlanmıştır. Metal eşya makine ve gereç sektöründe yer alan işletmelerin özkaynaklarını
otofinansman ağırlıklı oluşturdukları görülmüştür. Geçmiş yıl karlarının otofinansman kaynakları içinde ağırlıklı olduğu saptanmıştır. Toptan ve Perakende Ticaret Sektöründeki işletmelerin özkaynaklarını otofinansman ağırlıklı oluşturdukları görülmüştür. İşletmelerin elde etmiş oldukları
dönem net karının özkaynaklar içerisindeki payı özkaynakların otofinansman olarak
desteklendiği sonucuna ulaştırmıştır. Ulaştırma Haberleşme ve Depolama Sektörü genelinde özkaynakların kendi içindeki dağılımında özkaynakların geçmiş yıl karları ağırlıklı olduğu ve dönem net karının özkaynaklar içindeki büyüklüğünün yetersiz olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Madencilik Sektöründeki işletmelerden olan IPEKE ve KOZA işletmelerinin üzerinde 3. kişilerin daha fazla söz sahibi olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Otofinansman kaynakları arasında kar yedekleri ve dönem net karı yüzdelerinin düşük olduğu görülmüştür. Bununla birlikte genel olarak sektördeki işletmelerin otofinansman ağırlıklı özkaynak oluşturdukları görülmüştür. Fakat dönem net karının ve kar yedekleri kaleminin payı oldukça düşük olması sebebiyle özkaynakların otofinansman gücü
yetersiz bulunmuştur. Elektrik sektöründe bulunan işletmelerin daha çok ödenmiş sermaye ağırlıklı
olarak özkaynak oluşturdukları görülmüştür. Bu durum her işletme için ek maliyet oluşturmaktadır. Sektör genelinde özkaynaklar otofinansman olarak desteklenmekle birlikte dönem net karının sahip olduğu payın düşük olması işletmelerin aleyhine bir durumdur. Böyle bir durumda özkaynakların otofinansman yönü zayıftır diyebiliriz.

Sonuç olarak işletmelerin karlılıklarını arttırabilmeleri ve bunu istikrarlı hale getirebilmeleri için ödenmiş sermaye yoluyla finansmanı değil otofinansman yoluyla finansmanı seçmeleri doğru bir tercih olacaktır. Özkaynaklarını ödenmiş sermaye ağırlıkta olan sektörlerin zarar elde ettikleri gözlemlenmiştir. Bu duruma örnek olarak elektrik, elektronik sektörünü gösterebiliriz. Aynı zamanda bu işletmelerin dönem net karlarında azalma meydana geldiği görülmüştür. Bu nedenle işletmelerin
özkaynaklarının otofinansman ağırlıklı olması gerekmektedir. Otofinansman içinde ise dönem net karı ve kar yedeklerinin olması, bu bileşenler yeterli yüzdeliklere sahip değiller ise ödenmiş sermayenin bunları desteklemesi gerekmektedir. Yapılan analizler sonucu dönem net karı ve kar yedekleri ağırlıklı bir özkaynak yapısına sahip olan işletmelerin karlılıklarının daha yüksek olduğu gözlemlenmiştir.
Son olarak yatırımcıların ve işletmeye borç verecek tarafların işletmeler ile verecekleri kararlarda zahiri etkenlere dikkat etmeleri gerektiğini söyleyebiliriz. Yapılan analiz sonucunda işletmelerin özkaynaklarını gerçekleşmemiş gelir ve gider kalemlerinde yer alan yeniden değerleme artışlarından etkilendiği görülmektedir. Bu etki gerçek bir değişime neden olmamakla birlikte görünürde farklılıklar meydana
getirmektedir. Yatırımcıların ve borç verenlerin zahiri değişimleri dikkate almaları yararlarına olacağı düşünülmektedir.

KAYNAK:
ÖZKAYNAK DEĞİŞİM TABLOSUNUN İÇERİK ANALİZİ VE BIST-100 ŞİRKETLERİNDE BİR ARAŞTIRMA “(Yüksek Lisans Tezi) Funda ÖZBEK

Yukarıda özkaynak ve özkaynak değişim tablosunun içerik analizi hakkında iki farklı kaynaktan alıntılar yaptık, özkaynak ve özkaynak değişim tablolarının tanımı ve önemi hakkında yeterli bilgi sağladık. Buradan sonra Şişecam üzerinde örnek analizimize devam edeceğiz.

Özkaynak Değişim Tablosu Analizi

Evet, farklı kaynaklardan yaptığımız alıntılar epey uzun oldu, ama bence olması gereken tüm değerli bilgileri tek başlık altında toplamak şahsi kanaatimce güzel oldu.

Şimdi geldik bu öğrendiğimiz bilgilerden sonra, Şişecam’ın özkaynak değişim tablosunu gözden geçirip örnek bir analiz ve yorum yapmaya.

Baktığımızda toplam özkaynakların bir önceki döneme göre 22.491.233 TL’den, 49.363.708 TL ye arttığını görüyoruz. %119’luk ciddi bir artış var çok olumlu.

Ana Ortaklığa Ait Özkaynaklar‘a baktığımızda ise 39.431.881 TL, Kontrol Gücü Olmayan Paylar‘a baktığımızda ise 9.931.827 TL olduğunu görüyoruz.

Şimdi Ana Ortaklığa Ait Özkaynaklar ve Kontrol Gücü Olmayan Paylar demişken bunlarında bir örnek ile tanımını yapmak ve mantığını kavramak gerektiğini düşünüyorum.
Şişecam üzerinde örneklersek; Şişecam’ın kendisine, yani Ana Ortaklığa bağlı bulunan ortaklıklarının diğer ortaklara ait kısımları Kontrol Gücü Olmayan Paylar olarak sınıflandırılıyor. Bu iki kalemi gelir tablolarında da görürüz. Gelir tabloları hakkındaki yazılarıma geldiğimizde orada daha detaylı anlatacağım ama şimdi yine örnek vereyim. Söz gelimi; Şişecam bir dönem sonunda 100 milyon TL kâr etti. Ama gelir tablosunda şöyle bir ayrım görebiliriz; Kontrol Gücü Olmayan Paylar 20 milyon, Ana Ortaklık Payları 80 milyon şeklinde. Bunun anlamı şudur: Şirketler iştiraklerinin kârlarını ve satışlarını da kendi kârları ve satışları gibi toplam gelir tablolarında net dönem kârı içinde gösterirler, bu iki kalemdeki ayrım bize bu konu hakkında bilgi verir. 80 milyon Şişecam’ın kendisine ait olan net kâr, 20 milyon ise diğer ortakların payı yani Kontrol Gücü olmayan diğer ortakların hakkı bulunan kâr. Aynı şekilde özkaynaklar tarafında da bu mantık ile Ana Ortaklığa Ait Özkaynak ve Kontrol Gücü Olmayan Paylar şeklinde bir ayrım vardır. Bu durumda şunu anlıyoruz; Şişecam’ın 39 milyar 431 milyon Ana Ortaklığa Ait Özkaynağı var, 9 milyar 931 milyon da Kontrol Gücü Olmayan Paylar yani bağlı ortaklıklarındaki bütün özkaynakların toplamı ile birlikte toplam 49 milyar 363 milyon 708 bin TL’si var. Bu kalemleri bu şekilde yorumluyoruz.

Ödenmiş Sermaye kalemine baktığımızda, ödenmiş sermayenin toplam özkaynaklara oranı %6,20 ile düşük bir seviyede, şirket özkaynak yapısını ödenmiş sermaye yöntemi ile değilde istenildiği gibi otofinansman yolu ile finanse ediyor bu da istenilen ve arzulanan bir durum olumlu.

Sermaye Düzeltme Farkları’na baktığımızda bir önceki dönem ile aynı kaldığını görüyoruz. Sermaye düzeltme farkları:

“İşletmenin özkaynaklarındaki değerlemeden kaynaklanan farklılıklardan dolayı (genellikle enflasyona bağlı olarak) meydana gelen değişmeler sermaye düzeltmesi farkları hesabında takip edilir. Yani sermaye düzeltmesi farklarının sermayeye eklenme dışında başka bir işlevi yoktur. İşletmenin dönemsel olarak ekonomideki enflasyondan etkilenme oranını gösterir. Bu bağlamda işletmenin sermaye düzeltmelerinde önceki yıla göre bir azalma olduğunda bu durum işletmenin lehine bir durumdur. Çünkü bir önceki yıla işletmenin enflasyondan daha az etkilendiğini göstermektedir. O halde sermaye düzeltmesi farkları hesabında artış istenmeyen bir durum olarak kabul edilir ve bu artışların finansal durumu olumsuz yönde etkilemesi kaçınılmazdır.”(Sermaye Düzeltmesi Farklarındaki Değişmelerin Finansal Duruma Etkisi)

Geri Alınmış Paylar kalemine baktığımızda şirket 39 milyon 213 bin TL tutarında borsadan hisse geri almış. Hisse geri alım programları biz yatırımcılar ve ortaklar için olumlu bir durum. Şimdi bu kısımda çok değerli Mahmut Çiftçi Hoca’mın, Nakit Akış Tabloları hakkında çektiği videoları kaleme alıp bloğuma yüklediğim, Geri Alınmışlar Paylar ile ilgili Mahmut Çiftçi Hoca’mın çok güzel bir ifadesi vardı onu da burada alıntılayıp kullanmak istiyorum. Konu hakkında sizlere fayda sağlayacağı kanaatindeyim.


“Geri alınmış payların şirket üzerinde mekanik ve psikolojik etkileri önemli boyutta ve kavranmasının da yatırımcılar açısından faydalı olduğu kanaatindeyim. Hisse geri alımı şirketin kendi hisselerini satın alarak piyasadaki hisse senedi sayısını azalttığı bir süreçtir. Hisse alım programı yani şirketin paylarını geri alması şirket hisseleri ucuz olduğu için bunu yapabileceği gibi hisse fiyatını yukarı çekmek için de bunu gayet yapabilir. Bir çok duayen yatırımcı şirketlerin hisse geri alım yapmasına büyük sempati duymaktadır. Peter Lynch, Joel Greenblat , William Bernstein gibi duayen yatırımcılar hisse geri alımlarının uzun vade de muhakkak şirket hisse fiyatını yukarı çekmek gibi mucizevi bir etki yapacağını ifade etmektedirler. “Yönetim kurulu başkanı da olsa”, çünkü bu kısım çok soruluyor. “Yönetim kurulu başkanının hisse alımı, bireysel olarak hisse alımı yapılması geri alım programı kapsamında mıdır?” diye o yüzden ifade etmek gereksinimi duyuyorum. Yönetim kurulu başkanı da olsa bir hisse senedini aldığında tedavüldeki hisse senedi sayısı değişmez. Dolaşımdaki hisse sayısından bahsediyoruz burada. Lütfen buraya dikkat edelim burayı direkt ödenmiş sermaye kalemi ile özdeşleştirmeyelim. Dolaşımdaki hisse senedi sayısından bahsediyorum. Lakin bir şirket geri alım programıyla kalıcı veya geçici süre hisselerini geri aldığında dolaşımdaki hisse senedi sayısı azalır ve bu da hisse başı kâr üzerinde mucizevi bir etki yapar. Tabi siz bunu matematiksel olarak hesaplarken sağlıklı hesaplamayı yapmak için hisse başı kârı hesaplarken “Net Kâr/ Ödenmiş Sermaye” formülünü direkt kullanmamalısınız. “Net Kâr /(Ödenmiş Sermaye-Geri Alınan Paylar)” hisse başı kârı bu şekilde hesaplamak lazım, zaten duayen yatırımcılar uluslararası muhasebesel farklılıklarını minimize etmek için hisse başı kârı hesaplarken bu tarzda bir hesaplama metodolojisini tercih ederler. Buna ek olarak bir şirket hisse geri alımı yapmaya başladığında birden fazla yatırım stratejisini benimseyen topluluğun radarına girer. İlk olarak hisse başı kâr ile ilgili bahsettiğimiz o mucizevi mekanik etki, dolaşımdaki hisse senedi sayısı azalıyor, kârlar aynı kalsa bile hisse başı kârlar artıyor. Burada mekanik etkiyi anlattık. Ama burada birde psikolojik etki diye bir ifade var bu nasıl oluyor? Anlattığım kısım işte tam olarak bununla ilgili siz, hisse geri alım programı başlattığınız da birden fazla yatırım stratejisini benimseyen kişinin radarına giriyorsunuz. Nasıl oluyor peki bu ? Birazcık açmak lazım ..Öncelikle siz, hisse geri alım programı başlattığınız da değer yatırımı stratejisini benimseyenlerin radarına giriyorsunuz . Çünkü Deadman’ın yaptığı araştırma sonuçlarına göre hisse geri alımlarında değer ile fiyat arasındaki makas yatırımcılar lehine açılır. Bu da değer yatırım stratejisini benimseyenlere aradığı hazineyi verir.Karşıt yatırım stratejisini benimseyen yatırımcılarında radarına girer. Çünkü karşıtların en büyük gurusu olan David Dreman’ ın ifade ettiği gibi karşıtlar hisse geri alım programlarını güçlü bir al sinyali olarak algılarlar. Kaliteli şirketlere yatırım stratejisini benimseyenlerinde radarına girer. Çünkü Buffett’ in ifade ettiği gibi ancak ve ancak kaliteli şirketler hisselerini geri alırlar. Buna ek olarak büyüme yatırımı stratejisini benimseyen yatırımcılarında radarına girer. Hisse geri alım programı başlatan, paylarını geri toplayan şirketler Price, Fisher, Lynch gibi bir çok büyüme gurusu hisse geri alımlarının büyüme şirketlerinin önemli özelliklerinden olduğunu söylerler. Haklılarda, madem ki siz muazzam büyüyeceğinizi faaliyet raporlarınızda ifade ediyorsunuz, o zaman niye kendi hisselerinizi almıyorsunuz? Gördüğünüz gibi mekanik etkinin yanı sıra muhteşem bir çekim merkezi olması sebebiyle hisse geri alımları üst düzeyde bir psikolojik etkiye sahiptir. Atıl nakitin kullanılması için yatırım yapmak, yani kapasite arttırmaktan sonra kullanılacağı en faydalı yerdir. Bir şirketin hisseleri 10 TL ile fiyatlanıyorsa şirket 20 TL üst limitine kadar geri alım yapacağını açıkladığında piyasada bu 20 TL’lik üst limit psikolojik bir etki oluşturur. Yatırımcılar şirketin hak ettiği değerin bu üst limit olduğunu düşündüğü için bu tamami ile psikolojik bir olgudur. Hisse fiyatı yukarı yönlü bir hareket gösterir. Normalde demiştik hisse geri alımı evet nakit akışlarıyla ilgili ama aynı zamanda tıpkı temettü gibi özkaynaklarla da ilgili, normalde özkaynakların azalmamasını isteriz. Bunun iki istisnası vardır. Biri hisse geri alımları diğeri ise temettü ödemeleridir. Hisse geri alımlarıyla ilgili son değinmek istediğim nokta, hisse geri alım programları, her ülke de o ülkenin kendine has mevzuatsal yapısına uygun bir şekilde gerçekleştirilmektedir. Bu sebep dolayısıyla yatırımcıların bu hukuki yapıyı bilmesi önemli ve değerlidir. Çünkü ülkeler arasındaki gerek muhasebe, gerek mevzuat farklılıkları sebebiyle hisse geri alım programları ve bunların finansal tablolara yansıması farklılık arz etmektedir. .Bu kapsamda 2014 yılında resmi gazetede yayınlanan geri alınan paylar tebliği Türkiye’de hisse geri alım programlarının hem şirketler bazında hem yatırımcılar bazında hem borsaya kote olan şirketler, hem borsaya kote olmayan şirketler bazında etkilerini uygulanış biçimlerini çok açık ve berrak bir şekilde ifade ediyor. Bunu okumakta yarar olacağı kanaatindeyim.

-Mahmut Çiftçi

Nakit Akış Tabloları ile ilgili yazılara gitmek için tıklayınız

Paylara İlişkin Primler(iskontolar)

“Pay ihraç primleri, iptal edilen ortaklık payları, kontrol gücü devam eden ortaklıkların pay satış kârları gibi sermaye hareketleri dolayısıyla ortaya çıkan ve sermayenin bir parçası sayılan tutarların izlendiği kalemdir.”(kaynak)


Yani şirket kendi ortaklık paylarını piyasaya ihracından, yani satışından kaynaklanan kâr veya zararları takip eden hesap kalemi, herhangi bir değişim görünmüyor. Zaten şirket hisse geri alımı yapmış bir üst kalemi olan “Geri Alınmış Paylar” kaleminde.

Kar veya Zararda Yeniden Sınıflandırılacak / Sınıflandırılmayacak Birikmiş Diğer Kapsamlı Gelirler (Giderler)

Diğer kapsamlı gelirler ve giderler kalemini anlamaya çalışalım:

Diğer kapsamlı gelirler ve giderler kalemi şirketin özkaynaklarındaki artışın esas faaliyetlerinden kaynaklanan bir artış mı? Yoksa şirketin maddi duran varlıklarındaki enflasyon farkı ve değer artışından mı? Ya da riskten korunmak için kulandığı türev araçlardan, yabancı para çevrim farklarından elde ettiği kârlardan mı bu gelirler, kazançlar sağlanmış? Bu aşağıda işaretlemiş olduğum iki kalem bu saymış olduğum kazanç şekillerini ifade ediyor. Yukarıdaki alıntı yapmış olduğumuz tez çalışmasında “Gerçekleşmemiş Gelir ve Giderler” başlığında bu kalemleri anlaşılır bir şekilde ifade etmişti. Tekrar olarak hatırlatma yapalım;

Finansal raporlamanın amacı, finansal tablo kullanıcılarına işletme ile ilgili faydalı bilgiler sunarak doğru karar almalarını sağlamaktır. Dolayısıyla bilgi kullanıcılarının en önemli bilgi kaynağı finansal tablolardır. Bu nedenle finansal tabloların işletme ile ilgili taraflara faydalı ve doğru bilgi sunmak için, mali durumu gerçeğe uygun bir şekilde göstermeleri gerekmektedir (Senal, Ateş ve Acar, 2013: 56).
İşletmelerin gelirleri ve bunların ölçülmeleri ile finansal tabloların yapıları bakımından TMS ile birlikte yeni düzenlemeler getirilmiştir. TMS 1 Finansal Tabloların Sunuluşu Standardına göre gelir tablosunda sunulan kalemlerin kapsamı ve muhasebeleştirilmesi değiştirilmiş olup yeni bir kavram olarak da kapsamlı gelir getirilmiştir.
Kapsamlı gelirler iki bileşenden oluşmaktadır. Bunlar; Kar ya da Zarar ve Diğer Kapsamlı Gelirler başlıkları altında tabloda sunulmaktadır. Kar ya da Zarar, klasik gelir tablosundaki gelir ve giderlerden oluşmaktadır. Diğer Kapsamlı Gelirler ise kar ya da zararda gösterilmeyen kısmı ifade etmektedir. Diğer kapsamlı gelirler özkaynak değişim tablosunda ‘’Gerçekleşmemiş Gelir ve Giderler’’ adı altında raporlanmaktadır (Oğuz ve Akay,2016: 467). İşletmelerin belli bir dönemde yapmış oldukları kar payı dağıtımları ve özkaynağı arttıracak nitelikteki yatırımları dışında kalanlar kapsamlı gelir olarak ifade edilmektedir (Mısırlıoğlu, 2006: 26).
Gerçekleşmemiş gelir ve gider kalemlerine dair bilgilere finansal tablolarda yer verilmesiyle birlikte yatırımcılar ve diğer bilgi kullanıcıları işletmenin özkaynaklarının yapısını tam anlamıyla analiz edebilmektedir. Çünkü, kapsamlı gelir kalemlerinin raporlanmasının bir sonucu olarak faaliyet sonuçları finansal tablo kullanıcıları tarafından topluca görülebilmektedir. Bu nedenlerden dolayı işletmenin mali gücünü, borç ödeme kapasitesini, karlılığının ana faaliyetler sonucu oluşup oluşmadığı ile karlılığı etkileyen faktörlerin zahiri veya gerçek olup olmadığını analiz edebileceklerdir.
Böylelikle gerçekleşmemiş gelir ve giderlerin finansal tablolarda yer bulmasıyla bilgi
kullanıcılarının işletme hakkında daha doğru kararlar almalarını sağlamaktadır (Çelik,
2006: 76- 84).

Yukarıda kâr veya zararda yeniden sınıflandırılacak ve sınıflandırılmayacak birikmiş diğer kapsamlı gelirlerin mantığını ilk olarak kendi ifadem ile ardından tez çalışmasından aldığım bir başlık ile anlamaya çalıştık. Bu yukarıdaki görselde işaretlemiş olduğum iki kalem, özkaynaklar içinde otofinansman yoluyla özkaynakları finanse etmenin unsurlarından ikisi aslında. Lakin biz özkaynaklar içindeki otofinansmanı sağlama oranının büyük ölçüde sırasıyla net dönem kârı, kâr yedekleri ve geçmiş yıl kârlarından oluşmasını, ardından diğer kapsamlı gelirlerden oluşmasını isteriz sağlıklı olan otofinansman yolu budur.

İlk olarak Kâr veya Zararda Yeniden Sınıflandırılmayacak Birikmiş Diğer Kapsamlı Gelirler (Giderler) kalemini incelemeye aldığımızda hemen altında -Yeniden Değerleme ve Ölçüm Kazanç (Kayıpları) diye bir kalem çıkıyor. Bu kalemin karşısına baktığımızda 6.139.201 TL görüyoruz. Bu kalemin alt kalemi olarak da iki kalem çıkıyor. Bunlar da; – Maddi Duran Varlık Yeniden Değerleme Artışları (Azalışları) ve – Tanımlanmış Fayda Planları Yeniden Ölçüm Kazançları (Kayıpları).
Bu iki kalemin karşısındaki tutarlara baktığımızda – Maddi Duran Varlık Yeniden Değerleme Artışları (Azalışları) 6.240.309 TL olduğunu görüyoruz. Bir önceki dönem 2.623.553 TL imiş iki buçuk kat civarında bir artış var. Diğer kalem ise – Tanımlanmış Fayda Planları Yeniden Ölçüm Kazançları (Kayıpları) (101.108). Bu kalemde de kazançtan ziyade kayıp var. Tanımlanmış fayda planları çalışanlara sağlanan veya sağlanacak faydalar için ayrılmış fonların durumunu ifade eden bir hesap kalemi. Bir önceki yıl (58.970) kayıp var iken bu yıl iki kata yakın bir kayıp oluşmuş. Bizim ilk kalemimiz olan Kâr veya Zararda Yeniden Sınıflandırılmayacak Birikmiş Diğer Kapsamlı Gelirler kalemini bulmamız için 6.240.309 TL – 101.108= 6.139.201 TL yapmamız gerekiyor bu şekilde bu kalemin net tutarını buluyoruz. Yukarıda ayrıntılı olarak ifade edilmiş aslında, Kar veya Zararda Yeniden Sınıflandırılmayacak Birikmiş Diğer Kapsamlı Gelirler kaleminin hemen altındaki “” ile gösterilen üç kalemin sonucu bu tutara ulaşıyor 6.139.201 TL bu kalemi bu şekilde anlıyoruz. Diğer üç kalem aklımızı karıştırmasın.

Daha sonra ikinci kalem olarak, Kar veya Zararda Yeniden Sınıflandırılacak Birikmiş Diğer Kapsamlı Gelirler (Giderler) kalemine bakıyoruz. Yine hemen bu kalemin altında da − Yabancı Para Çevrim Farkları ve − Riskten Korunma Kazançları (Kayıpları) diye iki kalem görüyoruz. Bu kalemler de aynı yukarıda ifade ettiğimiz gibi alt kalemler. − Yabancı Para Çevrim Farkları 9.062.730 TL kazanç sağlamış, − Riskten Korunma Kazançları (Kayıpları) (188.672) TL zarar etmiş. Kar veya Zararda Yeniden Sınıflandırılacak Birikmiş Diğer Kapsamlı Gelirler (Giderler) kalemini bulmak için 9.062.730 TL’den (188.672) TL ‘yi çıkarmamız gerekiyor bu şekilde 8.874.058 TL kalemini buluyoruz.

Kârdan Ayrılan Kısıtlanmış Yedekler kalemine baktığımızda toplam özkaynaklar içerisinde %3,48′ de denk geliyor. Yukarıda alıntı yaptığımız tezden faydalanacak olursak;

Özkaynaklar içerisinde büyüklük olarak ilk sırayı otofinansman ve dönem net karından sonra kar yedeklerinin alması istenen bir durumdur. Bu sırayı izleyen bir işletme özkaynaklarını otofinansman olarak desteklemiş olacaktır.
İşletmelerin faaliyetleri sonucunda elde etmiş oldukları karlar, finansal durumlarını değişik yönlerden etkilemektedir. Elde edilen karların ortaklara hisse sahiplerine dağıtılmadan işletme bünyesinde alıkonulması özkaynakları otofinansman olarak desteklemektedir.
İşletmeler elde ettikleri karlarını dağıtmayarak yeni fon sağlanmasında kullanabilmektedirler. Bu durum işletmenin kar ölçeği konusunun önemine dikkat çekmektedir. Yüksek kar ölçeğine sahip işletmeler karlarını ortaklara ve hissedarlara dağıtmadıkları zaman işletmenin değerine olumlu bir katkı sağladığı gibi özkaynakları da otofinansman olarak desteklemektedir. İşletme yabancı kaynaklara başvurmadan fon sağlayacağı için finansal durumunda olumlu değişmeler meydana gelebilecektir. İşletme bu şekilde sürdürülebilirlik kazanırsa gelecekte de yatırımcıların dikkatini çekecek ve işletmenin aktif değerine olumlu katkı yapması muhtemel bir durum olacaktır
.

Yani, net dönem kârından sonra ikinci sırada kar yedekleri kaleminin ağırlıkta olması arzulanan bir durum olurdu. Şu an sıralamaya bakıldığında kâr yedekleri 5. sıralarda yer alıyor.

Geçmiş Yıllar Karları veya Zararları kalemine baktığımızda özkaynaklar dağılımı içerisinde %20,77 ile en büyük payı içeriyor. Aslında özkaynaklar dağılımında istenilen en büyük payı net dönem kârının oluşturması, ardından kâr yedeklerinin ve daha sonra geçmiş yıllar kârları veya zararları kalemininin sıralamayı takip etmesi arzuladığımız bir durum. Yine alıntıladığımız tez çalışmasından bir hatırlama yapacak olursak;

Özkaynaklar içerisinde zarar istenmeyen bir durumdur. Zarar kalemleri olan dönem net zararı ve geçmiş yıllar zararlarının hiç olmaması veya olması durumunda son sırada olması özkaynakların dağılımının uygun olması açısından önem taşımaktadır (Karagül, 2003: 33).
Bu hesapta meydana gelen değişmelerin finansal duruma etkilerini görebilmek için dikkat edilmesi gereken iki hesap vardır. Bunlar; maddi duran varlık değerleme farklı ile aktüeryal kazanç ve kayıplardır. Çünkü bu hesaplar kar veya zararda sınıflandırılmadığı için oluşan değerleme farkları geçmiş yıl kar/ zararları hesabında izlenmektedir. Bu durum ise işletmenin özkaynaklarında görünüşte bir kar ya da zarar oluşturmaktadır. Aynı zamanda işletme bir maddi duran varlığa yatırım yapması halinde bundan kaynaklı değerleme farkları da geçmiş yıl kar/ zararını etkileyecektir.

Net Dönem Kârı veya Zararı kalemine baktığımızda, özkaynaklar dağılımı içerisinde %18,50 ile 2. sırayı alıyor. Esas itibariyle arzuladığımız özkaynaklar dağılımı içerisinde önce otofinansman yoluyla oluşturulan özkaynak kalemleri ve bu otofinansman kalemlerininin dağılımı içerisindeki en büyük payı da Net Dönem Kârı’nın oluşturmasıdır. Şu an baktığımızda ikinci sırada yer alıyor birinci sırada olsa çok daha olumlu bir durum olurdu. Zarar etmesi durumu ise kesinlikle istemediğimiz bir durumdur. Tez çalışmasından Net Dönem Kârı ile ilgili yazıyı tekrar hatırlama amaçlı ekleyelim;

Dönem net karı vergi sonrası kar olarak bilançonun öz kaynaklarında otofinansmanı destekleyici bir kalem olarak yer alır. Bu karın karşılığında dönen varlıklara fon girmektedir ve dönem net karı bu şekilde mali durumu güçlendireceği gibi ortaklara kar dağıtımında ve yedek akçe ayrımında ortakların ve işletmenin lehine sonuçlar yaratır (Bektöre, Çömlekçi ve Sözbilir, 2013: 57).
Özkaynakların otofinansman olarak desteklenmesi bakımından dönem net karının diğer özkaynak kalemlerine oranla daha fazla olması istenen bir durumdur. Bilgi kullanıcılarının buradaki elde edilen kar tutarına bakarak işletmenin içinde bulunduğu finansal durumunu doğru bir şekilde analiz edebilmeleri ve yorumlayabilmeleri için gelir tablosunu da incelemeleri gerekmektedir.

Burada önemli olan ve dikkat edilmesi gereken 3 husus vardır. Bunlar; bu karın gerçek bir kar mı olduğu, karın nasıl oluştuğu, elde edilen karın süreklilik arz edip etmediğini ve işletme ile ilgilenen taraflar açısından ne anlam ifade ettiğini açıklayabilmek adına gelir tablosunun analiz edilmesi gerekmektedir.

Evet, buraya kadar;

1)Ödenmiş Sermaye,

2)Sermaye Düzeltme Farkları,


3)Geri Alınmış Paylar (-),


4)Paylara İlişkin Primler (İskontolar),


5)Kar veya Zararda Yeniden Sınıflandırılmayacak Birikmiş Diğer Kapsamlı Gelirler (Giderler) ve alt kalemleri ,
− Yeniden Değerleme ve Ölçüm Kazançları (Kayıpları),
− Maddi Duran Varlık Yeniden Değerleme Artışları (Azalışları),
− Tanımlanmış Fayda Planları Yeniden Ölçüm Kazançları (Kayıpları),

6)Kar veya Zararda Yeniden Sınıflandırılacak BirikmişDiğer Kapsamlı Gelirler (Giderler),
− Yabancı Para Çevrim Farkları,
− Riskten Korunma Kazançları (Kayıpları)
,

7)Kârdan Ayrılan Kısıtlanmış Yedekler,

8)Geçmiş Yıllar Karları veya Zararları ,

9)Net Dönem Kârı veya Zararı,

Olarak toplamda dokuz tane özkaynak kalemini açıkladık. Şimdi otofinansman kalemlerinin önem kısımları ile devam ediyoruz ve otofinansman oranlamalarına bakacağız.

Özkaynaklar içerisinde büyüklük olarak ilk sırada otofinansman ikinci sırayı ödenmiş sermayenin alması istenmektedir demiştik. İşletme faaliyetleri sonucunda elde edilen ve henüz işletmeden çekilmemiş olan; dönem kârı, yedek akçeler, geçmiş yıl karları, yeniden değerleme artışı gibi kaynaklar otofinansman olarak tanımlanmaktadır. Bu duruma Şişecam özelinde baktığımızda ok işaretleri ile gösterdiğim kalemlerin toplamı özkaynakların büyük kısmının otofinansman yolu ile finanse edildiğini gösteriyor.

Toplam özkaynaklara göre otofinansman oranlarını sıralamaya koyacak olursak;

Geçmiş Yıllar Karları veya Zararları: %20,77 ile 1. sırada

Net Dönem Kârı veya Zararına göre: %18,50 ile 2. sırada

Kar veya Zararda Yeniden Sınıflandırılacak Birikmiş Diğer Kapsamlı Gelirler (Giderler) %17,97 ile 3.sırada

Kar veya Zararda Yeniden Sınıflandırılmayacak Birikmiş Diğer Kapsamlı Gelirler (Giderler) %12,43 ile 4. sırada

Kârdan Ayrılan Kısıtlanmış Yedekler %3,48 ile 5. sırada yer alıyor

Net dönem kârının ve geçmiş yıllar kârlarının otofinansman bakımından büyük oranları alması olumlu. Esasında ilk sırada net dönem kârı, ikinci sırada kârdan ayrılan kısıtlanmış yedekler, üçüncü sırada geçmiş yıllar kârları, ardından diğer kapsamlı gelirlerin olması daha olumlu olurdu. Diğer kapsamlı gelirlerin zahiri artışlar olduğunu unutmamak gerek. Genel olarak baktığımızda olumlu bir özkaynak yapısına sahip bir şirket olduğunu söylememiz mümkün.

Dönem net kârının bir önceki döneme göre %327 artmış olması çok olumlu bir durum. Bu net kâr kaleminin nasıl oluştuğunu detaylıca öğrenip anlamamız gerekmekte. Bunun için finansal tablolar içerisinde en önemli tablolardan bir diğeri olan “Gelir Tablosu“nu iyice detaylı analiz etmemiz gerekmekte.

Gelir tablosu analizi ve eğitimine gelmeden önce, eğitim serisi kapsamında ilk yazımız olan “Bilanço Nedir? Bilançonu Yapısı” yazısından bu kısıma kadar bilanço kalemlerini tek tek tanımlarını ve mantıklarını anlamaya ve yorumlamaya çalıştık. Son olarak özkaynak ve özkaynak değişim tablosunun da detaylı tanımını ve mantığını da kavradıktan sonra sıra geldi bütün edindiğimiz bilgiler sonucunda örnek bir bilanço analizi yapmaya. Bir sonraki yazımızda eğitim serisi boyunca kullandığımız verileri toplayıp tek bir sayfada tüm verileri değerlendirmeye çalışacağız. Bu analizimiz esnasında gelir tablosundan da verilere ihtiyacımız olacak gelir tablosundan da faydalanacağız. Örnek bilanço analizimizi tamamladıktan sonra gelir tablosu ile alakalı detaylı bir eğitim yazısı ve analizi ile bu seriyi devam ettirmeyi düşünmekteyim. Umarım faydalı bir yazı olmuştur. Bu yazı boyunca isimlerini tek tek andığım çalışmalarından faydalandığım hocalarıma çok teşekkür ediyorum. Sürçülisan ettiysem şimdiden özür diliyorum. Bir hatam ve yanlışım var ise düzeltilmesinden ve bana iletilmesinden memnuniyet duyacağımı ifade etmek istiyorum. Buradaki yazılar benim kendime notlarımdır. Ben hoca veya uzman değilim öğrenmeye çalışan bir öğrenciyim yanlışlarım olabilir. Son olarak ise burada hisse hakkında yapılan tüm yorumlar eğitim amaçlıdır yatırım tavsiyesi içermemektedir. Okuduğunuz için teşekkür ederim.

7. Bölüm Örnek Bilanço Analizi için tıklayınız.

Saygılarımla

Bir yorum

  1. Mls Clkgl Mls Clkgl 18 Aralık 2023

    Finansal Piyasalar ve Yatırım Yönetimi programında tezli yüksek lisans öğrencisiyim ve birinci senemdeyim, Finansal Analiz dersimizde öğretmenimizin Final sınavı olarak verdiği sunum ödevimi hazırlamam da bilanço analiz örneklerinizle bana çok yardımcı oldunuz. Kendi adıma çok teşekkür ederim. Benim için çok kıymetli bilgiler ve görüşlerdi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: İçerik korunmaktadır !!